26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Bakan Bozdağ: Bugün ABD'li mevkidaşım ile görüşeceğim

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ABD Adalet Bakanı ile bugün akşam saatlerinde telefon görüşmesi gerçekleştirecek.

AA21 Mart 2017 Salı 07:00 - Güncelleme:
Bakan Bozdağ: Bugün ABD'li mevkidaşım ile görüşeceğim

Bakan Bozdağ, Anadolu Ajansı( AA) Editör Masası'na konuk olarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Almanya'da katılacağı program "Otopark yetersizliği" gerekçesiyle iptal edilirken, Frankfurt'ta PKK'nın mitingine izin verildiğinin hatırlatılması ve "Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı sistemine geçmesi durumunda AB müzakerelerinin sona ereceği ifadeleri kullanılmaya başlandı. Başta Almanya olmak üzere diğer ülkelerin Türkiye'deki referanduma ilişkin bu tavrını neye bağlıyorsunuz?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Bozdağ, başkanlık sistemine yürekten inandığını belirtti.

Sadece bugün değil, uzun zamandır konuyu kamuoyu önünde anlattığını aktaran Bozdağ, Türkiye için bu sistem değişikliğinin ne kadar büyük yarar sağlayacağını dile getirdiğini hatırlattı.

"Strazburg ve arkasından Almanya ziyaretinden sonra gördüm ki az anlatıyoruz." diyen Bozdağ, Almanya, Hollanda, Avusturya, Belçika, Norveç, Danimarka gibi ülkelerin tutumunu gördükten sonra Türkiye'deki bu sistem değişikliğinin, Türkiye ve Türk milleti için ne kadar tarihi öneme sahip olduğunu bir kez daha anladıklarını ifade etti.

Bu konunun milletin ve devletin yararına büyük ve tarihi bir reform niteliği taşıdığı için Almanya, Hollanda, Avusturya ve diğer bazı Batılı güçlerin hepsinin ayağa kalkmış durumda bulunduğunu bildiren Bozdağ, şöyle devam etti:

"Biz bugün Türkiye'de neyi oyluyoruz, Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirecek miyiz değiştirmeyecek miyiz, onu oyluyoruz. Türk halkı, Federal Almanya'nın hükümet sistemini değiştirmeyi oylayacak olsa ben Alman yetkililerin, siyasetçilerin tutumunu anlarım veya Hollanda'nın anlarım. Ama biz ne Hollanda'nın ne Almanya'nın hükümet sistemi değişikliğini oyluyoruz. Biz Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirip değiştirmeyeceğimizi oyluyoruz. 'Neden karşı çıkıyorlar?' sorusuna gelince. Benim kanaatim şu, ben aziz milletimizin de aynı kanaati taşıdığına yürekten inanıyorum. Siyasi istikrarı olan, güçlü iktidarlar tarafından yönetilen bir Türkiye hiç istemiyorlar. Ekonomisi her geçen gün güçlenen bir Türkiye istemiyorlar."

"Ekonomisi çökmüş bir Türkiye istiyorlar"

Türkiye'nin bu kadar olay arasında üçüncü köprüyü, Avrasya Tüneli'ni, Osmangazi Köprüsü'nü yaptığını vurgulayan Bozdağ, bunları yapan bir Türkiye görmek istenmediğini belirtti.

Bakan Bozdağ, "Ekonomisi çökmüş bir Türkiye istiyorlar. PKK, DHKP-C, FETÖ dahil terör örgütlerinin tamamı ile etkin ve netice alıcı mücadele yapacak bir Türkiye'yi de istemiyorlar. Krizleri, kaosları kendi iradesiyle aşacak bir Türkiye de istemiyorlar. Peki ne istiyorlar? İstikrarsızlık istiyorlar. Ekonominin çökmesini istiyorlar. Kriz ve kaos ile baş edemesin istiyorlar. Enerjisini iç tartışmalarla, kavgalarla harcayan bir Türkiye istiyorlar. Her dara düştüğünde Avrupa'ya koşup 'Bize yardımcı olun.' diyecek başbakanlar, bakanlar istiyorlar. Türkiye'yi istedikleri gibi sevk ve idare edebilecekleri bir düzen istiyorlar." ifadelerini kullandı.

Bozdağ, Türkiye'de şu anda parlamenter sistemde de istikrar olduğunu ifade ederek AK Parti'nin Mecliste çoğunluğu elinde bulundurarak iktidarla, Recep Tayyip Erdoğan'ın ise Cumhurbaşkanı olduğuna işaret etti.

"Ancak Almanya, Hollanda ve Türkiye içerisinde CHP ve başka çevreler, Tayyip Bey ile istikrarı bir yol kazası görüyorlar." diyen Bozdağ, "Nasıl olsa Tayyip Bey dönemi bir gün bitecek. Tayyip Bey siyasetten çekilince bitecek. O zaman yeniden eski istikrarsız Türkiye gelecek. Çünkü mevcut parlamenter sistem, doğası gereği istikrar doğurmuyor. Liderlere bağlı istikrar doğuruyor Güçlü lider varsa istikrar var, güçlü lider yoksa istikrar yok." diye konuştu.

"Türkiye, Özal'dan sonra 10 sene istikrarsızla boğuştu"

Turgut Özal'dan sonra Türkiye'nin 10 sene istikrarsızlıkla boğuştuğunu, 3 ekonomik kriz yaşadığını, bir muhtıra gördüğünü ve büyük bedel ödediğini vurgulayan Bozdağ, "O yüzden deniyor ki devletlerin hayatında 15 yıl dediğin ne ki göz kapıp açıncaya kadarki anı ifade eder. Bir kıymeti yoktur. Tayyip Bey nasıl olsa siyasetten bir gün çekilecek. Ondan sonra geri eski düzen kurulacak. Onun için zayıf bir Türkiye istiyorlar." dedi.

Bozdağ, şunları kaydetti:

"Açıklamalarında diyorlar ki 'Eğer Türkiye'de 16 Nisan'da evet çıkarsa Türkiye AB’yi unutsun.' Hatta Almanya'da yetkililer, siyasetçiler ve Alman parlamentosunda aktif olanlar söylüyorlar. Hatta bazıları 'İmtiyazlı ortaklığı bile unutsun.' diyor. Bu ne demektir? Bu Türkiye'deki hükümeti tehdit olduğu gibi 16 Nisan'da sandığa gidip 'evet' diyecek Türk vatandaşlarını açıkça tehdittir.

Çok net söylüyor, 'hayır'dan yana taraf koyuyorlar. 'Evet' verecek olan vatandaşları da tehdit ediyorlar. 'Eğer siz 'evet' verirseniz biz sizi Avrupa’ya almayız, şöyle olmaz böyle olmaz.' diye her gün açıklama yapıyorlar. Bundan sonra açıklamaların daha da artacağını ve Avrupa'dan yükselen baskı seslerinin, hayır seslerinin daha da yükseleceğini buradan ifade etmekte fayda görüyorum. Çünkü herkes telaşta ve korkuda. Sebep güçlü Türkiye'nin ayak sesleridir. Büyük Türkiye'nin, istikrarlı Türkiye'nin ayak sesleridir 'evet'. Bunlar büyük bir Türkiye, güçlü, istikrarlı bir Türkiye istemiyorlar. Ben aziz Türk milletinin, Avrupalıların ve Avrupalı siyasetçilerin ülkelerinin yaptıkları bütün bu olumsuzlukları çok iyi değerlendirdiklerini görüyorum.

Almanya'nın Türkiye devletinin ve Türk milletinin lehine bir an nefes alıp verebileceğini eğer aziz milletimiz düşünüyorsa o zaman onlar buyursunlar 'hayır' desinler. Şu anda bakıyorsunuz hep beraber hücum halindeler. Neden, niçin yapıyorlar? 'Evet' Türkiye'nin aleyhineyse bıraksınlar Türkiye'nin aleyhine bir şey çıksın, onların da keyfi yerine gelir. Ama bakıyorsunuz 'evet' çıkmasın diye uğraşıyorlar. Neden? Çünkü 'evet' Türkiye'nin lehinedir ve zayıf, güçsüz, istikrarsız bir Türkiye, terörle, krizlerle baş edemeyen, her defasında Avrupa'dan imdat dileyen bir Türkiye isteyenler sandıktan 'evet' çıkmasını istemiyorlar. Bu küstahça bir yaklaşım, skandal bir yaklaşım. Siyasi nezaketten, diplomatik nezaketten uzak bir yaklaşım. Bütün bu yaklaşımları bizim reddetmemiz lazım."

Bakan Bozdağ, Türkiye'nin meşru hükümetinin bakanlarının Almanya'da, Hollanda'da konuşturulmadığına ancak PKK terör örgütünün bütün gücüyle orada toplantı, gösteri, konuşmalar yapabildiğine işaret etti.

Şiddete, teröre, herhangi bir kanunsuzluğa hayatları boyunca bulaşmamış Türk toplumuna, birini konuşturmak istediğinde izin verilmediğini ama şiddet, terör ve her türlü kanunsuzluğa bulaşmış PKK eylem, toplantı veya gösteri yapmak istediğinde polisin bunların güvenliğini aldığını anlatan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:

"Ben soruyorum, PKK Almanya hükümetine göre, AB'ye göre terör örgütü müdür? Terör örgütüdür. Peki Alman hükümeti, AB'ye göre terör örgütü olan PKK'ya ve yandaşlarına böylesi bir terör eylemi yapmasına nasıl izin veriyor. Bunu nasıl izah edeceğiz hukuk devletiyle, demokratik devlet anlayışıyla. Böyle bir durum olduğunda Alman hükümetinin ve kanunlarla görevli kıldığı kurumların, görevlilerin bu terör eylemine karşı kanunları uygulaması ve işletmesi lazım. Ama şu anda bunu da göremiyoruz. Bu da çok net bir şekilde şu anda batı ülkelerinde, Türkiye aleyhine kim ne yapıyorsa himaye edildiğinin ispatıdır.

Darbeciler, teröristler himaye ediliyor. Başka başka şeyler de himaye ediliyor ve bunu da çok yakın bir şekilde gördük, görüyoruz. Kim Türkiye'ye ihanet ediyorsa, zarar veriyorsa onların daha makbul insan kabul edildiği bir devlet, yönetici değerlendirmeleriyle karşı karşıyayız. "

"Bu kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir durum değildir." diyen Bakan Bozdağ, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Türkiye, Almanya ve diğer ülkeler arasındaki ilişkilerin terör örgütlerinin zehirlediği algılar veya oluşturduğu kirli bilgiler üzerine değil de gerçeklikler üzerine kurulması lazım. Ortak çıkarlar üzerine kurulması lazım. Bir tarafın kazandığı, diğer tarafın hep kaybettiği bir ilişki düzeni olamaz. Bunu Avrupalı ülkelerin de yakın gelecekte göreceklerini düşünüyorum. Çünkü bu gittikleri yol, yol değil. Terör örgütleri onları doğru bir yola sevk etmedikleri gibi doğru karar almalarına da yardımcı olmuyorlar. Aksine hem kendileri aleyhine hem uluslararası hukuk aleyhine hem de Türkiye aleyhine terör örgütleri resmen bu ülkeleri etkiliyorlar ve kendi istedikleri gibi kararlar almalarını ve alınan kararların uygulamalarını temin edebiliyorlar. Devletlerin, hele demokratik devletlerin terör örgütlerinin bu zehirleyici etkisine karşı ayrıca tedbir almaları gerekir. Hukuk ile demokrasi ile tedbir almaları lazım ama bunu da almadıklarını görüyoruz. "