26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Gazetecilikle ihanete aracılık farklı şeydir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Manşetini, kalemini, terör örgütünün emrine verenlerle eline silah alıp dağa çıkan arasında hiçbir fark yoktur. Milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır.

18 Haziran 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Gazetecilikle ihanete aracılık farklı şeydir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Huber Köşkü’nde medya temsilcileriyle ftarda buluştu. Erdoğan, çarpıcı mesajlar verdi:

GAZETECİLİK DEĞİL: Uluslararası karalama kampanyalarına kalemşörlük yapmak gazetecilik değildir. FETÖ’cülerin servis ettiği çarpıtmaların üzerinden devleti,ülkenin geleceğini hedef almak asla gazetecilikle bağdaşmaz. 

DAHA DEMOKRATİK:Yanlı, tek taraflı, hatta kasıtlı bir haber, gerçek anlamda bir haber değildir. Ayrıcalıklarını kaybedenler, bundan rahatsız olsalar da bugün medyamızın daha renkli, daha demokratik, daha çoğulcu olduğu bir muhakkaktır, bir gerçektir. Artık hiç kimse milli iradeyi yok sayamaz. 

YASA HERKES İÇİN:  Türkiye’de anayasa ve yasalar herkes için bağlayıcıdır. Nasıl siyasetçiler hukuk içinde hareket etmek zorundaysa, gazeteciler de aynı şekilde hukuka bağlı kalmak zorunda. Kaldı ki özgürlük sınırsız hürriyet değil. 

TEMELDE FARK YOK: Haber peşinde koşmakla, ihanete aracılık etmenin tamamen farklı şeylerdir. Manşetini, kalemini, gazete sayfalarını, terör örgütünün emrine verenlerle, eline silah alıp dağa çıkan arasında temelde bana göre hiçbir fark yoktur. Terör örgütü mensupları ile işbirliği içinde hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin elbette bir müeyyidesi olacaktır.

MEDYAYA SESLENDİ: Hükümetimizle gerek şahsımla, ne konuşuyorsam, aynı şeyi konuşmak zorunda değilsiniz ama bir şeyi özellikle rica ediyorum o da şudur: Yerli ve milli olarak ülkemizin ve milletimizin menfaatinin olduğu yerde bana göre diğerleri teferruattır. Buna bizim dikkat etmemiz lazım. 

CHP’YE TEPKİ: Bugün ortalığı ayağa kaldıranlar, nümayişle suçu bastırmaya çalışmak yerine öncelikle kendilerini hesaba çekmeleri gerekir. FETÖ ile iş birliklerini sorgulamalıdırlar. Hukuk önünde hiç kimse layüsel değildir, dokunulmaz asla değildir. Kendi istedikleri kararlar çıkmadığında yargı kurumuna saldıranlar en büyük zararı bu ülkeye veriyorlar. Unutmayın adalet yollarda değildir. Adliye binalarındadır. Rahmetli Demirel’in dediği gibi ‘Yollar yürüyerek aşınmaz.’ Bunu aşındıramazlar. Varsa bir haksızlık müracaat edeceğin yer bellidir. Siyasette sözü olanın bunu ifade edeceği yerde yol kenarları değil, Meclis kürsüsüdür.

ÜLKEYE KATKISI OLMAZ: Sözü olan bunu Meclis’te ifade etmeli. Mahkeme kararına itirazın da usulleri bellidir. Bunun dışında bir hareket tarzının, ne ülkeye ne millete ne de adaletin tecellisine bir katkısı olmayacaktır. Zira biz ülkemizi güçlü kılmak istiyorsak, biz bu ülkeyi birlik, beraberlik içinde muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak istiyorsak, o zaman ülkeyi karıştırmanın hiçbir anlamı yoktur. 

YÜRÜYÜŞ HUKUKİ DEĞİL: Sizin gibi 15 Temmuz’da da bunu yapanlar oldu. Sizin 15 Temmuz’dakilerden ne farkınız var? Onların elinde F-16 ‘lar vardı. Helikopter ile saldırıyorlardı, tanklarla, toplarla saldırıyorlardı. Sizlerde şu anda yollarda yürüyüşleri yapıyorsunuz. Eğer kalkıp da ‘TEM’i veya E-5’i de işgal ederiz’ diyecek olursanız o zaman durum aynı 15 Temmuz’a dönüşür ki ona da tabii müsaade etmek gibi bir lüksümüz asla yok. Zaten yapılan iş şu an hukuki             değildir. 

İNCELİK, LÜTUF: Bunu yasal yollardan, böyle bir adımı atmak suretiyle gidişiniz şu andaki hükümetimizin bir inceliğidir, lütfudur. Gerek ulusal gerek uluslararası bazda ülkemizi özgürlüklerin olmadığı bir ülke havasında yansıtmanın gayreti içine girmek asla bu ülkeye bir şey kazandıramaz. Bunu bir tehdit yolu olarak düşünüyorlarsa hiç mi hiç kazandırmayacaktır. Zira her şey ortada.

ÜZERİNE GİDİYORUZ 15 Temmuz›da olanların akıbeti belli. Onlarla vereceğimiz mücadele öyle az buz değil, bakın her yerden bir şeyler çıkıyor. Virüs bütün bünyeyi sarmış vaziyette. Bu işi öyle ufak tefek olarak ele alamayız. Bu sürece gelene kadar bizim de eksiklerimiz, yanlışlarımız olmuş olabilir. Fark ettik, şimdi de üzerine üzerine gidiyoruz.

BASIN TEŞVİK ETMELİ

Moral denilen bir olay var. Halkımızın morallerinin yüksek tutulması sizlerle beraber olacaktır. Gerek yazılı gerek görsel medyada halkımız bu enformasyon kanallarının kendilerini teşvik edici mahiyette olduğunu gördüğünde herkes işine çok daha farklı sarılacaktır. Sizler bu işin bilgide lojistiği durumundasınız ve bunu psikolojik olarak vermek halkımızı çok daha farklı bir yöne doğru götürecektir. 

2’SİNİN BASIN KARTI VAR

Batı’daki bazı kuruluşlar sürekli bize gelirler, hapisteki gazeteciler teranesi, tutturmuş gidiyorlar. Biz yurt dışına çıktığımızda aynı şeyi söylüyorlar. Mesleğini gazeteci olarak ifade ederek cezaevlerinde bulunan 177 kişiden sadece 2’si sarı basın kartı sahibidir. Bu 177 kişiden biri cinayet suçundan, diğerleri de terörle olan ilişkileri sebebiyle cezaevinde bulunuyor.      

Adaleti aramanın makamı Meclis’tir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne tepki göstererek, “Yargı yarın eğer sizi de bir yerlere davet ederse şaşmayın” dedi. 

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) Genel Kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer biz bir olursak, beraber olursak, iri olur, diri olursak Türkiye’yi kimse yakalayamaz.” ifadesini kullandı. Erdoğan şunları söyledi:

CHP’NİN YÜRÜYÜŞÜ: Kuvvetler ayrılığına bizler saygı duymazsak, sivil toplum kuruluşlarımız saygı duymazsa o zaman biz bir yere varamayız ve bu konuda söylenecek bir şey varsa bunu söylersiniz ama baskı unsuru olma gayreti içine girerseniz unutmayın ki 138.madde sadece siyasetçiler için çalışmaz. 138. madde A’dan Z’ye herkes için çalışır ve yargı yarın eğer sizi de bir yerlere davet ederse şaşmayın.

SOKAK ÇAĞRISI: Gel gör ki bakıyorsunuz bir taraftan ‘Bizim hukuka saygımız var’, bir taraftan ‘Biz anayasa devletiyiz’, ‘Anayasamız var’ ama diğer taraftan da Anayasanın hükümlerini ayak altına alacak şekilde vatandaşları sokağa dökmek, sokağa çağırmak hiçbir zaman ne kendilerinin yararınadır ne de ülkenin yararınadır. Adaleti aramanın yeri Meclis’tir. 

KATAR KRİZİ: Temennimiz bu meselenin bayrama kadar çözüm yoluna girmesidir. İslam dünyasının içinde bu tür dargınlıklar, kırgınlıklar bize yakışmıyor, bunları bizler diyalog yoluyla çözmeye muktediriz. Aynı şekilde Körfez’den Karadeniz’in yaylalarına, Akdeniz’in, Ege’in sahillerine tatil için gelecek olan kardeşlerimiz de müsterih olsun. Türkiye Körfez’deki bütün kardeşlerimizin ikinci evi olmayı sürdürecektir. Körfez bölgesi başta olmak üzere hangi ülkeden gelirse gelsin tüm yatırımcılara, tüm ziyaretçilere gönlümüz de kapımız da sonuna kadar açıktır.

Süleyman Demirel mezarı başında anıldı  

9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel vefatının ikinci yılında mezarı başında devlet töreniyle anıldı. 91 yaşında hayatını kaybeden Demirel için Isparta Atabey ilçesine bağlı İslamköy Çalçatepe’deki mezarı başında Devlet töreni düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Isparta Valisi Şehmus Günaydın, CHP Milletvekili İlhan Kesici, Bağımsız Milletvekili Nuri Okutan, eski bakanlardan Demirel’in çalışma arkadaşları Esat Kıratlıoğlu, Yaşar Topçu, Vefa Tanır, Demirel ailesi ve vatandaşlar katıldı.