20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

İranlılar kirli oyunu gördü

MUHARREM COŞKUN4 Ocak 2018 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
İranlılar kirli oyunu gördü

ULUSLARARASI İLİŞKİLER UZMANI KARAAĞAÇLI ÜLKESİNDE YAŞANANLARI STAR’A ANLATTI

Giresun Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Abbas Karaağaçlı, İran’da ABD ve İsrail destekli gösterileri Star’a değerlendirdi.İran’ı yakından tanıyan, kendisi de İranlı olan Karaağaçlı, protestocuların ‘büyük oyunu’ gördüğünü ve sokaktan çekilmeye başladığını kaydetti. İşte Karaağaçlı’nın sorularımıza verdiği cevaplar: 

- Ekonomik gerekçeler gösterilen olayların, gerçekte çıkış sebebi sizce nedir?

Olayların başlangıç noktası İran’ın kuzeydoğu bölgesindeki Horasan ilinin merkezi kutsal Meşhed kentidir. Bildiğimiz gibi bu kentte Şiilerin sekizinci imamı İmam Rıza’nın türbesi bulunmaktadır. Esasen İran’ın iki kutsal kentinden biridir. Bazı söylentilere göre olayların başlangıcında kentin Cuma imamı aynı zamanda dini lider Ali Hamaney’in o ildeki temsilcisi konumunda olan aşırı din adamı Elem El Huda olaylara destek vermiştir. Unutulmamalıdır ki Elem El Huda son İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde reformcu Cumhurbaşkanı Dr. Hasan Ruhani’nin en büyük rakibi konumundaki, tutucu din adamı İbrahim Reisi’nin kayınpederidir. Bardağı taşıran son olaylar ise bir çok özel finans kuruluşunun batması sonucunda insanların zar zor biriktirdikleri birikimlerinin tehlikeye girmesi olmuştur. Bu ortamı fırsata çevirmek isteyen bazı radikal ve muhafazakar kişi, dernek ve encümen, reformcu Cumhurbaşkanı Dr. Hasan Ruhani ve hükümetini zayıflamak hatta düşürmek amacıyla söz konusu kitlelere arka çıkmış kendilerine bağlı yayın kuruluşlarında olayları abartma suretiyle sokakların hareketlenmesine neden olmuşlardır. 

ABD’NİN AÇIK HEDEFİ

- Yabancı istihbarat ajanları da olabilir mi?  

Tabi olaylar daha çok yeni. Yalnız unutmamak gerekir ki; başta ABD emperyalizmi olmak üzere uzun zamandan beri Siyonist İsrail rejimi, Suudi Arabistan ve yandaşı irili ufaklı Körfez ülkelerinin kimi yönetimleri İran’da etnik ve mezhepsel çatışma yaratmak için büyük yatırımlar yapmakta. Organizasyonlar düzenleyip algı yaratmakta, sosyal medyadan bunları gerçekmiş gibi sunmaktadırlar.   

- Göstericilere ABD ve İsrail bu kadar açık bir şekilde neden destek veriyor?

Cevabı zaten belli olan bir sorudur bu. Siyonist İsrail rejiminin güvenliği ABD emperyalizmi için en önemli siyasal doktrin olduğunu düşünecek olursak, ırkçı ABD başkanının bu olayları kışkırtması ve desteklenmesinden başka bir şey düşünmemek gerekir.  

- ABD Başkanı Trump’ın en başından itibaren İran’ı terörist ilan etmesinin ve karşı duruşunun sebebi nedir?

ABD dünyanın en büyük terörist devletidir. ABD’nin bağımsız ve kendi egemenliği altında bulunmayan yönetimlere tahammülü yoktur.

- İran’da şu anda son durum nedir? İran halkı gösterilere ne kadar destek veriyor?  

Uzun zamandan beri İran Hükümetini bölgedeki eylem, girişim ve yaptıklarından dolayı köşeye sıkışan hatta hüsrana uğrayan ABD, Siyonist İsrail rejimi ve Suudi Arabistan gibi batı eksenli ülkeler olayları abartarak sosyal medya ve internet imkanlarını kullanarak yönlendirip, yönetmeye yeltenmişlerdir. Birçok montaj haber, yalan videolar hazırlanarak medya üzerinden servis edilmeye başlanmıştır. Bazı kaynaklara göre ilk üç gün içerisinde olaylarla ilgili atılan tweetlerin %50 si Suudi Arabistan’dan servis edilmiştir. ABD Başkanı Trump, Siyonist İsrail’in başbakanı Netenyahu ve diğer bakanları, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve benzer körfez ülkelerinin olaylara hızla sahip çıkması kitleleri İran yönetimine karşı kışkırtıp yönlendirmeye kalkışmaları, İran halkı ve protestocular üzerinde ters etki yaratmıştır. Zira daha birkaç ay önce Trump İran halkını ‘terörist’ diye nitelemiş ve aşağılamıştır. Diğer destekçi ülkelerin yöneticilerinde İran devleti ve halkına karşı ne denli hasmane tutum takındıkları ve kin besledikleri İran kamuoyunca bilinmektedir. Bu nedenlerden dolayı haklı talepler ile sokaklara çıkan on binlerce İranlının yasal miting ve gösteri yürüyüşünden saptırılıp güvenlik güçlerine saldırı ateşli silahlarla kamu binalarına saldırı ve benzer olaylar vuku bulunca halk olup bitenin farkına varmış ve bu kargaşanın giderek büyütülmesinin  esas hedefinin İran’ı Suriyeleştirmek, Iraklaştırmak velhasıl ülkeyi bir iç savaşa sürüklemek olduğu gerçeğini görmüşlerdir.

SATILIK MAŞA ÖRGÜTLER

Özellikle, Beyaz Saray kölesi konumunda bulunan devrik Şah Pehlevi’nin oğlu sözde Veliaht, İran halkının nazarında dünyanın en kanlı terör örgütü konumunda bulunan hatta (DEAŞ) ISIS’den daha tehlikeli görülen Halkın Mücahitleri(Munafıklar) ve kimi etnik temelli terör örgütlerinin halk hareketinin önüne koyulma projesi, İran halkının büyük tepkisiyle karşılaşmıştır. Böyle müflis siyasi kişi ve grupları öne çıkartılmasıyla daha önce halkın makul talep ve isteklerine destek olan birçok kişi, siyasi parti, hatta sol hareketlere mensup gruplar durup düşünüp ve ülkeyi bu kargaşaya sürüklemek isteyen batılı emperyalist güçler ve satılmış  maşalarının payandası olmayacakları düşüncesine varmışlardır. İki bin beş yüz yıllık bir medeniyetin ve devletin varisleri olan İranlılar ülkelerini teslim etmeyecek kadar tarih bilinci ve şuuruna sahiptirler.

ÇILDIRTAN FOTOĞRAF

- Türkiye, Rusya ve İran’ın, Suriye meselesi başta olmak üzere bazı konularda ittifak etmesinin bu olaylarda payı var mıdır?

Kesinlikle doğru bir tespittir. Soçi’de İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Rus lider Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği ittifak fotoğrafı emperyalistleri çıldırtmıştır. Önceleri İŞİD vb. terör örgütleri bölgeye musallat edilerek Müslümanların kanı döküldü. Daha sonra Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan kurma projesi hayata geçirilmek istendi. Her iki kirli oyunda da başrolü Amerika ve ortakları Siyonist rejim ile Suudi Arabistan vardı. Her iki tehlikede Türkiye İran ve Rusya’nın işbirliği ile ortadan kalkınca özellikle İran Türkiye ve Irak merkezi hükümetinin işbirliği ve ortak hareket etmeleriyle Irak’ın toprak bütünlüğü sağlanınca yeni hedef İran oldu. Burada amaç Avrasya Birliğinin oluşmasına öncülük etmek isteyen bu ülkeleri istikrarsızlaştırmaktır. 

TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?

İran’da yaşanan herhangi bir istikrarsızlık ve yönetim boşluğu Türkiye’yi doğrudan etkileyecektir. Unutmayalım Irak’ta merkezi hükümet zayıflayınca Türkiye’ye karşı terör odaklarının yuvalandığı bir merkeze dönüşmüştür. Hakeza Suriye zayıflayınca ABD bölgedeki terör örgütlerine her türlü desteği sağlamış, ülkemizin birlik ve güvenliğini tehlikeye sokacak örgütlenmeleri gerçekleştirmiştir. İran Türkiye’nin doğuya açılan kapısı, Türkiye ise İran’ın batıya açılan kapısıdır. Enerji başta olmak üzere birçok sahada işbirliği alanları mevcuttur. İran istikrarsız bir duruma sürüklendiği takdirde, Türkiye’nin de güvenliği ve istikrarı tehlikeye girecektir. Kaldı ki Suriye’nin kaderini belirleyen başta Astana Süreci ve yine Irak’ın bütünlüğünü tehlikeye sokan Barzani çetesinin sözde Kürdistan kurma hayallerine yönelik girişimler tekrar gündeme gelebilir. Türkiye, İran, Irak ve Rusya’nın işbirliği bölge güvenliği için çok önemlidir.

15 TEMMUZ’DA TÜRKİYE’NİN YANINDA OLDU 

- 15 Temmuz gecesi İran’da halk ne düşündü? Anlatacağınız anekdot var mıdır?

İran halkı ve devleti ezelden beri Fetullah Gülen ve onun avanesine  en küçük bir sempati ile bakmamaktadır. Fetullah Gülen’i bir İsrail ajanı olarak değerlendiren İran halkı ve devleti darbe girişiminin ilk anından itibaren Türkiye Devletinin yanında yer almıştır. Daha ilk dakikalarından itibaren bu meşun darbe girişimine karşı İran devleti kesin karşı duruşunu ilan etmiş Türk devletinin, seçilmiş Cumhurbaşkanının ve halkın yanında olduklarını deklare etmişlerdir. Hatta bildiğim kadarıyla darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren İran Dışişleri Bakanı Dr. Cevat Zarif İran Hükümetinin desteğini bildirmek için derhal Türkiye’ye gelmek istediğini bildirmiştir. Bu destek gezisi Türk Devleti tarafından birkaç gün sonraya ertelenmiş daha sonra gerçekleştirilmiştir. Bildiğimiz gibi Fetullahçı terör örgütünün elebaşısı Gülen de İranlıları Mecusi olmakla suçlamış cennetin İran’da olduğu varsayılırsa oraya gitmeyeceğini dile getirmiştir.