11 Mayıs 2024 Cumartesi / 4 Zilkade 1445

Kudüs için eylem zamanı

İstanbul’daki İİT Zirvesi, İslam dünyasını Filistin için birleştirirken, ABD ve İsrail’in başını çektiği kürecileri yalnızlaştırdı. Türkiye’nin öncülük ettiği 56 ülkenin birlikte imza attığı ‘Kudüs’e barış gücü ve işgalcilere yaptırım kararı’ tarihi bir adım oldu.

HABER MERKEZİ20 Mayıs 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kudüs için eylem zamanı

CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İstanbul Zirvesi ve bu zirvede alınan kararlar, İslam ülkeleri ve Kudüs tarihi için ‘Bir milat’ olarak algılandı. Zirveyi ve alınan kararları değerlendiren uzmanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir araya getirmesiyle 56 İslam ülkesinin ilk defa birlik olabileceğini, askeri güç ve ekonomik yaptırım dahil uluslararası arenada bir güç olabileceğini sergilediği, Kudüs ve Filistin’de artık eskisi gibi işgal ve katliamların yapılamayacağına dikkat çekti. İİT zirvesinde alınan kararların BM Genel Kurulu’na taşınmasıyla Kudüs’e ilk defa uluslararası barış gönderilmesinin gündeme geleceğine, katliama karışan İsrailli askerlerle onlara bu emirleri veren İsrailli liderlerin yargılanabileceği belirtildi. Zirvenin en önemli sonuçlarından  biriyse, ABD destekli İsrail işgal ve katliamlarına sessiz kalarak varlıklarını sürdürmeye çalışan bölgedeki kukla Arap liderlerin de ‘köşeye sıkışması’ olarak değerlendirildi. Türkiye’nin diplomatik atağı ve İİT kararları, ABD tarafından yönetime getirilmiş kukla Arap liderler ile İsrail’in gizli ittifakı ile Kudüs işgaline de ‘dur’ dedi. Türkiye’nin diplomatik başarısıyla, Kudüs ve Filistin’deki sorunun Yahudilik değil İsrail’in siyonist işgali olduğu ortaya koyulurken, Kudüs sadece İslam aleminin değil üç dinin ortak insanlık sorunu hale geldi. 

Bahçeşehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu ve Amerikan Araştırmaları Merkezi Kurucu Başkanı Doç. Dr. Burak Küntay: 

TÜRKİYE ONURLU DURUŞ SERGİLEDİ

Diplomatik başarılar önemlidir. Diplomaside devletlerin bir tarafta çıkarları bir de milli onur, milli duruşları vardır. Bunun için her zaman da bir çıkarın olup olmadığını beklemezsin. Dünyada yaşanan bazı hadiseler vardır ki ona karşı çıkarın olup olmadığına bakmadan milli ve onurlu bir duruş sergilemek lazım. İİT, ilk defa ekonomik olarak ‘ABD’yle birlikte büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacak ülkelere yaptırım uygularız’ diye bir dil kullanıyor. Bu, caydırıcılık açısından önemli. Ancak bu karara imza atan liderler bu kararların arkasında durabilecek mi? ABD’nin bölgedeki en önemli müttefikleri Ürdün ve Suudi Arabistan liderleri, bu kararlardaki maddeleri uygulayacak mı? İİT’nin bu kararından sonra açık oy kullanacağı için, bu Arap ülkelerinin de birlikte hareket etmesiyle BM genel kurulundan da İsrail ve ABD aleyhinde karar çıkabilir. 

ABD üzerine yıllardır çalışan bir akademisyenim. Genelde uluslararası ilişkileri bizim tarafımızdan bakılıyor ve ABD tarafının konuya nasıl baktığı boş kalıyor. Genel hatlarıyla, İİT ve Türkiye’nin ya da diğer Ortadoğu ülkelerinin almış olduğu bu ve buna benzer kararları irdelemek için, ABD neden ‘İsrail büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı aldı’ sorusunu da sormamız gerek. Bunu anlarsak, bu zirve ve sonuçlarını daha rahat anlayabiliriz. Trump, bu kararı iç politika nedeniyle aldı. ABD’deki Kasım seçimleri, Trump için tehlikeli görünüyordu. Yahudi lobisinin seçim desteğine ihtiyacı vardı ve Ortadoğu’da kilitlenmiş olan ABD, iç politikadaki sıkışıklığını ve dış politikasızlığını İsrail’e endeskliyor. ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyarak İsrail’i memnun etmeye çalışıyor. ABD dünyanın süper gücü. Maalesef, ABD Kudüs sorununu çözmek yerine tarafı olmayı tercih ediyor. Kudüs sorununu ne BM ne de uluslararası hukuk çözebilecek gibi çünkü günümüzde ‘Benim gücüm var’ denilerek uluslararası hukuku değerlendirmeye alınmıyor. Kasım seçimleri, Kudüs sorununun çözümü açısından da önemli. Niye? ABD sisteminde checks and balances sistemi vardır: ABD Başkanı dış politika ve ekonomi yapıcıdır. Ama arkasında kongre ve temsilciler meclisinden oluşan yasa koyucular var. Eğer kasım seçimlerinde bu ikisini birden ya da birini Demokratlar alırsa, Trump için son iki yıl zor olacak. İran ve Kudüs için alınmış bu yanlış kararların çözümü, umut ediyorum ki böyle olabilecek. ABD’li yöneticilerin İsrail’e bakış açıları, parti ayrımı olmaksızın pozitiftir. 2001 yılında Cumhuriyetçi partinin temsilciler meclisi üyelerindeki İsrail’e sempati oranı yüzde 50’ydi. 2003’ten sonra 60’a, bugün yüzde 87’ye çıkmış durumda. Tarihinin en büyük İsrail sempatizanı dönemi. Demokratlarda ise yüzde 58 oranında. Bağımsızlarda bile 54 ve 55 oranında. 

Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat: 

MISIR VE ARABİSTAN İSRAİL’İ DESTEKLEMEYECEK 

Basın açıklamasında Cumhurbaşkanının bir ifadesi çok önemli: Fiille desteklenmeyen her söz havada kalmaya mahkûmdur. Zirvede, Kudüs için barış gücü oluşturulması ve ABD ile İsrail’in hukuksuz uygulamalarına destek verecek ülkelere uluslararası yaptırım kararları da bu çerçevede alındı. Böylece, İsrail işgaline karşı bir baskı oluşturulması yönünde güçlü bir irade oluştu. 

İİT zirvesinde 56 ülkenin ilk kez birlik olabileceğinin mesajı verildi. İİT ülkelerin birlikte hareket etmesiyle BM Genel Kurulu’nda İsrail’in işgaline karşı BM Genel Kurulu’nda Filistin ve Kudüs’ün korunması için barış gücü gönderilmesi kararı alınması sağlanabilir. Zirvesi sonrasında, BM Genel Kurulu gibi uluslararası platformlarda İsrail işgaline karşı alınacak kararlara Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkeler de destek vermek zorunda kalacaklar. Çünkü aksi durumu kendi halklarına açıklayamayacaklar. 

İİT’nin, Küdüs’e İsrail büyükelçiği açma kararı alacak ülkelere yaptırımlar uygulama kararı, ABD’nin peşinden gitmeyi düşünen ülkeleri de etkileyecektir. İİT’nin Kudüs için altı ayda iki kez acil toplantı yapması, büyük fark oluşturdu. Bu zirve toplantıları ile İslam ülkeleri Filistin’i ve İslam’ın kutsal mekanlarını hedef alacak saldırılara karşı etkili bir şekilde karşı duracakları mesajını veriyorlar. İİT ve üye ülkeler, kurumsal ve bireysel ülkeler olarak BM Genel Kurulu ve Uluslararası Ceza Mahkemesinde İsrail’in işlediği suçlara karşı etkili bir baskı oluşturabilirlerse, gerek uluslararası barış gücünün oluşturulması gerekse yaptırımlar konusunda sonuç alınacaktır. 

ASSAM güvenlik uzmanı ve Ortadoğu uzmanı emekli Albay Ersan Ergür: 

KUKLA LİDERLER KÖŞEYE ŞIKIŞTI

İİT zirvesi ve alınan kararlar, hem Türkiye hem de İslam ülkeleri için diplomatik bir zaferdir. Birincisi, Türkiye’nin Kudüs nöbetini devraldığı görüldü. Bu zirvenin en kritik noktası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Kudüs nöbeti bizde’ sözleridir. Kudüs’ün bağımsızlığa kavuşması ve siyonestlerin elinden kurtarılması tarih boyunca hep Türkler tarafından gerçekleştirilmiştir. Artık, Kudüs’ün bağımsızlığına kadar müdahil olduk. 

ORDU KURULABİLİR 

İkincisi, daha önce ABD ve BM Güvenlik Konseyi daimi temsilcileri, bugüne kadar dünya devletlerini hep ambargo ile tehdit ederek yönetiyordu. İlk defa İİT üyesi 56 ülke, kendilerinden olmayan bir devlet, İsrail ve Kudüs’e İsrail büyükelçiği açacak üçüncü ülkeler için ambargoyu konuşuyor. Bu büyük bir adımdır. İslam ülkeleri artık ambargo koyulan değil, ambargo koyan devletler imajı verildi. Üçüncüsü, barış gücü oluşturulması önerisi İsrail işgaline karşı bir meydan okumadır. ASSAM Başkanı Adnan Tanrıverdi’nin önderliğinde 2009 yılından beri Filistin’in temel sorununun ordu ve asker olduğunu söyledik. Filistin ordusu kurulabilir ya da Filistin ve Kudüs için bir ordu kurulabilir. Ya da İsrail’in işgal araçları uçak ve tanklarını etkisiz hale getirecek ve Filistin’i koruyacak savunma sistemleri bölgeye yerleştirilebilir ve İsrail bir daha katliam gerçekleştirilmez. 

KÖŞEYE SIKIŞTILAR 

Dördüncüsü, İsrailin katliam ve işgali meşrulaştırmak için kullandığı ‘Olayın Yahudilikle ilgili olduğu’ propagandası da çöktü. Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları olmak üzere tepkilerin Yahudiliğe ve Yahudi halkına değil İsrail ve katliamlarına olduğu görüldü. Kudüs ve Filistin’deki siyonist oyun ve oyuncusu İsrail hükümetinin katliamlarının Yahudilikle ilgisi olmadığı görüldü. Beşincisi, ABD onaylı İsrail katliam ve işgaline karşı sessiz kalarak kukla Arap liderlerin ittifakı ortaya çıktı. İİT zirvesiyle bu oyun açığa düşürüldü. Bu karar, sadece İsrail ve ABD’yi değil koltuklarını korumak için Kudüs’ün işgalinde adeta Filistin’in karşısında İsrail’in yanında duran Arap liderleri de köşeye sıkıştırdı. İsrail, ABD ve kukla Arap liderleriyle Kudüs’ün adım adım işgali oyunu açığa düştü.