11 Mayıs 2024 Cumartesi / 4 Zilkade 1445

Sandalye operasyonu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı ‘çatı aday’ formülü çöken muhalefet şimdi de Meclis’te çoğunluk için 5’li ittifak senaryosunu devreye soktu. FETÖ’nün talimatıyla birlikte hareket eden CHP, SP, DP, İP ve BTP çoğunluğu ele geçirerek Meclis’i kilitlemeyi amaçlıyor.

STAR- ANKARA27 Nisan 2018 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Sandalye operasyonu

Kendilerini Türkiye’nin gerçek sahipleri olarak gören bazı karanlık vesayet odakları, 2007’deki Cumhurbaşkanı seçimini “başörtüsü” gerekçesiyle engellemeye çalıştı. “Cumhurbaşkanı eşi başörtülü olamaz” tartışmaları ile başlayan süreç, 27 Nisan 2007 e-muhtırası ile krize dönüştü. E-Muhtıra, Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanı olduğu hükümetin dik duruşuyla çöpe atıldı.  

LAİKLİK GEREKÇELİ

27 Nisan e-muhtırasının üzerinden 11 yıl geçti. Muhtıra, 11.Cumhurbaşkanı seçimleri sırasında yayınlandı. AK Parti adayı Abdullah Gül,  TBMM’de yapılan seçime 368 milletvekilinin katıldığı ilk turda 357 oy aldı. Seçimin olduğu günün gece yarısında Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde saat 23.17’de e-bildiri yayınlandı. Laiklik vurgusu yapılan bildiride dönemin Hükümeti açıkça hedef alındı. Bildiride, “Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur” denildi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, ilerleyen yıllarda söz konusu bildiriyi kendisinin bizzat hazırladığını söyledi.

HÜKÜMET DİK DURDU 

E-muhtıra da denilen bildiri üzerine Başbakan Erdoğan başkanlığında gece acilen yapılan toplantıdan “dik duruş” kararı çıktı. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, ertesi gün Hükümetin hazırladığı karşı bildiriyle kamuoyunun önüne çıktı. Hükümet, Genelkurmay Başkanı’na “memur” olduğunu hatırlattı. Çiçek, Genelkurmay Başkanı’nın resmi olarak Başbakan’a bağlı olduğunu, görevleri itibarıyla Başbakan’a karşı sorumlu olduğunu hatırlattı. Hükümet’in dik durmasına büyük halk desteği geldi. Genelkurmay bildiriye karşı sessiz kalırken, dönemin komutanları kamuoyunda yükselen tepki sonrası bildiriyi savunamaz duruma geldiler. Tarihe ‘e-muhtıra’ olarak geçen 27 Nisan bildirisi nihayetinde Genelkurmay’ın sitesinden de kaldırıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı ilk turunun gecesinde yayımlanan ve 4 yıl boyunca sitede tutulan muhtıra, 30 Ağustos 2011’de veritabanından silindi. 

MEDYANIN TAVRI

27 Nisan 2007’deki e-muhtıran konusunda medyanın bir bölümü çok  kötü sınav verdi. Muhtıraya konu olan Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri ve Kur’an kurslarıyla ilgili servis edilen haberler Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Posta gibi gazetelerde yer aldı. Muhtıranın hemen ertesinde Cumhuriyet Mitingleri için gazetelerin attığı manşetler tek elden çıkmış gibiydi. 22 Temmuz 2007’de yapılan genel seçimlerde ise AK Parti yüzde 47’lik bir çoğunlukla yine tek başına iktidar oldu. 

367 GARABETİ

2000 yılında seçilen 10. cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi 16 Mayıs 2007’de doldu. Anayasa’nın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmek için, ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranıyordu. Ancak eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 26 Aralık 2006’da Cumhuriyet’te yayımlanan yazısında, anayasada belirtilen 367’nin sadece karar yeter sayısı değil, aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğunu ortaya attı. 

CHP VE BASIN SELAM DURDU

Kutlu Doğum Haftası nedeniyle yapılan etkinlikleri irticai faaliyet olarak gösteren bildiri ülke gündemine bomba gibi düşerken özellikle ana muhalefet partisi CHP ile bir kısım medya bunun iktidara karşı muhtıra olduğunu ve hükümetin dikkate alması gerektiğini savunmuşlardı. Fakat, daha önce muhtırayla hükumet düşürüp, demokrasiyi sekteye uğratan asker ve darbe destekçileri bu sefer sert kayaya çarpmıştı. Siyasi tarihimize “27 Nisan e-muhtırası“ olarak geçen bildiri ve ardından oluşturulan medya destekli siyasi baskıya boyun eğmeyen iktidar 28 Nisan’da gereken cevabı vererek darbe girişimini boşa çıkardı. 27 Nisan e-bildirisi yayımlandığında CHP’lilerle, Ertuğrul Özkök, Oktay Ekşi, Yılmaz Özdil, Fikret Bila, Emin Çölaşan, Onur Öymen gibi isimler e- bildirisine açıkça destek verirken, kimi yazarlar da hükumeti suçlama gayreti içerisine girmişti.

Ertuğrul Özkök: O bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır. Şurası bir gerçektir: Siviller bu süreci iyi yönetemediler. 

Oktay Ekşi:  Asıl sorun, ülkeyi yöneten siyasi partinin Atatürk ilkelerine -dolayısıyla Cumhuriyet’in Anayasa’da da yer alan temel değerlerine- aykırı faaliyetleri korumasında, hatta teşvik etmesinde.

Yılmaz Özdil:  Hâlâ deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır. Kaçınılmaz gerçek, budur.

Fikret Bila: “TSK’nın sarsılmaz kararlılığı” 

Emin Çölaşan : Asker devreye girdi, rahatladık

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen : Genelkurmay’la aynı düşünüyoruz. Altına imza atarız. Türkiye’yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz.

CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek: “Tabi bu bir muhtıradır. Hükümetin bunun gereğini yerine getirmesi gerekir.”  

Ural Akbulut (Eski ODTÜ rektörü: Bekliyordum. Bu ikinci 28 Şubat’tır

Güneri Civaoğlu: Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklama çok duyarlıdır. 

‘ÇATI’ tutmayınca koltuk kapmaca başladı

CHP lideri Kılıçdaroğlu öncülüğünde yaptıkları ‘tek aday’ planı çöken muhalefet, şimdi de sandalye kapma umuduna sarıldı. Yeni plan; sandalye ittifakı ile vekil sayısını artırmak.

Muhalefet cephesinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahneye koymaya çalıştığı oyunun başlangıcı, ‘tek aday’ girişimiyle kendini gösterdi. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve devamında HDP’nin destekleyebileceği ortak bir aday üzerinde uzlaşma arayan Kılıçdaroğlu’nun bu girişimi, kendi partisi içinden büyük tepki çekti.  

‘SIFIR BARAJ’ HEDEFİ

Cumhurbaşkanlığı için “Tek aday” modelinin ikinci ayağını oluşturması planlanan ittifak modeli, “sıfır baraj” olarak Kılıçdaroğlu tarafından tüm görüşmelerinde diğer muhalefet partilerine anlatıldı. Diğer partilerden destek isteyen Kılıçdaroğlu, kendi partisinden yükselebilecek itirazları susturmayı amaçlarken, bu konuda henüz bir net tablo ortaya koyamadı.İlk formülünün sonuçsuz kalmasıyla birlikte iktidar tabanında oluşabilecek “mutsuz” seçmenleri kendi bloklarına çekme gayretiyle “ittifak” yapabilecek partilerin sayısını mümkün olduğunca genişletme üzerine yoğunlaşıldı.  

SANDALYE PAZARLIĞI

“5”li ittifak için yola çıkan Kılıçdaroğlu’nun hedefinde, Meclis’e ne kadar çok parti sokabilirse, iktidar kanadını oluşturan “Cumhur İttifakı”ndan o kadar sandalye kapabilme bulunuyor. CHP, SP, DP, BTP ve İYİ Parti’nin bir arada “ittifak” halinde seçimlere girmesini hedefleyen Kılıçdaroğlu’nun bu planın başarıyla ulaşma şansı da yine zora girmiş görünüyor. Diğer partilerin olumlu yanıt vermesine rağmen henüz yanıt vermeyen İYİ Parti’nin, bu konuda da Kılıçdaroğlu’nun girişimlerini boşa çıkartabileceği ifade ediliyor. 

AMAÇLARI KİLİTLEMEK

İlk turda Erdoğan’ı seçtirmemek için her türlü pazarlığı yapan muhalefet, TBMM’deki çoğunluğu alarak ikinci tura avantajlı olarak girmek istiyor. Bunun için 600 vekilin seçileceği TBMM’de en az salt çoğunluk olan 301 sandalyenin muhalefete geçmesi temel hedef olarak belirlendi. Çoğunluğun muhalefete geçmesi durumunda, Cumhurbaşkanı hakkında “suç isnadıyla” davalar açılmasının da önü açılacak. TBMM, üye tamsayısının salt çoğunluğu yani 301 oyla vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebiliyor. Meclis, üye tamsayısının beşte üçü yani 360 oyla soruşturma açılmasına karar verebilir.