26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Kur’an-ı okumak, anlamak ve yaşamak

Kur’an Ramazan ayında indirilmiştir. Allah katından kitaplar indirilişinde ilk maksat, ilâhî mesajın anlaşılması, ikincisi yaşanmasıdır.

Hasan Kamil Yılmaz23 Mayıs 2018 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Kur’an-ı okumak, anlamak ve yaşamak

Kur’ân-ı Kerim’de geçmiş kavimlerin ve özellikle de İsrail oğullarının Hak katından indirilen kitaplarla ilgili sorumluluklarına dikkat çeken ayetlerde Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Size verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın! Onda bulunanları daima hatırlayın! Umulur ki bu sayede korunursunuz.” “Söylenenleri anlayın!” Allah Teâlâ Yahya (a.s.)’a hitaben: “Ey Yahya! Kitaba var gücünle sarıl!” buyurarak Tevrat’ı anlama ve emrini yerine getirme konusunda uyarmaktadır.

Kur’ân-ı Kerim’in indiriliş hikmeti de, anlaşılmak ve yaşanmaktır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’deki şu ayet-i kerime Hz. Peygamber’in, insanların Kur’ân’ı anlamasına yardımcı olmak hususundaki görevini belirlemektedir: “Kur’ân’ı sana insanlara gönderileni açıklayasın diye indirdik! Belki düşünürler...” Kur’ân-ı Kerim’de bundan başka Kur’ân’ın anlaşılmasını sağlamaya yönelik emirler ihtiva eden pek çok ayet-i kerime bulunmaktadır.

Kur’ân’ı Rabbimizin bizlere yolladığı bir mektup gibi algılamak, insanda onu anlama duygusunu harekete geçirir. Öyle ya, bir dostumuz bile bir mektup gönderse “talebi nedir?” diye merak eder, anlamaya çalışırız. Çünkü anlamadan talebini yerine getirmemiz mümkün değildir. Hz. Osman’ın: “Seven sevgilisinin kelâmından doymaz” sözü çok anlamlıdır.

Hz. Peygamber’in Kur’ân’a karşı üç önemli görevi vardır. Bunlardan biri tebliğ, öbürü tebyin diğeri ise tatbiktir. Tebliğ görevi, ilâhî mesajı artırıp eksiltmeden olduğu gibi insanlara aktarmaktır. Tebyin Kur’ân’ı açıklamak; onun anlaşılması zor olan cihetlerini izah etmek demektir. Tatbik ise onu yaşamaktır. 

Kur’ân’da, Allah Rasûlü’ne kitap ve hikmet indirildiği, bilmediği şeylerin kendisine öğretildiği beyan edilmektedir.  Kitaptan maksat Kur’ân’dır. Hikmet ise genellikle sünnet olarak yorumlanmıştır. Kitapta muhkem ve müteşâbih olmak üzere anlaşılması kolay ve zor olan ayetler vardır. Manası zor olan ayetlerin anlaşılması Hz. Peygamber’in rehberliğinde gerçekleşebilecek bir husustur. Çünkü Kur’ân’da kapalı kalan bazı konuların açıklanması, Hz. Peygamber’in sünneti sayesinde gerçekleşmiştir. Nitekim Kur’ân’daki: “Aranızda meşru olmayan yoldan elde edip yemeyin” hükmünü sünnet: “Rızası olmadıkça kişinin malı, bir başkasına helâl olmaz” şeklinde açıklamıştır.

Yine Kur’ân’da namaz, oruç, zekât ve hacla ilgili hükümler vardır. Bu hüküm ve emirlerin yapılış şeklini ve tatbikatını gösteren Allah Rasûlü’nün sünnetidir. Namazların vakit ve rekâtları, orucun şekli, zekâtın nisâbı, haccın eda tarzı, sünnetle açıklanan hususlardandır. Dolayısıyla, Hz. Peygamber ve onun tatbikatı bilinmeden ibadetlerin icra tarzı anlaşılamaz.

Müslüman’ın hayatında hele hele Ramazan ikliminde Kur’ân’ı okuyup anlama ve yaşamanın ayrı bir değeri vardır. Özellikle sekülerleşen günümüz dünyasında hayatı Kur’ân’la yaşama gayreti ayrı bir anlam kazanmaktadır. Kur’ân, doğumdan ölüme bütün hayatı kuşatan hükümler vaz etmektedir. “Bu dünya işi, bunun Kur’ân ve dinle ne alâkası var?” diyebileceğimiz bir alan hemen hiç yoktur. Çünkü Kur’ân her nefesimizin düzenleyicisidir.  Ves-selâm…