27 Nisan 2024 Cumartesi / 19 Sevval 1445

Ramazan ikliminde komşuluk

Ramazan iklimindeki oruç insana başkalarının farkında olabilmek gibi bir duyarlılık ve farkındalık kazandırır.

9 Haziran 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ramazan ikliminde komşuluk

Oruçla insan imsaki; yani ağzından gireni kontrol etmeyi ve açların hâlini kavrama empatisini elde eder. Çünkü aç olan insan, açlığın ne olduğunu anlar. Tok ise herkesi tok zanneder. 

Farkında olmamız gerekenler ilk olarak aile fertlerimiz, akrabalarımız, yetimler ve komşularımız, sonra ülkemizin insanları ve topyekün insanlıktır. Çünkü “dünyanın gidişatından Müslüman sorumludur.” İslâm, beşerî münasebetleri yakından uzağa doğru tanzim etmiştir. Bu itibarla yakın olanların uzak olanlara göre daha fazla hakkı vardır. Nebevî ifadesiyle insan tabiatının icabı da budur. Allah Teâlâ da ayette şöyle buyurur: “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve maliki bulunduğunuz kimselere iyi davranın...”

Ayette ifade edilen yakın komşuya iyilik, hem evi yakın olan komşuya, hem de Müslüman kardeşlerine güzel muamelede bulunmak ve onlara yardım etmek demektir. Uzak komşuya iyilik ise, evi uzak olan yahud Müslüman olmayan kimselere yardım demektir. Hz. Peygamber (s.a.) haklar açısından komşuları üçe ayırmaktadır:

Gayr-i Müslim komşular: Bunların sadece komşuluk hakları vardır.

Müslüman komşular: Bunların komşuluk ve din kardeşliği olmak üzere iki hakkı bulunmaktadır.

Müslüman ve akraba komşular: Bunların komşuluk, din kardeşliği ve akrabalık olmak üzere üç hakları vardır.

Peygamber Efendimiz, infakta gözetilmesi gereken sırayı şöyle tespit etmiştir: “Harcamaya nefsinden başla. Artanı çoluk-çocuğuna sarf eyle. Ailenden bir şey artarsa, bunu da yakınlarına harca. Bunlardan arta kalanı da sağındaki solundaki komşulara ver!”

Samimi Müslüman’ın ahlâkı, civardaki komşuların farkında olmaktır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) bu konuda bizler için şöyle bir hayat ölçüsü ortaya koymaktadır:  “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”

Modern hayat tarzının insanlara kaybettirdiği en önemli değerlerden birisi komşuluk münasebetleridir. Günümüz insanları, çevresinin farkında olmayan merhametten mahrum bencil fertler hâline geldi. Her koyunun kendi bacağından asılacağı düşüncesiyle insanlar çevreye duyarsızlaştı.

Komşuluk ilişkilerinin nirengi noktası, komşuların da insan olduğu duygusuna ermektir. Sadece “kendi” merkezli yaşamak, “ben” merkezli düşünmek ve karşısındakileri hiçe sayıp görmezden gelmek komşuluk münasebetlerinin zaaf noktasıdır. 

Komşularını görmezden gelen ben merkezli tavrın önüne geçecek anlayış, kendini başkasının yerine koymaktır. Kişisel gelişimle ilgilenenler diyorlar ki: İnsani ilişkilerin temel noktası “empati” denilen kendisini karşısındakinin yerine koyma prensibidir. Empati duygusuna ermiş bir mümin, dünya imtihanını başarıyla tamamlayacak bir yüreğe sahip demektir.

Ramazanın sonuna yaklaştığımız şu günlerde hep beraber samimi dertler kuşanalım.

Gelin bir iftarı mahallemizdeki kimsesiz bir komşumuza ayıralım.

Gelin yaşlı bir komşumuzu ziyaret edelim.

Gelin ihtiyaç sahibi komşumuza bir iftar paketi, bir bayram ikramı sunalım.

Gelin bir yetim komşunun bayram kıyafetini alalım.

Gelin “bir” olalım, “beraber” olalım, “kul” olalım!..