Öyle bir çığlık ki; terör örgütlerine sonuna kadar destek veren konumlarını, meşru devletin meşru seçilmiş liderini G-20 toplantısı sırasında kendi vatandaşları ile görüştürmeme kararını gizleme gereği bile duymamaktalar!
Evet, Almanya’nın Erdoğan fobisi, Türk fobisi ve İslam fobisi, iç politikanın bile rengini oluşturmaktadır. Dikkatle baktığımızda Almanya, neredeyse ABD’nin frekansına girmiş gözüküyor.
İç politikada başarılı olmak isteyen, soluğu Erdoğan aleyhinde olan tutumda bulmaktadır. Böyle bir duruma gelmelerinin kötü tarafı kadar, iyi tarafından bakmamız gerekiyor. Mesele şu ki; bu kadar Türkiyefobik yaklaşım, esasında Türkiye’nin başarı öyküsünün de göstergesidir. Bazıları “Türkiye yanlış tanıtıldı, yanlış yorumlandı, yanlış takdim edildi” diyor. Meselenin Türkiye’de olmadığı aşikâr olduğu halde, konu ne peki? Konu; Türkiye’nin yeni dönemde, yeni yüzyılda tekrar küresel aktöre dönüşme potansiyelinin ortaya çıkışıdır.
Asya’nın artan değere dönüştüğü bir zaman dilimine girmekteyiz. Denizlerdeki ticaret anlayışı, yerini tekrar karadaki ticarete teslim etmek zorunda! Demiryolu hatları, iletişim sistemleri farklı şeyleri dikte etmektedir. “İpek yolu projesi” deyip geçmeden, bunun ne anlama geldiğine dikkat çekmemiz gerektiğini de unutmamamız şarttır!
İngiltere ile Amerikaarasında şimdilik değil, lakin ileride kırılma yaşanacağını da şimdiden görmemiz mümkündür.
İsrail’in isteklerine odaklanmamız çok anlam taşımaya başladı. Kuzey Irak’taki referanduma ve ileride parçaları birleştirme çabası, orta hedefte kimlerin planı olduğunu doğru okumamız hayatidir.
Böyle bir durumda, Türkiye’nin konumunu ve tutumunu doğru değerlendirerek dizayn etmemiz, şart haline gelmiştir.
Rusya; ABD ile kapışmayı yavaşlatmaya gayret etse de, Rusya içerisinde Amerika’ya saldırmaya meyilli güçlerin, hangi grupları temsil ettiklerini, doğru analiz etmemiz lazım. ABD; neden Rusya’yı savaş ortamına itmektedir, “bu durumda, ne gibi çıkarlar gütmektedir” sorusu, dünyadaki resmin ilerideki renklerini bize işaret etmektedir.
Günlerdir, Trump ile Putin’in G-20 çerçevesinde görüşüp görüşmeyeceği konusu, neredeyse esas konulardandır. Putin’in sözcüsü “özel görüşme olmayacak” diyor. Trump ise ekibine; Putin’le görüşme esnasında, “Rusya’nın Amerika’daki mal varlıkları karşılığı ne isteyeceğinin” araştırılmasını istemekte!
Rusların; ABD’deki diplomatik mal varlıklarına kabadayı yöntemi ile el koyan Amerika, Rusya’ya yeni taleplerde bulunmakta.
Şimdide Kuzey Kore bahanesiyle, “Rusya ve Çin odaklı roketlerin bölgeye getirilmesi, Rusya tarafından savaş anlamı taşır” beyanları ile süslenmekte!
Suriye’de herkesin kendi oyunu söz konusudur. Neden mi? Rusya; Suriye’ye girdiğinden beri durmadan yazıyorum. Ukrayna odaklı durumu göz önünde bulundurmadan, Rusya’nın Suriye’de ne yapacağını yorumlamak doğru değildir!
ABD; Ukrayna ile Rusya’yı iyice derinleşen savaşa itmekte! Suriye’de ise Rusya, bu tutumun önünü kesmekte! Türkiye ile ortaklaşacak noktalarını, buradan anlamız mümkündür.
ABD ile Fransa Başkanlarının “Suriye’de kimyasal saldırı gerçekleşmesi halinde, koordineli biçimde ortak karşılık verecekleri” mesajına cevap, Rusya’dan çıktı. Çünkü bu durumun, Esed rejiminden daha ziyade, Rusya’nın oradaki konumuna yönelik olduğu aşikârdır.
Rusya; bunun ilerideki yeni oyunun alt yapısı olduğu kanaatine sahip. Katar’a dayatılan ambargolara benzer bir tutum gibi görmemiz lazım. ABD; kendisinin oluşturduğu kriz ortamında, kendisinin de çözücü olarak görünmesini istemekte! Neticede, nasıl olsa krize giren herkesten parasını almaktadır. Yeni dönemin siyaset dilini, ABD’nin yeni yönetimi oluşturmakta galiba! Şimdi hiç kendileri olaya karışmadan, yerel aktörleri kapıştırma çabası, giderek tüm renkleri ile gözükmektedir. ABD; yeni dünya düzeni içerisinde, “yeni haritaları, yeni enerji hatlarını ve ekonomik projelerin kontrolünün kimin elinde olacağı” sorusuna, kontrolünde cevap aramaktadır. Evet, “aramaktadır” diyorum, çünkü dünyada ABD ve Rusya gibi devletlerin, her istediği gerçekte olacak diye bir durum söz konusu değildir! Herkesin planı vardır muhakkak. Lakin her planın muhakkak gerçekleşecek katiyeti söz konusu değildir. Türkiye’nin doğru hamleleri, Âlemi İslam tefekkürü, orta ve uzak hedefteki varmak istediği hedefini doğru ve net belirlemesi sonucunda, bu oyunun sonunda kazananlar arasında muhakkak var olacağımız kuşkusuzdur. Ona göre yol belirlemek, ona göre plan kurmak, ona göre hedef belirlemek şartımızdır!