Herkesin en fazla beklediği ve dikkatle izlediği görüşmelerin içerisinde hiç kuşkusuz, Trump-Erdoğan, Erdoğan-Putin ve Putin-Trump görüşmelerinden çıkacaklar idi.
Amerikan Başkanı’nın sıcak tavırları dikkatleri çekse de, bunun görüntü taktiği olduğunu unutmamakta fayda vardır.
Aynı durum, Putin-Trump görüşmesindeki espiriler için de geçerlidir.
Evet, Trump gerçekten bir şeyler yapma isteğindedir. Lakin kurulu düzene karşı duracak etki ve gücü yok gibi. Ayrıca Trump'ın "başkan" olma niteliğine baktığımızda da, bu gelişin tesadüf olmadığını anlamaktayız. Nitekim Trump, kendisini kanıtlamak için Suudlarla Katarlılar arasındaki oyun kurgusunu yaparken gösterebilmiştir.
Ayrıca "Ortadoğu'da ne yapmak istediklerine doğru odaklandığımızda" görüntüleri daha doğru anlama şansımız artmaktadır.
Trump-Putin görüşmesi, görüntüde iyiniyet ifadeleri ile süslenmiştir. Lakin sadece Suriye konusunda, çatışmasızlık bölgesinde ve ateşkeste şimdilik anlaşıldı. Ve Ürdün'le Rusların da dahil olduğu sınır hattında güvenlik meselelerinde, Rus milislerinin aktifliği için anlaşıldı. Burada da anlşılmayacak bir durum söz konusu değil. Çünkü bu hat İsrail hattıdır. Trump'ın; İsrail konusundaki bakış açısı, herkese bellidir. Rusya ile İsrail arasındaki ilişkilere de baktığımızda ve Netanyahu'nun sık sık Putin'i ziyaret nedenlerini okuduğumuzda, tam da bu güvenlik hattının teminatı devreye girdiği ve bu nedenle anlaştıklarını anlamaktayız.
Geri kalan hiç bir konuda anlaşamadıklarını söylememiz mümkündür.
Bu tabii ki ciddi sıkıntı içerecek konudur. Çünkü bu iki dev devlet savaştıkça, etrafın savaş alanına dönüşeceği aşikardır. Şimdi Amerika; Ukrayna konusunda geri adım atmayacak. Atarsa, bu ciddi siyasi intihar olur. Rusya'nın da, bu geri adım olmayana kadar ABD'nin başını ağrıtmaya devam edeceği aşikardır. Suriye'deki tutumu buna dahil! PYD ve YPG konusundaki tavrında, tutucu duruşu buna bağlıdır. Suriye'nin toprak bütünü konusunda ve "kantonlaştırma" gayretlerine karşı, geleceği netleşmiştir.
Erdoğan-Putin görüşmesinde en önemli nokta; Putin'in aylardır söylediği Erdoğan tesbitini, bir de Avrupalı arkadaşların yanı başından ifade etmesidir.
Putin; "Erdoğan'ın duruşu ve girişimleri sayesinde, Suriye'de olumlu birşeyler yapabildik ve yapmaktayız" dedi.
Putin'in bu tanımını zaten biliyorduk, lakin Hamburg'dan duymamız, Almanya eksenli Avrupa'ya ve Amerika'ya atılmış mesaj gibi görülmelidir.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir çok devlet başkanları ile görüşmesi, Trump'ın Erdoğan'a yönelik sıcak tutumunu da, bu fotoğraflar içerisinde önemsememiz gereken görüntü olarak okumaktayız.
Trump'ın kurulu düzene karşı durmak istediğini, lakin başaramadığını, esasında şimdi tam da kavganın ortasında kendisini bulduğunu anlıyoruz. Lakin değişmeyen Amerikan çıkarlarına hizmet edeceğini, bunun için kurulu düzenle bile ittifaka gireceğini de, derin Amerikan Devleti aklı olarak yorumlamakta fayda vardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın; terör örgütlerine yönelik tespitlerinin, PKK terör örgütü üyelerince Hamburg sokaklarının ateşe verilmesi, ne kadar haklı olduğu tespitlenmiştir. Küreselci politikalara karşı çıkan gösteriler ise Alman polisinin müdahalesi ile Batı'nın Türkiye'de her olayda "polis şiddeti, orantısız güç" eleştirilerine geri dönüş içerikli kapak niteliğinde idi.
Alman medyasının alev alev yanan Hamburg'u görmemesi, bunu yayınlarda göstermemesi ise Avrupa'nın özgürlük anlayışının aynası oldu.
Merkel'in; "İncirlik ve tutuklamalar konusunda fikir ayrılıklarımız var" beyanı ise, Avrupa'daki patronluğunu koruma gayretindeki Şansölyenin, stratejik refleksi olarak okunmalıdır. Almanya için Türkiye aleyhinde olması mümkün tüm detaylar, hayati anlam taşımaktadır. Almanya'daki Türk vatandaşları ile Cumhurbaşkanlarını görüştürmeme gayretinin altındaki neden budur. Erdoğan tüm kurulu düzene, yazılı kurallara meydan okumakla, "ikinci Selahaddin Eyyubi" profilini ortaya sunmaktadır. Batı'nın, İngiliz ve Amerikan ittifakının ve İsrail'in sancı çekmesinin altındaki neden budur!