Elif Doğan Türkmenbir hafta öncesine dek kamuoyunun tanıdığı biri değildi. Benim de değildi. Dönüp baktım, kimdir, ne iş yapmıştır diye. Türkiye'nin herhangi bir meselesi hakkında bir çalışmasına, derde deva bir konuşmasına rastlamadım.
Sadece tek olayla habere konu olmuş 2014-2016 arası. O da 3. sayfa haberi.Eski bir müvekkili, avukat Türkmen'i bacağından vurmuş. Birgün gazetesinin 2.10.2015 tarihli nüshasına göre olay şöyle gelişmiş: Elif Türkmen, Adanalı işadamı Ali Fuat Elibol'un avukatı. Elibol 2009'da bir alacağını tahsil etmesi için vekalet veriyor avukatına. Elif Türkmen de parayı tahsil ediyor ama müvekkiline haber vermiyor! O da isteyip de parasını alamayınca...
Türkiye Türkmen'i 2015'te bu olayla tanıyor, sonra da unutuyor. Ta ki geçen haftaya kadar.
Geçen hafta "siyaseten patladı" Elif Türkmen. Çok önemli başlıkların önüne geçti ve ülke gündemine oturdu çünkü. CHP Adana milletvekili olan ve partisi adına TBMM Başkanlık Divanı'nda üyelik yapan Türkmen'in bu görev dolayısıyla kendisine sağlanan bir imkanı tahmin ve tasavvur edilemeyecek derecede suiistimal ettiği ortaya çıktı. Herkesi ama en çok da seçmenini ve partisini utanca boğdu.
2 trilyonluk fatura!
TBMM asillere hürmeten millet vekillerine bazı kolaylıklar sağlıyor.Mesela vekillerin yıllık iletişim masraflarını iki maaş tutarını (30 bin) aşmamak kaydıyla ödüyor. Aşılırsa o rakam o vekilden tahsil ediliyor.
Ancak Başkanlık Divan üyeleri (23 kişi), grup başkanvekilleri (11 kişi) ve ihtisas komisyon başkanları (18 kişi) bu kısıtlamadan muaf. Yani 52 milletvekilinin iletişim faturaları 1993'ten beri Meclis tarafından ödeniyor. Trilyonluk fatura getiren olmayınca habere konu da olunmuyor.
CHP üyesi Elif Türkmen ise 2016 boyunca 1 milyon 200 bin, sadece 2017 yılı ocak ayında 800 bin yani toplamda 2 milyon (eski parayla 2 trilyon) liralık fatura getirerek Türkiye'yi hoplatmayı başardı!
Üstelik bu tasavvur edilemez israfın faturası TBMM bütçesinden yani vergilerimizden tıkır tıkır ödendi.
Rakamın çılgınlığı, suiistimalin büyüklüğü anlaşılsın diye bir örnek vereyim. Tıpkı CHP'li Türkmen gibi sınırsız iletişim hakkı bulunan AK Partili çok önemli bir komisyon başkanına sordum. Yıllık faturası 9 bin TL idi, aylık 750 lira. Aradaki fark ise 1 milyon 991 bin TL.
CHP'nin 'hayır' kampanyası!
Olay patlayınca CHP önce sessizliğe büründü. Ardından Kılıçdaroğlu'nun Türkmen'e "Divan'dan istifa et" dediği duyuruldu. Müsrif Türkmen günlerce bekledikten ve "pişman değilim, yine olsa yine yaparım" dedikten sonra istifa etti.
Şimdi ise olay küllensin isteniyor. "İstifa etti ya, hesap kapandı" deniyor.
Oysa bu hesap böyle kapanmaz.Müvekkilinin parasını iç etmiştir-etmemiştir, o onun ticari ahlakıyla alakalı ama milletin vekaletini almış birinin, asillerin vergilerini bu şekilde çar çur etmesine izin verilemez, verilmemeli. Dosya yeniden açılmalı.
Anlaşılan o ki bu olay, bir vekilin sorumsuzluğundan ibaret değil. Bilakis CHP'nin referandum kampanya masrafını parti bütçesinden karşılamak yerine TBMM bütçesine yıkma girişimi.
Bunun bir kaç göstergesi var. İlki, TBMM iletişim masraf listesinin ilk üç sırasında üç CHP'linin olması: (1- Elif Türkmen: 2 milyon TL / 2- Emre Köprülü: 373 bin TL / 3) Özcan Purçu: 182 bin TL).
Diğeri;Türkmen'in kendini savunmak isterken açık ettikleri. Diyor ki Türkmen "bir milyon kişiye teröre hayır mektubu gönderdim". (Sanki mektup almayınca insanlar "teröre evet" diyecekmiş gibi. Seçmeni saf-salak zanneden yanlış CHP zihniyetinin sıradan bir örneği). Yine diyor ki Elif Hanım "Türkiye'yi size böldürtmeyiz mesajı attım". Her iki slogan da CHP'nin referandum sloganları. (Tesadüfe bakın ki, ikincisini CHP'den önce HDP, HDP'den önce PKK kullanmıştı...)
Ayrıca Türkmen'in2017 Ocak faturasının 1 milyona yaklaşması da CHP'nin kampanya takvimiyle doğrudan alakalı.
Dolayısıyla CHP "müsrif vekil istifa etti, konu kapandı" diyerek bu işten sıyrılamaz.O faturayı CHP'nin ödemesi gerekir.