GPS ve uydu telefonları gibi uydulara dayalı teknolojiler, bu uçakların yeri hakkında bilgi sağlıyor.
Ancak, bu iletişim yöntemlerinin yarattığı masraf, her yerde kullanılmalarına engel oluşturuyor.
Ohio Üniversitesi’nden elektrik mühendisliği profesörü Michael Braasch çok yakın zamanlara kadar uyduları kullanarak bir uçağın saniye saniye nerede olduğunu bilmenin ortaya çıkaracağı masraf nedeniyle bu yönteme başvurulmadığını söylüyor.
Pilotların belli aralıklarla hava trafik kontrolörlerine pozisyon bilgisi vermesi gerekiyor.
Ancak acil durumlarda genel olarak pilotların bu bilgiyi vermesi mümkün olmuyor.
Aralık başında Uluslararası Hava Taşımacılık Derneği yayınladığı raporda tüm uçakların, pilotlardan bağımsız biçimde çalışan yer ve durum bildiren bir sistemle donatılması kuralının getirilmesini önerdi.
Profesör Braasch, bazı havacılık şirketlerinin bu öneriyi uygulama konusunda isteksiz olduğunu belirtiyor.
Konunun masraf olduğunu belirten uzman, herkesin belli standartlar üzerinde anlaşma konusunda da zorlandığını da söylüyor.
Ancak Braasch, son 20-25 senedir uydu teknolojilerine sahip olunduğunu, yani teknolojik açıdan bu uygulamaya engel oluşturacak bir durumun olmadığını vurguluyor.
Bazı pilotlar da uçaklarda otomatik çalışan ve yangın durumunda çalışmaz hale gelebilecek bir elektronik sistem bulunması konusunda şüphelerini dile getiriyor.
Bugüne kadar uçuş bilgilerini kaydeden tek sistem kara kutular. Bunlar da tamamen pilotların kontrolü dışında.
Braasch, Mart ayında Malezya Havayolları kazasından sonra herkesin bir şeyler yapılması gerektiği konusunda birleştiğini söylüyor.
Uzman, bu çağda geniş gövdeli bir uçak kaybolduğunda, nerede olduğu konusunda bir fikir sahibi olmamanın saçma olduğunu belirtiyor.
Amerika ve Avrupa, Otomatik Bağımlı Gözetim- Yayın Sistemi (ADS-B) üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Sistem, uçağın pozisyonunu belli aralıklarla uçuş kontrolörlerine ve yakındaki diğer uçaklara bildirecek.
Sistem, bazı uçaklarda Avrupa’da 2017, Amerika’da 2020 yılına kadar zorunlu hale gelecek.