21. Yüzyıl'ın ikinci on yılına girdiğimiz bu günlerde her alanda ‘ezber bozan’ farklı bir dönemle karşı karşıya olduğumuzu düşünenler var. Ankara’da son yıllarda gerek siyasette gerek bürokrasi de gerekse iş dünyasında işte böyle farklı düşünen yeni isimlerle karşılaşıyoruz. Bugün bu yeni isimlerden biri ile iş dünyasının parlayan yıldızlarından Yunus Emre Armağan ile konuşacağız. Muğla’da doğup büyüyen Armağan, okul hayatının hemen ardından Ankara’yı mesken etmiş bir isim. Haftanın yarısı Ankara’da yarı dilimde de Muğla’da. İlginç derecede ‘Hemşehrici.’ Bir Muğlalı’nın başı sıkışınca Ankara’da aradığı isimlerin başında geliyor. Genç yaşında büyük bir başarıyı yakalayan bu önemli iş adamıyla sizin için bir söyleşi gerçekleştirdik. İlgiyle okuyacağınıza eminiz.
Yunus Emre Armağan ve Muğla dersek neler geçiyor aklınızdan?
“Muğla benim doğduğum yer. Beni okutan, büyüten bütün kazanımlarımı elde ettiğim kent. Sevmemem mümkün mü? Dünyanın en özel kentlerinden biridir Muğla. Her tarafı tarih kokar, medeniyetlerin tüm zenginlikleri adeta üst üste binmiştir. Her şeyi ile özeldir. Ben Muğla’nın Ortaca İlçesi’nde doğdum. Yunus Emre Armağan elbette Ortaca için, Muğla için bundan sonra da çalışacak, hemşerilerine faydalı olmaya devam edecek. Ne kadar gücüm varsa bunun için harcayacağım. Aklımdan geçenler bunlar.”
Haftanın yarısını Ankara’da yarısı Muğla’da geçiriyorsunuz, Yorulmuyor musunuz?
“Artık vücudum alıştı. Bazen gün içinde 3 hatta 4 farklı şehirde olmam gerekiyor. Çünkü yoğun iş temposu bunu gerektiriyor. Bundan asla şikayetçi olmadım. Olamam da zaten. Bakın Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bazen aynı gün içinde iki ülkeyi zi
yaret ediyor. Korkunç yüksek bir tempo. Bizde ondan örnek alıyoruz ‘Durmak yok yola devam’ diyoruz”
EKONOMİMİZ GELECEĞE DAMGA VURACAK
Türkiye’de ekonominin yeniden şaha kalkmasının nedeni sizce nedir?
“Özellikle makro ekonomi alanına giren ve piyasa oyuncuları açısından büyük önem arz eden konularda, tek ses ve bütünlük önemli. Bugün Hükümetimiz bunu yaptı. Bunca sıkıntıya rağmen yakalanan başarının altında yatan bu faktördür. Küresel ekonomi hızlanırken rakiplerimiz de boş durmuyor. Dünyada dengeler yeniden kurulurken gelişmekte olan ülkeler arasında kimler en fazla reform yaptıysa, kimler rekabet gücünü ve verimliliği artırıcı politikalar geliştirdiyse önümüzdeki dönemde büyüyen dünya ekonomisinden en fazla payı da onlar alacak. Şansımız bu değişim sürecini güçlü ve istikrarlı bir yönetimle geçirmemiz. Son dönemde eğer Türkiye bu güçlü yönetimle geçirmeseydi koalisyon veya azınlık hükümetlerine denk gelseydik bugün çok farklı bir Türkiye’yi konuşuyor olacaktık. Bu pencereden baktığımız zaman ekonomideki yaşanan gelişmeleri ben umutla takip ediyorum. Türkiye ekonomisi ile sosyal yaşamı ile geleceğe damga vuracaktır.”
4. Sanayi Devrimi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Bugün dünyada 4. Sanayi Devrimi ile tetiklenen insanlık tarihinin en kapsamlı teknolojik devrimi yaşanıyor. Sonuçta, toplumsal değişim talebine ilerici yaklaşımlar ve yenilikçi yöntemlerle yanıt geliştirmek, tüm dünya ülkelerinde artık 21. yüzyılın öncelikli bir siyaset hedefidir. Öte yandan içinde yaşadığımız dijital çağı, çevreden sağlığa kadar insan hayatının daha iyiye gitmesi ve gezegenimizin sürdürülebilirliğinin sağlanması için, önemli fırsatlar içeriyor. Bu çelişkileri iyi yönetmeli, dönüşümün teknoloji kaynaklı,
insan ve çevre odaklı çözümler üretmesi için çalışmalıyız. Dolayısıyla devletler, iş dünyası, sivil toplum ve üniversitelere ciddi sorumluluk düşüyor.”
Türkiye kalkınma hedeflerine ulaşacak mı?
“Bu ülkenin bir iş adamı olarak liderimiz Sayın Erdoğan’a ve ekibine sonuna kadar güveniyorum. Bunun mutlaka sağlanacağına inanıyorum. Milli kalkınmamız, öncelikle kendi kaynaklarımıza ve değerlerimize dayalı bir anlayışla daha özgür, daha emin ve özgüvenli bir toplum olmayı gerektiriyor. Ancak bugünün dünyasında yalnızca yerel olanın imkanlarıyla küresel alanda yer edinmek de mümkün değil. Türkiye’nin bugüne kadarki avantajı ait olduğu coğrafyaların, kültürlerin, nüfusunun çoğulculuğunun getirdiği zenginliği harmanlaması olmuştu. Bugün de aynı yolda yürümeyi sürdürmeliyiz. Milli ve yerli bir yaklaşımın temelinde; ekonomisi, toplumsal ilerlemesi ve doğasıyla sürdürülebilir bir süreçte dijital devrimi yakalayan, küresel rekabette güçlü bir demokrasi vardır. Türkiye dünyada önemli bir güç kaynağıdır.”
Dünyadaki hızlı değişime sizin gözünüzden bakarsak neler görürüz?
“Teknolojik gelişmeler dünyamızı kalıcı bir biçimde değiştiriyor, değiştirecek. Dünyadaki ezber bozan ve herkesi şaşırtan değişimlerin temel kaynağı gelmekte olan yeni sanayi devrimidir. Ülkelerin sıralamasını, dünyanın yönetim biçimini değiştirecek olan, küresel ekonomi içinde milli ekonomilerin nasıl yerleşeceğini, üretimin nasıl ve nerede yapılacağını belirleyecek olan yeni sanayi devrimidir. Önemli olan bizatihi teknolojinin millileştirilmesi, ülkenin teknolojik dönüşümün dışında kalmamasının sağlanmasıdır. Yüz yıl önce yapılmış olanların taklit edilmesi, günün teknolojik dönüşümünün yakalanması demek olmayacaktır.”
Dünyayı çok geziyorsunuz. Dışarıdan Türkiye’ye bakış nasıl?
“1980’de dünyanın ayrılmaz bir parçası değildik. Bugünse artık dünyanın ayrılmaz bir parçası. 80’lerden başlayarak dünyanın bir parçası oldukça zenginleşebileceğimizi gördük. Dışarı açıldıkça, ticaret yaptıkça zenginleştik, büyüdük. Türkiye serbest ticaret ortamından yararlanarak dönüşen bir büyük başarı öyküsüdür. Gümrük Birliği sayesinde orta teknolojili bir sanayi ülkesi olduk. Serbest ticaret, aslında Türkiye’ye çok iyi geldi. Türkiye dünyanın uyumlu bir parçası oldukça zenginleşmiştir. Dışa açılarak zen
ginleştiğimizi en yakından hatırlayanlar Anadolu şehirleridir. Anadolu sanayisinin geleceği, dışa açılmanın durmasına değil, sürmesine bağlıdır. Bu nedenle dünyada artan korumacılık eğilimleri bizim gibi ülkeler için son derece zararlıdır. Mücadele edilmelidir.”
Yunus Emre Armağan’ın başarısındaki sır nedir?
“Dürüstlük, samimiyet ve inanç. Bu üçlünün bir araya gelipte başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Ben bugün geldiğim noktayı bu üçlüye borçluyum.”
Hayatta en çok öncelik verdiğiniz konu nedir?
“Ben eğitimi çok önemsiyorum. Bir ülkenin refah seviyesini görmek istiyorsanız önce eğitim kalitesine bakmalısınız. Eğitimin kalitesini ise eğitim veren kurumların politikası belirler. Bu politikanın içinde eğitim-öğretim dışında da etkinlikler varsa, işte o zaman kaliteyi yakalamak kaçınılmaz olur.”
Girişimcilik konusunda neler dersiniz?
“Az önce “ülkelerin refah seviyesini, eğitim kalitesi belirler” dedim. Ülkelerin refah seviyesini belirleyen bir diğer çok önemli unsur ise girişimciliktir. Girişimcilik konusunda ailelerimizin düşünce tarzından eğitim sistemimize kadar, pek çok şey saymak mümkün. Öncelikle ailelerimizin bebeklikten başlayarak çocukların yaratıcılıklarını köreltmemeleri gerekiyor. Ortalık dağılacak, eşyalar kırılacak, çocuğun üstü kirlenecek diye oyun oynamasına izin verilmeyen, ‘başıma icat çıkarma’ uyarılarıyla büyüyen nesillerin, girişimcilik ruhu ölüyor ne yazık ki.”
Girişimci adayı gençlere bir mesajınız var mı?
“Girişimci olmaktan korkmayın diyorum. Yaratıcı ve parlak fikirleriniz varsa bunları yaşama geçirme konusunda kararlı olun. Hatalarınızdan ders çıkarın ancak pes etmeyin. Kendinize gelecekle ilgili hedef belirlerken klasik meslekler dışındaki meslekleri de araştırın."
CUMHURBAŞKANIMIZ DÜNYA LİDERİ
“Büyük projeler güçlü lider ile hayat bulur. Bugün Türkiye’nin başına gelmeyen kalmadı. Hainler 15 Temmuz’da neler yaptı. Terör örgütleri ortada. Biz büyümeye başladığımız günden beri bize düşmanlık yapan ülkeler ortada. Bütün bunlara rağmen hala ekonomide büyümeyi, gelişmeyi konuşabiliyorsak biz çok büyük bir ülkeyiz demektir bu. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gerçekten çok önemli bir dünya lideri. Vizyonu öngörüleri müthiş. Ekonomimiz bu büyük liderle gelişiyor büyüyor. Türkiye ekonomisini, zor duruma düşürmek için terör örgütlerini kullanarak saldıran odakların, ne yaparsa yapsın, nasıl saldırırsa saldırsın, başarılı olamayacak. Biz bir oldukça, el ele, omuz omuza verdikçe bizi yenemeyecekler. Onlar her saldırdığınızda; Türk iş dünyası olarak, ülkemizin geleceği için daha çok çalışacak ve üreteceğiz. Devletimizin yanında, milletimizin emrinde olacağız.”
EN BÜYÜK SERVETİM HEMŞEHRİLERİM
Ankara’ya gelen bir Muğla’lının işini çözemediği zaman hemen aklına gelen isimlerden birisiniz. Bu genç yaşta bu sorumluluğa erişmek çok önemli.
“Ben kendimi bildiğim günden beri insan biriktirdim. Bugün Ortaca’nın, Muğla’nın her hangi bir ilçesinin sıkıntılarını bilirim. Mahalle mahalle orada ne oluyor, ne bitiyor bilirim. Hemşerilerimin sorunlarını hep yakından takip ederim. O sorunları çözmek onlara faydalı olmak için sürekli çalışırım. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Çünkü çok sevdiğim partim beni hiçbir konuda yalnız bırakmıyor. AK Parti’li olmanın gururunu ve onurunu hep yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum. Sayın Bakanlarım, Milletvekillerim, Genel Başkan Yardımcılarım, Bürokratlarımız Muğla ile ilgili bir sorunu ilettiğim zaman beni hiç yalnız bırakmadılar. Hep çözüm odaklı davranıp sıkıntıları aşmamıza yardımcı oldular. Tüm Muğlalılar bilir ki, Yunus Emre Armağan’ın en büyük serveti, hemşerileridir.”
Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerini değerlendirir misiniz?
“ Türkiye hala çok değil, az ticaret yapmaktadır. Türkiye’nin ithalat rakamları yüksek değildir, Türkiye’nin ihracat rakamları çok düşüktür. Milli gelirin yüzde 28’i civarındadır. İthalatı nasıl sınırlandırırız yerine, ihracatı nasıl artırırız diye düşünmeye odaklanmalıyız. Dış ticaret açığımız ithal ikamesi ile kontrol edilmez. Edilseydi eskiden zaten bunu yapmış olurduk. Türkiye dış ticarette hep açık vermekte, dış fon girişine muhtaç kalmakta, dışarıdan gelen kaynaklarla işini döndürmektedir. Makro istikrarsızlığın, ekonomideki dur/kalk sürecinin kaynağı budur. İç talebe ve dış kaynağa dayalı büyüme süreci Türkiye’de inovasyona dayalı büyümenin, teknolojik sıçramanın önünü kesmektedir.”
NE YAPARLARSA YAPSINLAR BAŞARAMAYACAKLAR
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada ki değişimi nasıl yorumluyorsunuz?
“Dünyadaki değişimin kalbi, içinde bulunduğumuz coğrafya. Bütün küresel güçler burada hakimiyet kurmak istiyor. Çünkü buradaki enerji koridoru ve doğal kaynakların zenginliğini kontrol etmek istiyorlar. Hiçbir şey yokken bir anda Katar krizini yaşadık. Bir anda değişen dengeler var. Burada altını çizmek istediğim şey ise Türkiye’nin belirleyici rol oynaması. Son Katar krizinde Türkiye tamamen güçlü bir devletin ortaya koyması gereken profili ortaya koydu. Kendi inandığı ve çıkarları doğrultusunda dik bir duruş sergiledi. Bu çok önemli. Bölgesel bir güç olarak artık Türkiye’ye rağmen bu coğrafyada hiçbir şey yapılamaz. Mesaj çok netti. Suriye Irak, Libya ve diğer sorunlu bölgelerde Türkiye kendi stratejisini izliyor. Bu durum biz iş dünyasını da çok sevindiriyor.”