25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Adalar'da atların ölümüne göz yumuluyor

Adalar’daki fayton turları atları acımasızca ölüme götüren ticari sektöre dönüştü. Yıl başında İBB’ye bağlı UKOME tarafından alınan faytonların kaldırılması yönündeki karar uygulanmazken ağır çalışma şartları yüzünden her yıl 300 at ölüyor. Sezon sonunda işe yaramaz hale gelen atlar ise kesim için şehre yollanıyor.

GÜLCAN TEZCAN 14 Eylül 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Adalar'da atların ölümüne göz yumuluyor

İstanbul’un en turistik merkezlerinden biri olan Adalar’daki fayton sorunu uzun yıllardır çözülemiyor. ‘Sorun’ kelimesi aslında orada yaşanan durumu tarif etmeye yetmiyor. Dünyanın en gözde tarihi şehirlerden İstanbul’da herkesin gözleri önünde her yıl yüzlerce at, turistlere satılacak ‘nostaljik tur’lar uğruna öldürülüyor. On yıllardır ne alınan kararlar uygulanıyor ne de yasaklara ve kurallara uyuluyor. Yerel yönetimler de konunun kamudaki muhatapları da hep görmezden gelme yoluyla meselenin ötelenmesine yol açmış. Durumdan rahatsız olan Büyükada sakinleri Ada’nın arka tarafındaki bir özel mülke ölen atların gömüldüğünü, ancak artık yer kalmadığından kimi zaman telef olan atların uçurumdan denize atıldığını söylüyorlar. Kaçak yollarla adaya sokulmak isterken ölen atların cesetleri de kimi zaman su yüzüne çıkıyor.  

Konunun taraflarını bir araya getirmek üzere 28 Ağustos 2019’da Adalar’da bir Ulaşım Çalıştayı düzenleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise seçim öncesi alınan faytonları kaldırma kararını görmezden gelerek atlara reva görülen korkunç muamelenin devam etmesine göz yumuyor. 20 Haziran’da verdiği bir röportajda, fayton uygulamasına son verileceğini ve elektrikli faytonların kullanıma gireceğini söyleyen İmamoğlu, Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu’nun “Oylarımız Hayvanlar İçin” kampanyası kapsamında “Söz Veriyorum” taahhütnamesini de 27 Mart’ta imzalamıştı. 

Hayvan hakları savunucularından gelen Ulaşım Çalıştayı’nın İstanbul’da düzenlenmesi talebi de ne yazık ki geri çevirildi. Sayısı 1500’ü bulan faytoncu ailesinin yaşadığı Adadaki Çalıştay’a ancak polisin sağladığı güvenlik sayesinde katılabilen az sayıdaki aktivistin faytonların kalkması yönündeki talepleri de dikkate alınmadı. Bunun üzerine hayvanseverler, çalıştayın  hayvan hakları savunucuları için hükümsüz olduğunu açıkladı. 

ATLAR NE ZAMAN BOYUNDURUKTAN KURTULACAK?

Halbuki hayvanseverlerin yıllardır verdiği mücadelede seçim öncesi sona yaklaşılmış ve İBB atlı faytonların yerine elektrikle çalışan akülü faytonların kullanılacağını açıklamıştı. Ancak bugüne kadar faytonların kaldırılması yönünde alınan UKOME (İBB faytonlar konusunda yetkili karar merci) kararları hiçbir şekilde uygulanmadı. Konu kamuoyunda öylesine tepkiyle karşılandı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Haziran 2019’da Yenikapı’daki mitinginde “Adalardaki faytonlarda kullanılan atlarla ilgili vicdanları yaralayan görüntülere şahit oluyoruz. Bu konuda gerekli kararı aldık. Adalardaki atları faytonların boyunduruğundan kurtarıp özgürlüklerine kavuşturmak için bir çalışma yapıyoruz. Biz hayvanlar için vakıf kurmuş selâtin camilerinin üzerine kuş evleri yapmış, Peygamberi kedisi ölen bir çocuğa baş sağlığına gitmiş bir medeniyetin mensuplarıyız.” diyerek bu sorunun çözüleceğini müjdeledi. 

Ancak ne yazık ki faytonlar kaldırıldığı takdirde Adalar’ın turistik dokusunun bozulacağını, bundan dolayı turist sayısının azalacağını iddia eden ‘faytonseverler’, ‘Adadakiler ekonomik açıdan zarar görür’ diyerek önerilen çözüme karşı çıkıyorlar. Hayvanseverlerin atların durumunu abarttığını söyleyerek kendini savunanları ise sosyal medyadaki görüntüler ve videolar yalanlıyor. 

BÜYÜKADA’DA HER YIL 300 AT GÖMÜLÜYOR

Geçmişte nostaljik bir anlamı olan faytonun bugün atları acımasızca ölüme götüren ticari bir çarka dönüşmesinin nedeni ise ‘turizm patlaması’. Turist girişinin artmasıyla fayton sayısının 226 ile sınırlı tutulması gerekirken bu rakamın çok üzerine çıkılıyor. Zorlu şartlarda ölesiye çalıştırıldığı için sakatlanan, hastalanan atlar sezon sonunda ya kaçak olarak kesimhanelere gönderiliyor ya da ölüme terk ediliyor. Adalar’daki yetkili kurumlarda, İl/İlçe Tarım Müdürlükleri’nde ve Adalar Belediye’sinde ölen ya da hastalanan atlara dair bir istatistik tutulmuyor. İstatistik tuttuğu varsayılan tek kurum olan UKOME, bu konuda bilgi vermezken Adalar Belediyesi’nin her sene yaklaşık 350 atı kireçleyerek gömdüğünü açıklaması durumun vahametini göstermeye yetiyor.  

HIZLI TURLAR CAN ALIYOR 

Çok yüksek bedellerle ve özel ilişkilerle satın alınabilen fayton ruhsatları, bu alana yatırım yapan kişiler için özellikle yaz aylarında büyük gelir getiren bir iş kolu haline gelmeye başladı. Hazırlanan çeşitli talimatnamelerde bir kişinin sadece bir faytonu olabilir notlarına karşın, 5 ila 30 civarında fayton sahibi olanlar var. Bu faytonlarda da çok düşük ücretlerle, eğitim ve destek hizmeti alamayan fayton sürücüleri çalıştırılıyor.  

Büyükada’da birden fazla faytonu olanlar, faytonların işletmesini sezonluk olarak atlar dahil 30-50 bin TL arası fiyatlarla kiralıyorlar. Kiracı faytoncular bu bedelleri ödeyebilmek ve geçimlerini sağlayabilmek için atlarını ve faytonlarını zorluyor ve bu da atların aşırı çalıştırılmasına yol açıyor. Bu yüzden özellikle Büyakada’da bir kaç yıl öncesine kadar 1 saati bulan ve molalarla 1,5 saate kadar uzayan Büyük ya da Küçük Tur seferleri 30-45 dakikaya kadar düştü. Özellikle hafta sonları, yasak olmasına rağmen durak dışı, korsan olarak çalıştırılan, ücret tarifelerinin çok üzerinde fiyatlarla “Sıra Beklemeden Fayton” sloganıyla müşteri alan, seyahat acentaları ve rehberlerle ön anlaşmalar yoluyla kullandırılan faytonlar da atların aşırı iş yükü ile ölümünü hızlandırıyor. 

Adalar Çevre ve Hayvan Hakları Platformu’nun çözüm önerileri ise net. Platform, sınırlı güzergâhlarda hizmet vermek üzere, Adalar halkının toplu ulaşım ve yük nakli ihtiyacına yönelik akülü araçlar, ada ziyaretçileri için ise turistik amaçlı akülü faytonlar ve elektrikli bisikletlerin kullanılmasını istiyor. UNESCO Dünya Miras Listesine kayıtlı şehirlerde turistlerin gezmesi için kullanılan mini trenlerin de Adalar turu için ziyaretçilerin ihtiyacını karşılayabileceğini söyleyen Platform, bu araçların işletmesinin faytoncular kooperatifine bırakılarak faytoncuların da daha fazla kazanabileceklerini söylüyor. 

Abdullah Onay

Fayton sorunu neden çözülemiyor?

Fayton sorununu çözme çabalarının 30 yıllık bir tarihi var. Şurasını düzeltelim burasını düzeltelim denmiş, kararlar alınmış ama bir türlü uygulanmamış. Çünkü sorunu çözmekten ziyade orasını burasını yamamaya, ötelemeye dayanıyor. Sorun, 21. yüzyılda 19. yüzyılın saltanat aracını kullanmakta inat etme. Bütün koşullar değişmiş, modernleşmiş, herkesin konforu yerinde hayvanlara eziyete dayanan bu saltanat sürsün istiyorlar. Sanırsın ki, Ada sosyetesi Amishler gibi yaşıyor.

Böyle böyle bugünlere geldik. Artık yamaların hepsi patladı. Turizm patlaması diye bir gerçeklik var. Turizm hız demek. Turları getireceksin, selfie çektirip, yemek yiyecekler geri götüreceksin. Bir de adada yaşayanlara taksi hizmeti vereceksin. Bu tempoyu artık atlar kaldıramıyor. 

Bunlar, hayvan hakları, vicdan, hayvanlara eziyet vb. bunlarla ilgisi olmayanların da üzerini örtemeyeceği gerçekler. Bu yılın başlarında sorunun tarafları mutabakata varmışlar, yerine konacak araçlar, ödenecek miktarlarda anlaşmışlardı. Sonra seçim süreçleri başladı, malûm ipe un serildi. Yeni yönetim de devraldığı mirası sürdürecek gibi görünüyor. Bir de şu var; sorunun çözülememesinden ötürü atlardan başka kaybeden kimse yok. Doğal doku, canlılar, orman bunlar kayıptan sayılmıyor zaten, tam tersine rant fırsatı olarak görülüyor.

DOKUYA UYGUN BİR ÇÖZÜM ÜRETİLEBİLİR

Bu uzun dönemde halı altına süpürülen sorun öyle bir yumak halinde dolandı ki, mesela Adalar’da araç karmaşasından yürünmez hale geldi. Ama çözülemez anlamına gelmiyor, yeter ki, niyet edilsin, program yapılsın ve ertelenmeden uygulansın. Ayrıca tarafların kaybının olmayacağı bir çözüm üretmek gerekiyor mutlaka, Adaların doğal dokusu da buna dahil. Adalar’da ulaşım karmaşası var, akülüsü, bisikletleri vs. Hepsini düzenleyecek bir program gerekiyor. Adalar’ın dokusunu bozmayacak, yani mini trenler gibi bir toplu taşıma aracı olmalı. Dünyada koruma altında olan her yerde var. Tur için gelen turistleri bindirir götürürsün. Bunun işletmesi Faytoncular Odası’na bırakılır, belediye de biletten payını alır. Adada yaşayanlar da akbil ile biner güzergâhları kullanır, bu belki akülü sayısını da azaltır. Ölümden kurtulacak bu atlar için de birçok proje yapılabilir (kimileri çocukların seveceği, dokunacağı açık alanlarda yaşayabilir, bunun için de gelecek turistler olacaktır) böylece ömürlerini huzur içinde tamamlarlar. 

Berran Altuntecim (Adalar eski noteri, Büyükada sakini)

BÜYÜKADA’DA  ATLARIN ÖMRÜ İKİ YIL! 

Üç seneye yakın Büyükada’da noterlik yaptım. Evim de orada olduğu için neredeyse 24 saatimi adada geçiriyordum. Önceleri yürüyüş yapmak için adanın arka tarafına doğru yürüdüğümüzde ilk dikkatimi çeken faytona koşulan atların üstündeki yaralardı. Sahiplerine sorduğumuzda umursamaz tavırlar gösterdiler. Israrcı davrandığımızda bize karşı hırçın davranışlarda bulunmaya başladılar. Bir gün karşıdan çoğu sakat 22 tane atın motora bindirilmek üzere getirildiğini gördüm. Sorguladığımızda bu atların sakatlandıklarında hiçbir şekilde tedavi edilmeden, kesim için karşıya kaçırıldığını öğrendim. Resmî birimlere ilettim, herkes haberinin olmadığını söylüyordu. Ama bu uygulama yıllardır devam ediyor. Bu durumu derinlemesine araştırmaya başladığımda, Büyükada’da yasal olarak bulunan 1.600 atın dışında sürekli kaçak olarak at getirildiğini, tanesinin 1.000 TL. civarı olduğunu, adada çok ciddi ruam hastalığı olmasına rağmen kaçak getirildiği için aşılanamadığını, bu sebeple ruamın yayıldığını, dört yılda 1.000’den fazla atın ruam sebebiyle resmi makamlarca itlaf edildiğini, bunun dışında doğan tayların anneden ayrılması için ya adanın arkasındaki uçurumdan atıldığını yada dövülerek adanın içindeki köpeklerin arasına atıldığını öğrendim. İlk başta durumu Adalılara anlatmak için toplantılar düzenlendim. Ancak gördüm ki Adalar’da 1500 faytoncu ve ailesi yaşadığından büyük bir oy potansiyeli var. Ve yerel idarenin susma ve göz yumma sebebi bu. Kaymakamlık ruam hastalığı yaygınlaştığı için kontrolleri sıklaştırsa bile geceleri adaya kaçak at sokuluyor, gece yarısı atların boynuna ip bağlayıp tekneden atları denize itiyorlar. Sonra Ada’dan atları boyunlardaki ipten çekiyorlar. Gecenin karanlığında kaybolan veya teknenin motoruna sıkışarak can veren atlar var. En son iki ay önce iki atın bacağı kaçak at taşıyan teknenin motoruna sıkışarak parçalandı. Biri Pendik sahiline biri de Ada’nın arkasındaki sahile vurdu. En son yaşadığım olay bardağı taşıran son damladır. Gece yarısı yine ormanın içine dövülerek bırakılmış köpekler tarafından kovalanan bir tay haberi geldi. Anne, yavrusunu (tayı) görünce, onu bırakıp faytonda koşmak istemiyordu. Bir şekilde kurtulmak için dövüp ormana bırakmışlardı. Ona bunu yapanı tespit edemedik ancak bu uygulama faytoncular arasında sürekli vardı. Tayı beslemek maliyetli. Onun yerine kullan, at sürümden kazan şeklinde sürekli at değiştirip, yaralanan atları ya kesim için karşıya götürüyorlar ya da adanın arkasından uçuruma atıyorlar. Dayanılacak gibi değildi. Benim üç gün baktığım tayla ilgili Adalar Kaymakamımız İBB ile temasa geçip ambulans getirtti. Ancak üçüncü günün sonunda ölmüştü. Bu olaydan sonra artık Ada’da yaşamaya yüreğim yetmedi. Faytonların kaldırılması için daha fazla mücadele edebilmek için adadan tayinimi isteyerek, ayrıldım. Ada’da birçok arkadaşım atların kaldırılmasını istese de orada mücadele vermek çok zor. Şunu net olarak anladım ki adada yaralanan hiçbir atın şansı yok. Çünkü Ada’da veteriner yok. Faytoncular kendileri atların açık yaralarını dikiyor, üstüne atla aynı renkte ayakkabı boyası sürüyor. Ayaklarında çok koşturulmaktan doğan kan birikmesini kendileri şırıngayla çekiyor. Üstelik bunu hiçbir eğitimi olmayan hatta bazısının okuma yazması olmayan fayton kullanıcıları yapıyor. Çoğu enfekte oluyor. Atların bir kısmı tetanozdan kıvranarak ölüyor. Kışın kesim için gönderilmedi ise yiyecek verecek kimse olmadığından insanların yaşam alanlarına inerek çöpten yemek bulmaya çalışıyorlar. Ayıklama şansı olmadığı için içindeki yiyeceği paketiyle birlikte yediklerinden bağırsaklarındaki rahatsızlıkla kıvranarak can veriyorlar. Birçoğu koştuktan sonra terli bırakıldığından zatürreden ölüyor. Kısacası Ada’ya gelen atlar bu şartlarda en fazla 2 sene hayatta kalabiliyorlar. Sırtlarında onca yükle atların Ada yokuşlarında kamçılanarak yokuş tırmandırılmasına hangi merhametli gönül dayanabilir? Çok ağır şartlarda çalıştıkları için zaman zaman parlayıp faytonu sağa sola vurmaya başlıyorlar. Bu sebeple çevrede duran insanlar için de çok büyük tehlike. Geçen sene parlayan atlar sebebiyle fayton altında kalan turistlerden ölenler oldu. Bendeki kanaat asla bu faytoncularla ve Ada şartlarında düzeltme yoluyla bir çözüm bulunamaz. Geçenlerde Ada’da İBB tarafından Fayton Çalıştayı düzenlendi. Bir kere düzenlenme amacı ve çıkması istenen sonuç baştan belliydi. Çünkü tüm aktivistler bilir ki 1500 faytoncu (ve ailesinin) yaşadığı Ada’ya gelmek ve o Çalıştay’da konuşmak büyük risktir. Eğer Ada dışında İstanbul merkezde düzenlenseydi tüm hayvanseverler oraya gelir ve faytonların kaldırılmasını isterlerdi. Bu istenmedi. Ancak polis korumasında katılabilen sınırlı sayıda aktivist çalıştaya gelerek çalıştayın samimi ve çözüme yönelik olmadığını ifade eden bir basın açıklaması yaptı.

Elif Ertürk 

ADA’NIN EĞİMİ ATLARI ZORLUYOR

Adalar’da ki fayton atlarının çektiği zulüm, kazalar, ölümler hep yaşanıyordu, son yıllarda Adalar’ a gelen turist sayısındaki artışla birlikte, kazalar ve ölümler çok daha fazla yaşanıyor. 

İnisiyatif olarak ilk kez beş önce atların yaşadıklarını belgeleri, fotoğrafları ile kamuoyuna duyurmaya başladık. Her yıl yüzlerce at fayton kazalarında yaralanıyor, kalıcı sakatlıklar ve büyük oranda ölümler yaşanıyor. Kaza sonucu yaralanan atlar tedavi edilmiyor ve yavaş yavaş acı çekerek ölüyorlar. Kışın bakımı külfet geldiği için ormana bırakılan atlar yaşamını kaybediyor. Kazalar, kışın ormana terk etme, tedavi ve bakımsızlık gibi kötü koşullar varken, atlar bir de ahır yangınlarında, büyük bir çaresizlik içerisinde yanarak can veriyorlar.

Ortalama ömrü 25 yıl olan atlar çok ağır sömürü sistemi olan faytonlarda çalıştırıldıkları için ancak 2 yıl yaşayabiliyorlar,  tabi buna yaşamak denirse.

ADALAR’IN YAPISI FAYTONA UYGUN DEĞİL 

Atlar Anadolu’nun çeşitli yerlerinden İstanbul’a, oradan Adalar’a getiriliyorlar. Ruam karantinası sebebiyle Adalar’a at getirilmesi yasak olmasına rağmen yasağa uyulmuyor. Atların kaldığı ahırlar var. Yaklaşık iki ay önce TBMM Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonu Adalar’a giderek yerinde incelemelerde bulundu. Komisyon üyesi milletvekilleri gördükleri manzaranın ne kadar kötü olduğunu dile getirdiler. Ahırların çöplük, pislik içinde olduğunu, atlara bakanların da son derece sağlıksız, sakıncalı olan bu ahırlarda yaşadıklarını gördüler. 

Geçtiğimiz günlerde İBB tarafından Adalar’da bir Ulaşım Çalıştayı yapıldı. Orada konuşan uzman veteriner hekimin görüşüne göre atların ölümündeki birincil neden Büyükada’daki eğimin atlar için uygun olmaması. Özellikle Büyükada’daki eğim, faytonlarda çalıştırılan atlar için kesinlikle uygun değil. Faytonculuk yapılan yerlerdeki eğimin en fazla 7 derece olması gerekiyor. Ancak özellikle Büyükada’daki eğim bu oranın çok üstünde. Büyükada’nın topografik yapısı nedeniyle atlı faytonların mutlaka kaldırılması gerekiyor.  

Bunun yanında, Adalar’da ulaşımda tam bir kaos yaşanıyor. Faytonlar, belediyeye ait arabalar, bisikletliler, akülü araçlar, yayalar hepsi aynı güzergâhta sıkışık trafik akışı içinde tehlike oluşturuyor, tüm bu karmaşanın faytonların kaldırılarak yerine doğaya dost alternatif ulaşım sistemi getirilerek düzenlenmesi gerekiyor.