8 Mayıs 2024 Çarşamba / 1 Zilkade 1445

Alerjiye karşı savaşan tarifler

“Sütsüz, yumurtasız, glütensiz; genel alerjen ve rafine şeker içermeyen ama doğal, katkısız ve lezzetli tariflerin de türetilebileceğini herkese göstermek istedik.” diyen Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan, “Alerji Dostu Tarifler” kitabı ile alerjik rahatsızlığı olan çocukların daha sağlıklı ve dengeli beslenebileceğini söylüyor.  

MERVE YILMAZ ORUÇ18 Mayıs 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Alerjiye karşı savaşan tarifler

Alerjik hastalıkların görülme oranı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda artmaya devam ediyor. Özellikle çocukluk çağındaki besin alerjisinde ciddi bir artış var. Bunun gerçek nedenlerinin tam olarak bilinmemesine rağmen; büyük şehirlerdeki modern yaşam ile geleneksel hayattan kopmuş olmak ve insan vücudunun alerjilere daha eğilimli hale gelmesi gösteriliyor. Prof. Dr. Nermin Güler’e göre alerjide erken tanı tedaviyi kolaylaştırıyor. Bunun için de bebeklerde sebepsiz ağlama, tekrarlayan pişik, mukuslu/kanlı dışkı, ürtiker, egzama, beslenme sonrası huzursuzluk, kusma, iştahsızlık, kilo alamama, hırıltılı solunum, öksürük, burun ve geniz akıntısı, sık hapşırma, tekrarlayan üst solunum yolu enfeksiyonları gibi belirtileri gözlemleyen ailelerin hemen bir uzmana başvurması gerekiyor. 

Besin alerjilerinin şu an için bilinen tek çaresi ise diyet. Yani yeme içme alışkanlıklarında bazı değişiklikler şart. Bu noktada Alerji ile Yaşam Derneği tarafından hazırlanan Alerji Dostu Tarifler kitabı iyi bir kılavuz. Kitaptaki tarifler ile alerjik rahatsızlığı olan çocuklarınıza lezzetli yiyecekler hazırlayabileceksiniz. 

BESİN ALERJİSİNE TEK ÇARE DİYET  

Oğluna iki yaşındayken besin alerjisi teşhisi koyulan ve bu süreçten sonra alerji ile yaşamayı öğrenen Özlem Ceylan tarafından 2016 yılında kurulan Alerji ile Yaşam Derneği, alerjik hastalıklar ile ilgili farkındalık sağlamak amacıyla projelerine devam ediyor. 2010 yılında Alerjik Anne isimli bir blog açan ve daha sonra 16 alerjik çocuk ailesi bir araya gelerek derneği kuran Ceylan bugüne dek 40 binden fazla aileye ulaştıklarını söylüyor. Dernek bünyesinde uzman hekimlerin ve psikologların desteği ile ailelere ücretsiz seminerler veriliyor, farkındalık projeleri yürütülüyor. 

Hem kendisinin hem de eşinin alerjik bir bünyeye sahip olduklarını belirten Ceylan, 9 yaşındaki oğlunda da besin alerjisi kökenli Eozinofilik Özofajit isimli bir rahatsızlık olduğunu söylüyor. Ceylan, “Bu hastalıkta bağışıklık sistemi vücuda giren besinleri mikroplarla karıştırıp bir savaş başlatıyor ve bu savaşta vücudun kendi organları zarar görüyor. Bu olağan dışı reaksiyon, sindirim sisteminde yaralar açılıp kanamalara dahi neden olabiliyor. Bu hastalığın şimdilik bilinen tek tedavisi kısıtlı bir diyet” diyor.  

Özellikle besin alerjsi olan çocukların yemek yeme alışkanlıklarına dikkat etmek gerekiyor. Bu amaçla aileleri bilgilendirmek üzere geçen yıl, “Alerjik Çocuklarımıza Sağlıklı Yemekler Yapalım” çağrısıyla bir yemek yarışması yapıldı. Anneler,  çocuklarının yiyemedikleri yemekleri alerjilerine uygun şekilde farklı malzemelerle baştan yaptı. “Sütsüz, yumurtasız, glütensiz; genel alerjen ve rafine şeker içermeyen ama doğal, katkısız ve lezzetli tariflerin de türetilebileceğini herkese göstermek istedik.” diyen Ceylan, bu yarışmadan sonra tarifleri değerlendirdiklerini ve kontrol aşamasından sonra Alerji Dostu Tarifler kitabını çıkardıklarını belirtiyor. Ceylan, bu kitap ile imkânsız gibi görünen birçok tarifin mümkün olabileceğini, medikal diyete rağmen çocukların daha sağlıklı ve dengeli beslenebileceğini gösterdiklerini söylüyor. 

YAPISI DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLERE DİKKAT!

Son yıllarda ebeveynlerin daha çok besin alerjisi, atopik dermatit ya da solunum yolu alerjisi şikayetleri ile kendilerine başvuruda bulunduklarını söyleyen Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği (ÇAAAD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nermin Güler, dünyada alerji salgını olduğunu söylüyor. İşlenmiş, yapısı değiştirilmiş besinlere maruz kaldığımızdan dolayı alerjilerin bu kadar artış gösterdiğinin altını çizen Güler, alerjide genetik faktörlerin de büyük rol oynadığını belirtiyor. Çocukluk çağlarında çok sık besin alerjilerine rastladıklarını kaydeden Güler, “Her besine karşı alerji görülebilir ve en sık görülen besin alerjileri yaşa göre değişiyor. 0-3 yaş aralığında en sık rastlanan inek sütü proteini alerjisidir. Ek besinlere başlanmasıyla yumurta, buğday alerjileri; daha büyük çocuklarda beslenmenin çeşitliliğinin artması ile kuruyemişler, balık, et, değişik meyve ve sebze alerjileri görülüyor.” diye konuşuyor.

Tedavinin ilk basamağı olarak sorunlu olan ürünün diyetten çıkarılması gerektiğini belirten Güler, “Alerjik çocukların damak tadına uygun ve sağlıklı besinler hazırlanmalı, büyüme ve gelişmelerinin sağlıklı olmasına gayret edilmeli. İnek sütü proteini alerjisi olan çocuklar için özel mamalar kullanılmalı.  Annelerin alerjiden uzak menüler hazırlaması çocukların tedaviye uyumu için önemli. Aynı zamanda çocuklara ihtiyacı olan süt öğününü de verebilmek adına, ürünler geliştirilmeli.” dedi.