19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Ara Güler 91 yaşında

Fotoğrafçılık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ustalarından biri Ara Güler. Çektiği fotoğraflarla bize çok önemli bir miras bıraktı. Gururla gelecek nesillere aktaracağımız her yönüyle hem evrensel hem de bizden bir miras bu. Görsel tarihimizin hafızası olan Ara Güler’i geçtiğimiz yıl ekim ayında kaybettik. Onu doğum günü olan 16 Ağustos’da minnetle anıyoruz.  

ALİ DEMİRTAŞ17 Ağustos 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ara Güler 91 yaşında

Fotoğrafın büyük ustası Ara Güler’i geçen yıl ekim ayında kaybettik. Güler, hem Türkiye hem de dünya tarihinin önemli bir kısmına tanıklık etti, fotoğraflarıyla çağını belgeledi. Çektiği her kare taşıdığı sanatsal değerin yanısıra ait olduğu döneme ait önemli bilgiler de içeriyor. Yaşasaydı 16 Ağustos’ta 91. yaşını kutlayacaktı. Biz de bu vesileyle Ara Güler’i anmak istedik ve kurulduğu günden bu yana hemen her gün gelip gittiği Beyoğlu’ndaki Ara Kafe’yi ziyaret ettik. Kafenin ortaklarından Hakan Kartoğlu ile ‘ailemizden biri’ dediği Ara Güler’i konuştuk. 

Hakan Kartoğlu abisi Yaşar Kartoğlu ile 19 senedir Ara Kafe’yi işletiyor. Kartoğlu 2001 senesinde kiralamış burayı. Önceden demir atölyesi olarak kullanılan mekânı bir kafeye dönüştürmek istemişler. Kafenin adına da şöyle karar vermişler: “Biz burayı kiraladıktan sonra Ara Bey geldi. “Ne yapıyorsunuz çocuklar” dedi. “Kafe açmayı planlıyoruz” dedik. O da çok sevindi. “İyi yapıyorsunuz” dedi. Çünkü eskiden burası rezalet bir sokaktı. Ne polis ne de zabıta girebilirdi buraya. Hem ara sokakta olması hem de Ara Güler’in binasının olması nedeniyle bu ismi koyduk. Bu fikir Ali Konyalı adında bir arkadaşımızdan çıktı. Sonra bu durumu Ara Güler ile paylaştık. O da ‘Eşim Suna Hanım’a bir sorayım’ dedi. Böyle izin almış olduk.” 

EN BÜYÜK PİŞMANLIĞI ÇOCUĞU OLMAMASIYDI 

Hakan Kartoğlu ile sohbetimizi Ara Güler’in kafedeki daimi masasında yaptık. Masanın üzerinde Ara Güler’in ismi yazıyor. Duvarlarda fotoğrafları var. Ara Güler nasıl biriydi diye soruyorum Hakan Bey’e. Şöyle anlatıyor: “Dışardan bakıldığında aksi veya sinirli gibi görünebilir. Ama kesinlikle öyle biri değildi. Sert bir mizacı vardı ama gerçekten çok iyi kalpliydi. Özellikle çocukları çok severdi. En büyük pişmanlığı çocuk yapmamaktı. Hep öyle derdi. Çocukları çok severdi. Karşısındaki insanı tanıdıkça onunla daha çok şey paylaşırdı. Fotoğraflarına çok değer verirdi. ‘Ben sizden daha Türk’üm. Ülkemi sizden daha çok seviyorum’ derdi. Gerçekten de Türkiye’yi çok severdi. Türkiye’de kendisine karşı yapılmış bir baskı veya başka kötü bir şey olmadığını söylerdi hep.” 

“Ara Güler’i tanıdığım için kendimi çok şanslı hissediyorum” diyor Hakan Kartoğlu ve ondan neler öğrendiğini şöyle özetliyor: “Ondan ne olursa olsun hayat mücadelesini bırakmamayı öğrendim. Ben yaşlandım hiçbir şey yapmayayım gibi bir durum yok. Hayata bağlı kalın, hedefinizde ne varsa onu başaracağınıza inanın.” 

HAYAT MÜCADELESİNİ HİÇ BIRAKMADI

Ara Güler adını taşıyan kafeye genellikle öğleden sonraları gelirmiş. “Bünyesi çok güçlüydü. Diyalizden çıktığında bile uğrardı mutlaka. Gelir yemeğini yer, akşam 8-9’a kadar arkadaşlarıyla sohbet ederdi.” diyor Kartoğlu ve hayatının 19 senesini birlikte geçirdiği Ara Güler’i şöyle anlatıyor: “Biz ona bazen ‘dede’ derdik. O da ‘Bana dede demeyin. Büyükbaba deyin bari’ derdi. Diyaloğumuz iyiydi. Sıcağı severdi. Burası soğuksa ‘Neden çok soğuk? Kaloriferler neden yanmıyor?’ diye söylenirdi hemen. Ya da yorgun ve gergin olduğu zaman gürültü varsa ‘Çok konuşuyorlar bunlar, neden bağırıyorlar?’ diye kızardı. Böyle durumlarda onu hemen hoş etmeye, yumuşatmaya çalışırdık. Güncel şeyler de konuşurduk, eski anılarını da paylaşırdı bizimle. Gezdiği ülkelerden bahseder, fotoğraf çekimleri sırasında yaşadıklarından bahsederdi. Eski İstanbul’u da çok anlatırdı. Eskiden İstanbul’un daha iyi olduğunu ve o zamanları çok özlediğini söylerdi. Keyfi yerindeyse geçmişe dair çok şey anlatırdı. Ama keyifsiz veya gerginse çok konuşmayı sevmezdi. Kan bağımız yoktu ama aile gibiydik.” 

YAŞAMAYI SEVEN BİR İNSANDI 

Vefatından bir süre önce ayak parmağında bir yara çıkmış. O yarayı iyileştirmeye çalışmışlar daha sonra da hastaneye yatırmışlar. Kartoğlu bu süreci şöyle anlatıyor: “Vefat etmeden önce sanırım ayağını keseceklerdi. Ve o akşam vefat etti. Sanırım o bunu kabullenemedi. Ayağının kesilecek olmasını aklı, fikri almadı. Vücut kendini kapattı diye düşünüyorum. Çünkü eğer ayağı kesilseydi bu Ara Bey’i çok etkilerdi. Bunu kabul edemezdi. Belki de bunu düşünerek o tarafa gitmeyi tercih etti. Pek tabii vakti gelmişti belki ama ben bunun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Ara Bey yaşamayı seven, onun için azmi olan eve gidip kendini kapatmayan bir insandı. Enerjisi çok yüksekti. Ölümü çok düşünen bir insan değildi.” 

DÜNYANIN ŞÖHRETLERİNİ FOTOĞRAFLADI 

Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biriydi Ara Güler. 1953’de Henri Cartier Bresson ile tanışarak Paris Magnum Ajansı’na katıldı. 1958’de Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin yakın doğu foto-muhabirliğini yaptı. 1962’de çok az fotoğrafçıya verilen “Master of Leica” ünvanını kazandı. Skira yayınevince Picasso’nun 90. yaş günü için yayımlanan “Picasso Metamorphose et unite” adlı kitap için Picasso’nun foto-röportajını yaptı. 1975’de ABD’ne davet edildi ve birçok ünlü Amerikalının fotoğraflarını çekti. Dünyayı gezerek foto röportajlar yaptı ve bunları Magnum Ajansı ile dünyaya duyurdu. Ismet Inönü, Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel, Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali, Picasso gibi birçok ünlü kişi ile röportajlar yaptı ve fotoğraflarını çekti. Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları 1992’de Fransa’da, ABD ve İngiltere’de “Sinan, Architect of Soliman the Magnificent” adıyla yayımlandı. Aynı yıl “Living in Turkey” adlı kitabı Ingiltere, ABD ve Singapur’da “Turkish Style” başlığıyla, Fransa’da “Demeures Ottomanes de Turquie” adıyla yayımlandı.1994’de “Eski İstanbul Anıları”, 1995’de “Bir Devir Böyle Geçti”, “Yitirilmiş Renkler ve Yüzlerinde Yeryüzü” fotoğraf kitapları yayımlandı. Güler’in fotoğrafları Paris Ulusal Kitaplıkta, ABD’de Rochester Georg Eastman Müzesi’nde Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu’nda bulunuyor.