Bana İlham veren arkadaşımdın sen Chloe!

Fransız menşeili modaevi Chloe, II. Dünya Savaşı’nın akabinde yeniden canlanmaya çalışan modanın şah damarı Paris’te, aristokrat bir ailenin kızı olan Gaby Aghion’un parlak fikrinden doğdu. Harp esnasında durağanlaşan moda sanayisi, geçmişindeki kayıplara ve acılara tepkisini göstererek haute couture’ü tekrar sahneye çıkardı. Christian Dior bu dönemde, Avrupa’nın kısıtlı ekonomisine rağmen, pahalı kumaşlar kullanarak bomba etkisi yaratan koleksiyonu ‘New   Look’ ile haute couture’ü ölüm döşeğinden hayata döndürdü. Modanın ustası Dior’un bu atılımı tartışmalara sebep olsa da diğer tasarımcıları da kısa sürede etkisi altına aldı. Fakat ‘New Look’ adlı bu akım her ne kadar haute couture’ü ayağa kaldırsa da günlük yaşantının ritmine uygun değildi. Giyim, ihtişamlı haute couture ile modern kadının fonksiyonel moda talebi arasında bir dönüm noktasındaydı. İşte bu sıralarda Mısır’dan Paris’e yerleşen Gaby Aghion’un hazır giyimle modern kadının günlük yaşantısına ayak uyduracak kıyafetler tasarlama düşüncesi devreye girdi. Elbiseler sipariş edilmekten çıkacak, mağaza raflarında, ulaşılabilir ama en önemlisi iyi dikilmiş ve kaliteli olacaktı.

İLK DEFİLESİNİ PARİS’TE KAFEDE YAPTI

Markanın ismi alışkın olunduğu üzere kurucusunun adını taşımıyor. Gaby Aghion, yakın arkadaşı Chloe’nin enerjik, feminen, genç ve cesaretli tavrından etkilenerek markasına onun adını verdi. Modaevinin de bu özellikleri yansıtmasını istiyordu. Aghion, bir süre sonra dönemin tasarımcılarından Jaques Lenoir ile ortaklık kurdu ve ikili Paris’in resmi salonlarından kaçınarak 1956’da kentin en şık semti Saint Germain’deki meşhur Cafe de Flore’da bir kahvaltı eşliğinde ilk koleksiyonunu tanıttı. Davetliler, desen ve uçuşan şifonların yer aldığı koleksiyonu çok beğenmişti. Günlük şıklık böylece belirlenmiş oldu. Artık geceleri, Chanel, Dior, Lanvin giyen kadınlar gündüzleri Chloe’yi tercih ediyordu. Yeni nesil Parislilerin hedef kitlesini oluşturduğu Chloe,                St. Germen üzerinden çok yol aldı. Chloe’nin hikayesinde yatan tavır bugün ise sergisinin teması ‘Attitudes’.

İKONİK PARÇALAR ONUR KONUĞU

Serginin ziyaretçileri, Aghion’un sanat yönetmenliğinde ünlü tasarımcıların perspektiflerinden radikal fikirleri değerlendirmeye davet ediliyor. Chloe’nin ömrünü kapsayan 70 tasarımın başını çektiği ve 18 Kasım’a kadar gezilebilecek sergi, modaevinin şu anki direktörü Claire Waight Keller ile işbirliği yapan ünlü sergi yapımcısı Judith Keller’ın küratörlüğünde hayata geçirildi. Paris’teki Le Palais de Tokyo’nun yenilenmiş galerilerisinde, Gaby Aghion ve markanın kreatif direktörlüğünü yapan dokuz kilit ismin ikonik parçaları ekspozisyonun onur konuğu... Yıllarca en büyük moda tasarımcılarının evi olan Chloe, kurucusundan sonra Karl Lagerfeld ile devam etti; Stella McCartney, Phoebe Philo, Hannah MacGibbon gibi başarılı isimlerin adresi oldu. Koleksiyon, çizimler ve 50’li yıllara uzanan moda fotoğraflarını da kapsıyor.

Önümüzdeki şubat ayında Chloe butikleri markanın 60’ıncı yıldönümü münasebetiyle  ‘Edition Anniversaire’ koleksiyonunu satışa sunacak. 1960’dan 2009’a uzanan 16 anahtar parça bu kreasyonda yer alacak. Gaby Aghion’un 1960’larda tasarladığı ‘Embrun’ elbise, Karl Lagerfeld’in 1983 ilkbahar-yaz koleksiyonundan ‘Violin’ elbise, Stella McCartney’in 2001 kreasyonundan ananas baskılı tişört, 2005 yılında Phoebe Philo’nun icadı ‘Paddington’ çanta ve 2009 sonbahar kış defilesinden Hannah MacGibbon’ın pelerin ve deri şortu modaseverleri yepyeni yorumuyla bekliyor olacak.