15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Bazıları bakar bazıları görür!

Her gün kullandığımız yol, önünden geçtiğimiz yapılar, çarşılar, pazarlar sıradan gibi görünebilir. Ancak algıda seçiciliğimize bağlı olarak tekdüzelik içinde bile olağanüstü fotoğraflar elde edebiliriz. Bakmasını bilen görür.

Aramis Kalay21 Eylül 2013 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Bazıları bakar bazıları görür!

Defalarca önünden geçtim kaleye çıkmak için. Ben mi bakmadım, baktım da görmedim mi! Hiç anımsamıyorum. O ev yıllardır orada ve hep o renk miydi? Öyleyse daha önce neden dikkatimi çekmedi. Belki de ben günümde değildim, dalgındım. Yoksa merdivenleri, kapı önünü yeni mi çiçeklendirdiler de kendini gösterir oldu. Hani yıllardır tanıdığınız biri, bir gün kendine bakar, saçını, makyajını değiştirir, biraz süslenir püslenir, “Meğer ne güzelmiş” deriz. Aynen öyle!

Belli ki evsahipleri de yıllardır aynı yüze (cepheler binaların yüzüdür) bakmaktan bıkmış belki boyasını değiştirmiş, o da yetmemiş çiçeklerle süslemeye de üşenmemişler. O çiçekçi senin bu çiçekçi benim demeyip günlerce dolaşmış olmalılar. Hem zaman hem bütçe olarak oldukça özveride bulunmuş olmalılar. Bence değmiş de. Kimse beğenmedikten sonra değişiklik yapmanın, özenmenin ne anlamı var ki! Birçok kişi giysi alırken bile kendileri için değil biraz da çevrem beğenecek mi diye bakar... Öyle ya sadece örtünmek için olsaydı bu kadar model, renk ve moda kavramı olur muydu? Dünyada ne ünlü tasarımcılar, ne ünlü mağaza zincirleri olmazdı. İnsanın doğasında var farkedilme beğenilme dürtüsü.

İstanbul’u görmeye gelen turistlerin çoğu bir Boğaz gezisi yapıp Anadolu Kavağı’nda Yoros Kalesi’ne çıktığına göre kale yolu üzerindeki bu kırmızı evi de görmüş olmalı. Kimbilir kaç milletten insanın arşivine girmiştir bu ev.  Tabii sadece bakmayıp gören gözlere de sahip olmaları gerekiyor. 

DİKEY ÇERÇEVE DAHA NET ORTAYA KOYDU

Fotoğraf da zaten gördüklerimizin belgelenmesidir. Objektifimizi nereye çevirirsek görüntüyü oradan alırız. Oysa aynı anda çevremizde hayatın farklı yansımaları, olayları devam eder. Renkli binayı görünce, gözüm hem merdivenlerle kapı girişindeki süslemeler ve çiçeklere takıldı. Önce yatay, sonra dikey çekimler yaptım. Dikey çerçeveyi daha etkileyici buldum. Sonra bu fotoğrafı nereden soyutladığımı göstermek için binanın tamamını da fotoğrafladım. Hava güneşli olmasına karşın çekim yapacağım bölüm gölgede kaldığından white balance/beyaz ayarını shade/gölge konumuna aldım. Işığı ölçtüğümde shutter/örtücü hızı 1/60 (saniyenin altmışta biri) diyafram F: 11 verdi. Genel cephe çekiminde evden uzaklaşıp 30 mm odak uzaklığını seçtim. Asıl konum olan detay fotoğrafını ise binaya yaklaşıp mümkün olduğunca simetrik bir bakış açısıyla yine 30 mm odak uzaklığıyla çektim. Işık değerleri zaten değişmemişti.