11 Mayıs 2024 Cumartesi / 4 Zilkade 1445

Bir kapitalizm eleştirisi: Mutluluk Resimlerimiz

Nur Koçak’ın Mutluluk Resimlerimiz adlı sergisi, kadın dergilerinden Hollywood sinemasına popüler kültürün yaygınlaşması ve Türkiye’deki yansımalarını güçlü ama aynı zamanda ironik bir dille eleştiriyor. Sanatçı fotografik imgenin arkasındaki ideolojiyi sorgulayarak karşımıza çıkıyor.  

ALİ DEMİRTAŞ7 Eylül 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Bir kapitalizm eleştirisi: Mutluluk Resimlerimiz

Fotogerçekçilik akımının Türkiye’deki ilk temsilcilerinden Nur Koçak ilk resim çalışmalarını, ilk ve ortaöğrenime devam ettiği TED Ankara Koleji’nde Turgut Zaim’le yapmış. Liseyi bitirdiği Washington’da, soyut dışavurumcu Leon Berkowitz’in öğrencisi olmuş ve okulun en iyi resim öğrencisi seçilmiş. Akademi yıllarında öncelikle Adnan Çoker galerisinde; ardından Cemal Tollu ve Neşet Günal atölyelerinde çalışmış. 

Sanatçının 1960’lar ile 2010’lar arasındaki desenleri ve resim serilerinden oluşan en kapsamlı sergisi SALT Beyoğlu ve SALT Galata’da açıldı. Sergi, Vitrinler (1989-2019) adlı bir seçkiyle başlıyor. Sanatçının “Kadın dergilerindeki reklam fotoğraflarında, kadınların peş peşe sıralanarak verdiği bir örnek pozlar ilgimi çekti. Fotoğraflarda kadınların cinsel haz nesnesi olarak kullanılıyor olmaları kapitalist düzenin getirdiği bir olgu. Modellerin kafalarını kesip sadece bedenlerinin belli bölümlerinin –ki erkekler için anlamlı olan bölümler- sergilenmesi ilgimi çekti. Onları resimledim.” dediği bu seçkide küreselleşen tüketim kültürünün İstanbul’un merkezindeki mağaza vitrinlerine etkisine bakan fotoğraf ve resimler, o zamana dek mahrem sayılan ürünlerin teşhire sunulmasıyla kadın bedeninin seyirlik bir nesne olarak kimliksizleştirilmesini sorguluyor. Boncuk işlemeler ve parlak kadın kıyafetlerinin ve türlü aksesuarın sokak imgeleriyle iç içe geçtiği Ebrusan Vitrini (1993-1996) adeta yıllar sonra bu sergiyle Beyoğlu’na dönüyor. Sanatçı, Fetiş Nesneler (1974-1988) ve Nesne Kadınlar (1975-1979) serilerindeyse, Paris’te devlet bursuyla resim eğitimi alırken takip ettiği kadın dergilerinden görsel unsurları kullanıyor. Fetiş Nesneler’de sanatçı, popüler tırnak cilası, ruj ve parfüm markalarının albenili fotoğraflarını işlev ve bağlamından kopararak tuvale aktarıyor. 

TOPLUMSAL BELLEĞİ YANSITAN RESİMLER 

Sanatçının yüzüne yer verdiği tek “arzu nesnesi” kadın ise Türkiye sinemasının ilk yıldız oyuncusu, yapımcı ve yönetmen Cahide Sonku. 1935’te Bataklı Damın Kızı Aysel filmiyle şöhret bulan Sonku, bağımsız duruşu ve Hollywood yıldızlarını andıran sarı saçlarıyla kısa bir sürede “Batılılaşma emeli”nin bir temsiline dönüşür. Koçak, tiyatro oyunlarından fotoğraflar ve filmlerden kareleri işlediği Cahide’nin Öyküsü (1996-2006) serisinde, 1960 öncesi kentli orta sınıfın beğenileri kadar, Sonku’nun üretimlerinden çok iniş çıkışlı hayatıyla gündeme getirilerek itibarsızlaştırılmasına vurgu yapıyor. Bir subay kızı olan Koçak’ın çocukluk ve gençlik anılarıyla toplumsal belleğe kazınmış “mutluluk” mizansenlerini buluşturduğu serileri ise şöyle: Anne babasının evlendiği 1930’dan 1950’lere özel günlerde çekilmiş hatıra fotoğraflarını temel alan Aile Albümü (1979-2012), toplumun her üyesine belirli bir rol atadığı, ideal cumhuriyet ailesinin portresi gibi; üniformalı baba figürü ailenin kurumsallığını, özverili anne figürü destek ve devamlılığı, özenle giydirilmiş çocuklarsa umutla bakılan geleceği yansıtıyor. Bir diğer seçki Mutluluk Resimleriniz (1981) serisi ise sanatçının 1970’lerin sonunda katıldığı posta sanatı sergileriyle gitgide artan kartpostal kullanımını görünür kılıyor. Cağaloğlu’ndan toplama, romantizm temalı asker kartpostallarına müdahalelerle oluşturduğu bir dizi işe, bir dönem bağımsız bir kadın gazetesi olarak yayımlanan Kelebek’teki “Mutluluk Resimleriniz” köşesinden yola çıkarak yaptığı siyah beyaz çizimler eşlik ediyor. Kadın ve erkeğin birlikte görüldüğü kartpostalların yanı sıra sadece erkek fotoğraflarının yer aldığı köşeye odaklanan Koçak, deneyimler ve temsilleri arasındaki uyumsuzluğa dikkati çekiyor. Akademinin tariflediği katı kurallara karşın fotogerçekçi resimler yapmayı sürdüren Koçak, hem mecra ve teknik seçimindeki kararlılığı hem de feminist bakış açısına sahip üretimleriyle kadın kimliğinin yok sayıldığı ya da arka planda bırakıldığı anlatının dönüşümüne önemli katkılarda bulunuyor. Sanatçının İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdiği 1960 ile MEB’in açtığı Avrupa Konkuru’nu kazanarak Fransa’ya gittiği 1970 arasındaki öğrencilik desenleri ise SALT Galata’da sergileniyor. Burada Koçak, eskiz, kroki ve etütleri üzerinden söz konusu dönemde akademide egemen desen eğitimi anlayışını örneklendiriyor.