Bir haftasonu kaçamağı yapıp hem biraz nefes almak hem asırlar öncesine küçük bir yolculuk yapmak isterseniz Eskişehir en uygun lokasyonlardan biri. Gözümde çok büyüttüğüm mesafelerden birinin hızlı trenle nasıl da kısaldığını deneyimledim de oradan biliyorum. Cumartesi günü bir söyleşi için Eskişehir’e giderken bu kadar renkli bir yolculuk yapacağımı hiç düşünmemiştim. Marmaray’ın Halkalı-Gebze hattıyla birleşmesi İstanbulluların hızlı trene ulaşımını daha da kolaylaştırdı. Şehrin Avrupa yakası sakinlerinden biri olarak ben de fırsattan istifade bu nimetten yararlanmış oldum. Pendik’ten hareket ettikten yaklaşık 2.5 saat sonra Eskişehir’deydim. Şehrin en aktif sivil toplum kuruluşlarından Birlik Vakfı’ndaki dostların mihmandarlığında önce Odunpazarı’nı gezdim.
Anadolu şehir mimarisinin geçmişte her bölgede, ihtiyaçlara uygun olarak nasıl özenle oluşturulduğunu ve artık nasıl bir tek tipleşmeye gidildiğini konuştuk rengarenk, alçacık evlerin arasında sokakları adımlarken. 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi‘ne dahil edilen Odunpazarı’nda pek çok müzeyi bir arada bulmak mümkün. Kurşunlu Camii ve Külliyesi, Lületaşı Müzesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Eskişehir Balmumu Müzesi Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Alaaddin Camii ziyaretçilerin uğrak yerlerinden bir kaçı. Odunpazarı’nın şehrin cazibe merkezi haline gelişinde bir önceki dönem görev yapan AK Partili ilçe belediye başkanının büyük payı olduğunu söylüyor arkadaşlarım.
YAZILIKAYA HAK ETTİĞİ DEĞERİ GÖRÜR MÜ?
Şehrin içinde elbette görülecek yer çok fazla. Ama en etkileyici lokasyon, tarihi 2500 yıl önceye dayanan Frig Yolu’nun Eskişehir parkuru. Afyonkarahisar, Ankara, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan coğrafyada parlak bir medeniyet kurmuş ve efsaneleri ile tanınan Friglerin izlerini sürmek isteyenlerin kat etmesi gereken mesafe toplamda 506 km.
Gönül isterdi ki parkurun tamamını gezebileyim ancak sadece Eskişehir’e 80 km. uzaklıkta bulunan Yazılıkaya Köyü’nde aynı adlı anıtı ve civarındaki en kısa parkuru görmeye yetti vaktim. Gezi boyunca bize Yazılıkaya Ören Yeri bekçisi ve Yazılıkaya Köyü muhtarı Veysel Karani Gündoğdu eşlik ediyor. Tek başına bölgenin güvenliğini sağlamaya çalışan Gündoğdu, en az Kapadokya kadar etkileyici bu önemli yapıların yeterince bilinmeyişinden şikayetçi. Frigya Vadisi’nde Afyon ve Kütahya’nın aksine Eskişehir Parkuru kaderine terk edilmiş. Bu kültürel mirasın hakettiği değeri görmesi ise ancak Kültür Bakanlığı ve akademinin birlikte yapacağı kapsamlı bir çalışmayla mümkün.
Köyün şimdiki sakinleri olan Kafkas Karaçay Türkleri, Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Kafkaslar’dan 1880’lerde gelip yerleşmiş buraya. Önce Köprübaşı’nda yer göstermişler onlara. Ama Kafkasya’ya benzediği için Yazılıkaya’yı seçmiş ahali. Nüfusun epey azaldığını söyleyip “Çoğu ABD’ye, Almanya’ya gitti.New Jersey’de bu köyden en az 25 hane var.” diye anlatıyor muhtar Gündoğdu.
DOĞA HEYKELTRAŞ GİBİ ÇALIŞMIŞ
Yazılıkaya Anıtı’nda Kral Midas’a ithaf edilen bazı kelimelerin geçtiği düşünüldüğü için Yazılıkaya köyüne Midas Kenti de deniliyor. Frigya Vadisi’ndeki anıt ve tapınakların en görkemlisi tam karşımda duruyor. Asırlar önce bu topraklarda yaşamış insanlar ve medeniyetlerden geriye en çok da tapınakların kalması ne kadar manidar.
Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taciser Sivas’ın kayıtlarında rastladığım bilgilerine göre ‘’Frig Vadisi’nde dinsel törenler için yapılmış 11 anıt bulunuyor. Bunların en önemlisi Yazılıkaya Anıtı. Tek parça bir kayaya oyulan 17 metre yüksekliğinde, 400 metrekarelik dikdörtgen Anıt, Anadolu’nun en özgün, Friglerin en anıtsal yapısı. Bilim adamları, Yazılıkaya Anıtı’nın MÖ 8. ile 6. yüzyıl arasında yapıldığını kabul ediyor. Yazılıkaya, Friglerin başkenti Gordion’da yaşayan Kral Midas’ın emirleriyle yapılmış.’’
Anıtın üzerindeki yazıların sırrı hâlâ çözülebilmiş değil. Bu konuda en ciddi çalışmayı Fransız bilim adamı Prof. Dr. Cloude Brixhe yapıyormuş. 80 yaşındaki bilim adamının yaklaşık 50 yıldır yazıların anlamını bulmaya çalıştığı ve bunun için Eskişehir’e geldiği söyleniyor. Friglerin dini merkez olan ve bir tür açıkhava tapınağı olan Antik Yazılıkaya’da bu kültüre ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, anıtlar, su sarnıçları, kaya mezarları, basamaklar, nişler, antik yollar günümüze kadar ulaşmış. Yazılıkaya Frig Vadisi doğal sit alanı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmış.
“Anlatıldığına göre Frigler, Yazılıkaya Anıtı’nın önüne Kibele heykeli koyuyorlar. Sabah güneş doğarken orada ibadetlerini yapıyorlarmış. Bu güzergâhta dört tane tapınak var. Bunların üçü doğuya yapılmış. Yazılıkaya Anıtı’nın Batı yönünde 210 metre ilerisinde ise Bitmemiş Tapınak bulunuyor. Yarım kalmasının sebebi ise Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerler adlı kavmin şehirleri yağmalaması. Bütün Frig şehirleri o saldırıda yok ediliyor, anıt da yarım kalıyor.” diye anlatıyor rehberimiz Bitmemiş Tapınak’ın hikâyesini.
Yazılıkaya Anıtı’nın yanı başındaki Kırkgöz Kayalıkları ise Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma bir yapı. Helenistik dönemde kaya mezarı, Bizans döneminde ise mekanlar arası geçişlerin sağlandığı çok katlı yerleşme olarak kullanılan kayalıklar ilginç bir görüntüye sahip. Doğal oluşum sonucu kırılarak ve aşınarak meydana gelen kadın yüzü şeklindeki siluet ön ve arka cepheden belli bir açıdan bakıldığında görülebiliyor ancak. Güzergâhta yol alırken adeta boyut değiştirip başka bir zamana ışınlanıyoruz. Karlar altından başını uzatan kardelenlere selam vererek ilerliyoruz. Sunaklarda oturup halkını selamlayan kral ve kraliçenin yaşamak için bulutlara değen bu güzel toprakları seçmekte ne kadar haklı olduğunu düşünüyoruz.
MERAKLISINA NOTLAR:
Midas Kenti araştırmaları 1800’lerde başlamış. William Martin Leake ve arkadaşlarının Yazılıkaya’yı keşfinin ardında 19. ve 20. yüzyılın ilk yarısında birçok Avrupalı gezgin ve araştırmacı bölgede incelemeler yapmış. 1937-1939 yılları arasında İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Albert Gabriel, Hollandalı arkeolog C.H. Emilie Haspels ile bölgede ilk sistemli arkeolojik kazılara başlamış. 1948 yılında İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü adına ikinci dönem kazıları yapılmış. 1946 yılında C.H. Emilie Haspels’in bölgenin tarih öncesi döneminden Osmanlı Dönemi’ne uzanan araştırmaları kitap olarak yayınlanmış. 1990’lardan itibaren Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü Yazılıkaya-Midas şehrinde anıtın çevresi ve sarnıçlarda temizlik çalışması yapmış. 1991 yılından itibaren Taciser Tüfekçi Frig anıtları ve yerleşmelerine yönelik geniş çaplı yüzey çalışmalarına başlamış.
En son 1 Ağustos-15 Ağustos 2017 tarihleri arasında, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyelerinden Yard. Doç. Dr. Rahşan Tamsü Polat’ın başkanlığında, Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü denetiminde Yazılıkaya/Midas Vadisi’nde oldukça kapsamlı ve bölge arkeolojisi adına önemli katkılar sağlayacak arkeolojik araştırmalar gerçekleştirilmiş. Yapılan araştırmalarda, Yazılıkaya/Midas yerleşimi ile Doğanlı, Deveboynu, Gökgöz, Pişmiş, Akpara ve Kocabaş Kaleler de incelenmiş. Arkeolojik incelemelerle birlikte Yazılıkaya/Midas Kenti’nin 1/500 ölçekli haritalanması, jeofizik çalışmaları ile toprak altı kalıntıların tespit edilmesinin yanı sıra bölgenin turizm değerine katkıda bulunması amacıyla Yazılıkaya Vadisinin koordinatlı hava fotoğrafları da çekilmiş.