24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Börü'nün 15 Temmuz'u

Dağ filmiyle seyircinin dikkatini çeken Alper Çağlar, televizyon için mini dizi olarak tasarladığı Börü’nün finalini 15 Temmuz gecesini anlatan bir sinema filmiyle yaptı. Darbe girişiminin Ergenekon mağduru eski askerlerin kahramanlığı ile püskürtüldüğü iddiasındaki film, darbeye ‘tiyatro’ diyen ulusalcıların bu kadar zaman sonra darbe gerçeğini kabullenmeleri açısından önemli bir adım.

GÜLCAN TEZCAN 5 Ocak 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Börü'nün 15 Temmuz'u

Ekrandaki asker dizileri içinde ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ vurgusu ve altı bölümlük mini dizi formatıyla farklı bir yere oturan Börü’nün sinema filmi olarak tasarlanan finali vizyonda. Filmin mottosu ‘Korkmadık, savaştık’. Diziyi bilenler için beklenen vurgular sözkonusu ama 15 Temmuz’a ilişkin bakış açısı tartışmaya açık. Filmin hikâye ettiğine göre 15 Temmuz’da Ergenekon’dan emekli edilen bir komutan, kendisi gibi FETÖ mağduru olmuş tayfasını  topluyor ve Börü timiyle beraber darbeyi durduruyor. Şüphesiz 15 Temmuz gecesi her ideolojiden, her kesim ve inançtan gerçek vatanseverler kanıyla, canıyla darbeye direndi. Ergenekon’dan canı yanan askerler içinde de darbecilere karşı koyanlar muhakkak olmuştur. Ancak ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diyenlerin tanklara alkış tutup, darbe gerçekleşsin diye dua ettiği, Halk TV ekranlarından darbe bildirisindeki ulusalcı vurguları iştahla tekrarlamaları dün gibi aklımızda. En az FETÖ’cüler kadar ‘Darbe böyle mi olur canım, tiyatro bu’ sakızını çiğneyenler de yine aynı tayfa. Hâl böyleyken şimdi çıkıp da böyle bir film eliyle siz bilmezsiniz 15 Temmuz’un gizli kahramanları FETÖ’nün safdışı ettiği Ergenekoncu askerlerdi demeleri çok enteresan. Halk direnişi de handiyse önemsiz bir ayrıntı gibi yer alıyor Börü’de.   

Gölbaşı Özel Harekat Dairesi’nin bombalanması sahnesi ile açılıyor film. Saldırıdan sağ çıkanlar şehitlerini ve acılarını geride bırakıp Ankara’da darbecilerin olası hedeflerine ulaşmalarını engellemek için mücadeleye girişiyor. Sorun şu ki kimin ‘sızıntı’ kimin gerçek asker ve polis olduğunu anlamak hiç kolay değil. Kahramanlarımız emin oldukları isimlerle omuz omuza veriyor. O gece asker ve polisin kime güveneceği konusunda yaşadığı kaos hikâyenin pek çok yerinde tekrarlanıyor. 

Ergenekon davası yüzünden emekli edilen ancak o gece hızır gibi Börü timinin imdadına yetişen bir komutan filmin en ilginç karakterlerinden. Komutanın kendisi gibi FETÖ mağduru askerleri bir araya toplayıp ‘mücadele’ için verdiği söylev de hayli ilginç. Zafer Algöz’ün canlandırdığı emekli paşa, “Dışarda düşmanla savaşırken onlar aramıza sızan köpekleri gizlediler. Gören gözleri kör ettiler.” diyerek ordudan tasfiye edilmelerini eleştiriyor. Darbenin yönetildiği Akıncı Üssü’nün iletişimini koparmak için operasyon düzenleyen emekli paşa, beraberindeki askerin elektrik panosunu devre dışı bırakmak için ‘Paşam balyoz lazım’ demesi üzerine bir an durup acı acı gülüyor. ‘Ne oldu Paşam’ sorusunu cevapsız bırakıyor. Sonrasında askerin bulduğu balyozlarla elektrik panosu parçalanıyor. 

Darbecilerin iletişim ağı kopuyor. Elbette bu politik göndermelere ‘Bakın bize yaşattıklarınıza rağmen yine bize muhtaç oldunuz’ mesajına biz de acı acı gülüyoruz. Baştan sona bir yerlere mesaj verme kaygısıyla örülü film, hamasetle yol almayı deniyor. Ancak ne yazık bu dil 15 Temmuz’un ruhunu perdeye taşımaktan çok uzak. Zaten o geceyi anlatan sahnelerin pek çoğu da parodiye dönüşmüş. Hollywoodvari aksiyon sahneleri de tek başına durumu kurtarmaya yetmiyor. Gerçeğinin vahameti ve dehşeti ortadayken yaşananları tekrarlama çabası çok yersiz. Börü’deki en anlamlı mesaj ise görece daha milliyetçi, muhafazakar damarı temsil eden Özel Harekat Dairesi’nin Başkanı tarafından serdedilen ‘Asker de benim polis de benim millet de... Bu gecenin çamurunu Türk üniformasına bulaştırmam’ sözleri...