2 Mayıs 2025 Cuma / 5 Zilkade 1446

Çocukken benim de bir Şuşu’m vardı

Hollywood Reporter Dergisi tarafından televizyon dünyasının en güçlü 25 kadınından biri seçilen Pepee’nin ‘annesi’ Ayşe Şule Bilgiç, çocukken iyi bir gözlemci olduğunu, iç sesiyle yaşadığını yani bir Şuşu’sunun olduğunu söylüyor.

Aslı Gür21 Kasım 2015 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Çocukken benim de bir Şuşu’m vardı

Çocukken en sevdiği çizgi film Heidi’ydi. Onunla büyüdü, hayaller kurdu. O zamanlarda en büyük rüyası çizgi film yapmaktı. Aradan yıllar geçti, o çocuk büyüdü ve Türkiye’nin ilk milli çizgi film kahramanı Pepee’yi ortaya çıkardı. Ardından ise sırasıyla Leliko, Pisi, RGG Ayas ve Aydamaya karakterleriyle çocuk yetişkin herkesin gönlüne taht kurdu. Düşyeri Çizgi Film Stüdyoları’nın Kurucu Ortağı ve Planet Çocuk’un Genel Yayın Yönetmeni Ayşe Şule Bilgiç’in başarısı bununla da sınırlı kalmadı! ABD’de yayınlanan, her yıl geleneksel olarak eğlence ve şov dünyasının en başarılı kadınlarını belirleyen Hollywood Reporter Dergisi tarafından televizyon dünyasının en güçlü 25 kadınından biri seçildi. Hayata geçirdiği çizgi filmleriyle çocukları eğitici ve öğretici bir dünyaya davet ettiğini söyleyen Bilgiç, başarısının sırrını  anlattı.

- Hollywood Reporter dergisi sizi sektörün en başarılı 25 kadını arasında seçti. Nasıl oldu bu?

Bu dergi ABD’de yayınlanan, her yıl geleneksel olarak eğlence ve şov dünyasının en başarılı kadınlarını belirleyen global çapta büyük önem taşıyan bir dergi. Kendi araştırmaları dahilinde belirlemiş olduğu isimler arasında bu yıl ben de varım. Türkiye’ye geldiklerinde kendileriyle bir röportaj yapmıştık. Düşyeri’nin başarı öyküsünden çok etkilenmişlerdi. Sonrasında benim de televizyon dünyasının en başarılı 25 kadını arasında yer almam gerektiğine kanaat getirmişler.

- Listede yer aldığınızı öğrendiğinizde neler hissettiniz?

Ekip olarak ilk günden bu yana samimi ve gerçek bir şeyin peşine düşmüştük. Tüm insanlarda iz bırakacak, etki yaratacak yapımlar üretmek bizim felsefemiz. Televizyon dünyasının global çapta en başarılı 25 kadını arasında yer alabilmek bana sırf Türkiye’ye değil, tüm dünyaya dokunabildiğimizi, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için doğru bir iş yaptığımızı gösteriyor. Yeni projeler üretmek için bizi yüreklendiriyor.

- Sizce bu başarıyı getiren neydi peki?

Şimdiye kadarki tüm karakterlerde çocukları eğlendirirken onlarda iz bırakacak, yaşama dair bir söz söylemeyi amaçladık. Ebeveynlerden de destek aldık. Sadece çocuk odaklı projeler yapmayı hayal etmek ve bunları hayata geçirmek, sonucunda da onların mutluluğuna ve yaşamdaki varlıklarına katkıda bulunabilmek  başarımızın tek sebebi.

Annemin pozitif duruşu beni çok etkiledi

- Çizgi filmler çocukların hayatında çok önemli. Sizin çocukluğunuzda çizgi filmler hayatınızda ne kadar vardı?

Küçükken kendi halinde, içinde fırtınalar kopan ama hep köşeden sessizce olayları gözlemleyen bir çocuktum. İç sesimle baş başaydım. Benim de bir Şuşum vardı yani. Çok kıt kanaat geçinen ama inanılmaz mutlu bir aileydik. Üç kardeş çok eğlenirdik. Annemin hayata pozitif duruşu hepimizi çok olumlu etkilemiş. En sevdiğim çizgi film ise Heidi’ydi. Onun yeşillikler içindeki evi ve doğayla iç içe mutlu hayatı beni hep bambaşka diyarlara götürürdü. Bu yüzden Heidi’nin yaratıcısı olan Hayao Miyazaki, bu sektörde en beğendiğim, saygı duyduğum kişidir.

- Çocukken çizgi film karakteri oluşturma hayaliniz var mıydı?

Bir çizgi film karakteri oluşturarak, çizgi film yapabilmek en büyük hayalimdi. Türkiye’de çocuk nüfusu çok fazla ve çocuk için özellikli işler yapılmıyor. Bunun çok büyük bir eksiklik olduğunu ve çocuğum doğduğunda ona kendi kültürümden beslenen işler izletemeyeceğimi düşünmenin can sıkıntısıyla ‘Yoksa neden sen yapmıyorsun’ fikri düştü aklıma. Sonra işin detaylarını kurcaladıkça önüme çıkan imkansızlıklar beni demoralize etmek yerine motive etti. Ama kimsenin yapamayacağı kadar sahici, içten ve özel bir şey yapmam gerekiyordu. Düşyeri Çizgi Film Stüdyoları’nı hayata geçirerek Türkiye’nin ilk Milli Çizgi Film Kahramanı Pepee’yi ortaya çıkardık. Pepee tam da düşlerimdeki gibi sevgi dolu, öğretici, eğlendirici ve neşeli bir karakter oldu. Pepee ile başlayan hayalim ardından gelen RGG Ayas, Leliko, Pisi ve Aydamaya ile devam etti. Karakterleri oluştururken çok mutluyum. Bu nedenle ömrümün sonuna kadar çizgi film yapmak isterim.

Miniklere fayda sağlamayı amaçlıyoruz

- Aynı zamanda bir annesiniz. Karakter ve çizgi film üretirken anneliğinizden besleniyor musunuz?

Kıraç ile birlikte Elif Iraz ve Çağrı Manas adında iki tane çocuğumuz var. Çocuklarımın, hayata geçirdiğim karakterler üzerindeki etkisi kesinlikle yadsınamaz. Iraz Elif’i büyütürken bir anne olarak öğrendiğim pedagojik oyunları, yöntemleri Pepee’nin çocuklarla buluştuğu eğlenceli bölümlerine işledim. Ebeveynlerden aldığımız olumlu ve güzel tepkiler bizi çok heyecanlandırdı. Birçok anne ve baba Pepee sayesinde çocuklarının tuvalet eğitimini kolayca öğrendiğini, sevmediği yemekleri yemeye başladığını ve Pepee’nin neşe dolu şarkılarıyla çok mutlu olduğunu söylüyor. Bu bizler için tarifi olmayan mükemmel bir duygu.

- Bu sorumlulukla hareket edince yapımlarınızda nasıl mesajlar vermeye özen gösteriyorsunuz?

İzleyen herkesi kendini ve dünyadaki varlığını sorgulamaya davet ediyoruz. İnsana bu dünyadaki varlığıyla ilgili fayda sağlamayı, ebeveynlerin onayını almayı, çocuğun duygusal, düşünsel, davranışsal gelişimini desteklemeyi ve sosyal hayata katılımını kolaylaştıracak önerilerde bulunabilmeyi hedefliyoruz. Bunu da müthiş bir eğlencenin içinde yapıyoruz. Her şeyden önce işin insani ve yaşama dair yönlerini gözetiyoruz.

Pepee ilk göz ağrım

- Pepee, Leliko, Pisi, RGG Ayas ve şimdi de Aydamaya... Sizin en favoriniz hangisi?

Nasıl bir anne evlatlarını ayırt edemezse benim için de çok zor bir soru bu. Pepee kısa bir zamanda çok fazla kişiye ulaştı. Çocuklardan aldığımız olumlu tepkilerle daha üst yaş grubu için de bir rol model olacak RGG Ayas’ı hayata geçirdik. Ardından ise Leliko, Pisi ve Aydamaya geldi. Pepee benim ilk göz ağrım olsa da tüm karakterlerin yeri gönlümde çok farklı... Çünkü bu hepsi gerçekten de çok samimi ve çok sahici. 

- Cannes’da düzenlenen Dünya Eğlence İçerik Pazarı Fuarı MIPCOM’da Türk çizgi filmciliğini tanıttınız. Sizce Türk çizgi filmciliğinde eksikler var mı?

Fuarda Pepee’ye duyulan yoğun ilgi, Pepee’nin yakın zamanda uluslararası fenomen olacağını gösterdi. Türkiye’de elbette hala çizgi film konusu emekleme aşamasında sektör olma potansiyeli büyük bir konu. Ama bu konuda daha çok oyuncunun varlığı gerekiyor. Sadece üretim olarak değil, yayıncı olarak da...