19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Çocukların oyun sevmediğini söylemek büyüklerin yalanı

Çocukluğunuzda hangi oyunları oynardınız? Adam asmaca, kutu kutu pense, saklambaç, halat çekme... Yazar Erol Erdoğan bunlar gibi 100 oyunu Top Oyunları, Taş Oyunları, İp-Mendil Oyunları, Kumsal Oyunları ve Kelime Oyunları adlı beş kitapta topladı. Erdoğan’ın amacı bunların yeni nesil tarafından da tanınmasını sağlamak.

Aslı Gür29 Mart 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Çocukların oyun sevmediğini söylemek büyüklerin yalanı

Erol Erdoğan, toplam 100 oyunu tanıtan bu beş kitabı 15 yılda hazırladı. Kitaplarda hangi oyunun nasıl oynanacağı resimlerle anlatılıyor. Her sayfada oyunlara ilişkin farklı ipuçları var. 

Top oyunları, ip-mendil, kelime oyunları, taş oyunları... Dokuz kiremit, istop, Japon kale maç, yakar top... Çocukluğunda sokakta arkadaşlarıyla birlikte bu oyunları oynamayan var mı? Yıllar önce hepimizin aşina olduğu bu geleneksel oyunlar bir kitap serisinde bir araya geldi. Top Oyunları, Taş Oyunları, Kumsal Oyunları, İp-Mendil Oyunları ve Kelime Oyunları başlıklarıyla beş kitap halinde yayınlanan seride yaklaşık 100 oyunun nasıl oynanacağı metin ve resimlerle anlatılıyor. 

Kültür A.Ş.’den çıkan kitapların yazarı Erol Erdoğan. Kitapları 15 yılda basıma hazır hale getiren Erdoğan’ın arşivinde yaklaşık 700 oyun bulunuyor. Yayıncılık, reklamcılık, siyaset ve sivil toplum çalışmalarıyla ilgilenen Erdoğan şimdilerde sosyal ve kültürel projeler üreten bir şirkette yöneticilik yapıyor. Çocuklar için kaleme aldığı oyunları geleneksellikten çıkarmak amacıyla kitaplaştırdığını belirten Erdoğan, oyunların yeniden oynanmasını hedefliyor: “Bu oyunlar ‘eski’ olmaktan kurtulsun istedim. 15 yıl önce kızlarım iki-üç yaşındayken yazmaya koyuldum. Kızlarıma oyun öğretmek, onlarla oynamak istiyordum. Dolayısıyla babalık heyecanıyla yola çıktım. Toplumda sıkça duyduğum ‘Eski oyunlar unutuluyor’ yakınmaları bireysel çabamın toplumsal bir amaca dönüşmesini sağladı.”

AYAKKABILARI OYUNCAĞI OLMUŞ

Önce oyunları isim olarak yazmaya başlamış Erdoğan. Kısa sürede yüzlerce oyuna ulaşınca metinlerini de hazırlamış. Erdoğan kitaplarda yer alan oyunların çoğunun kendi hatıralarına dayandığını söylüyor: “İlkokuldan sonra İstanbul’a gelmiştim. Her yerde arkadaşlarımla oyunlar oynuyordum. Bu anılarımın yanı sıra dedeleri, nineleri, anneleri, çocukları da dinledim. Eksikleri annemden, ağabeyimden, büyüklerimden tamamladım.”

İstanbul, Van, Konya, Sivas, Diyarbakır, Adana, Sinop, Trabzon...Oyunları derlemek için il il gezen Erdoğan ilginç olaylar da yaşamış: “Kastamonu’da geniş bir duvarın üzerinde oynayan bir çocuk gördüm. Henüz dört-beş yaşındaydı. Ayakkabılarıyla oyuncak gibi oynuyordu. Çok da neşeliydi. Çocuk, ayaklarındaki bir rahatsızlıktan dolayı ayakkabılarını giyemiyormuş. Hiç giyememiş... Ayakkabıları oyuncağı, oyunu olmuş. Onu unutamıyorum. Ayrıca kitapları hazırlarken oyunların yaygınlığını görünce şaşırdım. Örneğin mangala, Türklerin en eski zeka oyunu sayılır. Araştırdıkça dünyanın pek çok bölgesinde farklı isimlerle oynandığını öğrendim.” 

YÜZDE 90’I KENTLERDE OYNANIR

Peki çocuklar en çok hangilerini seviyor? Çocukların büyüklerle oyun oynamaktan hoşlandığını söyleyen Erdoğan yakar top, istop, adam asmaca, kutu kutu pense, saklambaç, halat çekme, yoğurt yeme gibi oyunların bunlardan birkaçı olduğunu belirtiyor. İp oyunlarına kızların, top oyunlarına ise erkeklerin ilgi gösterdiğine dikkat çeken Erdoğan, yeni neslin sokak oyunlarını oynamadığı eleştirilerine de yanıt veriyor: “Hem oyunların içeriği açısından hem de hayatımızdan kayboluş gerekçeleri kültürel süreçlerimizle doğrudan ilişkili. Dolayısıyla sorun çocuk merkezli değil. Onun için ‘Çocuklar, sokağa çıkmıyor, internetin başından kalkmıyor, eski oyunları oynamıyor’ şeklindeki önyargıları gözden geçirmeliyiz. Bu yakınmaları büyüklerin suç bastırması olarak görüyorum. Büyükler daha baştan ‘eski’ veya ‘geleneksel’ diyerek oyunları nostaljik unsura dönüştürüyor. Ayrıca ‘şehirde her yer beton, oyun için yer yok’ diyerek oyunları şehirden dışlıyorlar. Halbuki oyunların yüzde 90’ı şehirlerde oynanabilir. Bir de ‘İnterneti bırak, sokağa çık’ diyerek sokak oyunlarının oynanmasının, çocukların sevdikleri bir şeyi terk etmesiyle mümkün olacağını sanıyorlar. Bu ne kadar da yanlış bir koşutlama. Büyükler bu hataları yapmazsa oyunlar yeniden çocuklara ve topluma kazandırılabilir. Çünkü ‘Çocuklar oyun sevmiyor’ demek büyüklerin yalanı!”

ŞİDDETTEN UZAKTI

Geleneksel oyunlara bakınca çocukken oynadıklarımızı şimdikilerle kıyaslamak da mümkün. Çocukluğumuzun oyunlarının daha paylaşımcı olduğunu belirten Erol Erdoğan “Daha eğlenceli, çevredeki nesneleri oyun aracına dönüştürücü, kuralları esnek, yaş aralığı geniş ve şiddetten uzak oyunlardı. Modern oyunlar ise daha bireysel ve yarışmacı. Oyun aletleri özel imalata dayalı, yaş aralıkları dar, bazıları şiddet içeriyor. Çocukluğumuzun oyunlarında asıl aktör insan, modern oyunlardaki aktör ise teknoloji ya da oyunun kendisi” diyor.

Biraz sokakta biraz bilgisayarda

Günümüzde çocuklar sokakta oynamak yerine bilgisayar oyunlarını tercih ediyor. Çocuk ve ergen psikiyatrı Yard. Doç. Dr. Neslim Doksat, hem sokak hem de bilgisayar oyunlarının çocukların hayatında yer etmesi gerektiğini savunuyor: “Sokak oyunları akran ilişkisi, kendini sözel açıdan ifade etme, sosyal sorunları çözebilme, hayal gücünün gelişmesi gibi önemli ruhsal gelişimsel basamaklara hizmet eder. Bilgisayar oyunları ise çocuğun çağın gerektirdiği bilişim hizmetlerini yakalayabilmesini sağlar. Dolayısıyla önemli olan sokak oyunları ve bilgisayar oyunları arasındaki dengeyi kurmaktır, burada da görev aileye düşer.”

Kızıyla evcilik, oğluyla top oynayan kim kaldı?

Çocuğun duygusal, motor, sosyal ve zihinsel gelişimi için oyunların çok önemli olduğunu belirten çocuk-genç ve erişkin psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci ise bir çocuğun oyununu izleyerek onun gelişimi ve endişeleriyle ilgili konularda fikir sahibi olunabileceğini söylüyor: “Çocuğun fiziksel gelişimi, becerileri, keşfetmesi, paylaşması ve hayal dünyası için oyun gerekir. Bu oyunlar ev içinde ya da sokakta olabilir. Ancak çoğu anne baba çocuklarıyla ne yapacaklarını düşünürken kendini seçeneksiz hissediyor. Evlerde buluşan çocuklar ya film izliyor, ya bilgisayar oyunu oynuyor. Kızıyla evcilik, oğluyla top, koşmaca oynayan kaç ebeveyn kaldı? Oyun çocuğun gıdası, ihtiyacıdır. Ailesi ve arkadaşlarıyla oyunu paylaşmak gelişimine katkıda bulunur. Çocukları teknolojik oyunlardan uzak tutmak mümkün olmayabilir ama yaş ve gelişim dönemine göre sınırlama getirme, diğer oyunlar için olanak hazırlama çocuğu sanal olmayan oyunlara yönlendirir.”