25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Dedenin koleksiyonu torunun işi oldu

Hacı Kamil Dede’nin üzerinde ayetler bulunduğu için atmaya kıyamadığı takvimlerle bir ilke imza atıldı. Torunu öyle bir fikirle ortaya çıktı ki ev halkının bıktığı, hatta dedeye çaktırmadan yakmaya başladığı koleksiyon bir anda yepyeni bir iş sahası oluşturdu. Türkiye’nin en büyük koleksiyonlarından biri, Fatih Demir’in ellerinde nostaljik ve zarif hediyelere dönüştü. 

SİNEM KARAHAN2 Mart 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Dedenin koleksiyonu torunun işi oldu

Dedesinin tozlu raflarından çıkan takvim yaprakları, mühendis torunun elinde ‘Bir Yaprak Nostalji’ye dönüşmüş. Hacı Kamil Sarıkoç, yıllarca üzerinde ayet yazdığı için atmaya kıyamadığı takvimleri biriktirmiş. Gel zaman git zaman bu yapraklar hatırı sayılı bir koleksiyona dönüşmüş. Hatta aile üyeleri evin her köşesinden çıkan bu takvimlerden bunalıp bir kısmını gizlice dağıtmış. Kamil dedenin kızlarından Ayşe, o dönem yeğenlerinin ve arkadaşlarının doğdukları güne ait olan nüshaları zamanı gelince hediye etmek üzere saklamış. Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği okuyan Fatih Demir, bir seminere katılmak üzere İstanbul’a dedesinin yanına gelmiş. Tolstoy’un dediği gibi “Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir…” İşte kimsenin ne yapacağını bilemediği bir hazine o gün gerçek anlamını bulmuş. 

MUTLULUĞU PAYLAŞTIM

Fatih Demir, ‘Bir Yaprak Nostalji’nin hikâyesini şöyle anlattı: “Aslında her şey teyzem sayesinde başladı. Bana doğduğum günün takvim yaprağını verdiğinde neler hissettiğimi çok iyi hatırlıyorum; çok mutlu olmuştum. Ben de bir arkadaşıma doğduğu günün takvim yaprağını hediye ettim. Çok sevindi. O an ‘Geçmişten gelen bir hediye ait olduğu yere vardığında mutluluk getiriyor demek’ diye düşündüm. Ve ‘Bu duyguyu herkes yaşasın’ diyerek bunu iş haline getirmeye karar verdim. Fakat o zaman bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum, epeyce kafamda bu fikirle dolaştım. Üniversitedeyken, web sitesi kurmayı öğrendim. Bir ziyaretimde de dedeme konuyu açtım.” 

TARİH KOKAN ARMAĞAN 

Cuma namazı için gittikleri camiden dönerken fikrini dedesine anlatan Demir, izin almayı başarmış. Daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir işi hayata geçirme düşüncesi, özellikle tüm gençliğini babasının takvim yaprakları arasında geçiren annesini başlarda pek mutlu etmese de Demir, kurduğu ‘biryapraknostalji’ sitesinden, insanlara ‘geçip giden zamanı’ hediye etmeye başlamış. Sıradan ve alelade bir gün koca bir ömrün değiştiği, dönüştüğü bir zamana evrilir. İşte bu özel günlerin, başkası için sadece bir gün iken ‘biri’ için en güzel başlangıcın nişanesi olan takvim yaprakları, Demir’in ellerinde nostaljik birer hediyeye dönüşüvermiş. 

FARKLI KONSEPTLER 

Kamil dedenin birikimi sadece torununa iş sahası olmakla kalmamış, aynı zamanda tüm aileyi bir arada tutan yapı taşına dönüşmüş. Şimdilerde yeni evli ve bir kedi babası olan Demir, eşi Elif Zeynep Demir ile bu birikimi daha cazip hale getiriyor. Zeynep Demir, işin sosyal medya ayağını yürütüyor. Evinde kurduğu küçük bir stüdyoda hazırladıkları farklı konseptleri fotoğraflayarak internet sayfaları üzerinden paylaşıyor.

1957’DEN GÜNÜMÜZE 

Demir’in elinde 1957 yılından bugüne kadar olan geniş bir takvim arşivi var. Fakat bu ilginç hediye, hazırlanan konseptler ile fazlaca rağbet görmeye başlayınca Demir, Türkiye’nin dört bir tarafından sahaflardan, koleksiyonculardan, eskicilerden orijinal takvimleri toplamaya başlamış. Demir sıklıkla ‘Takvim yaprakları orijinal mi?’ sorusuyla karşılaşıyor. Başlangıcı mutluluğu paylaşmak olan bir işte ticari kaygıların ötesinde hareket etmek gerektiğini vurgulayan Demir, “Dedemin miras bıraktığı koleksiyon hızla sahiplerini buluyor, takvim yaprakları tükeniyordu. Ben de Türkiye’nin dört bir yanından takvim bulmak için fazlasıyla zaman harcıyordum. Arkadaşlarım elimde bulunan takvim yapraklarını çoğaltmam önerisinde bulundu. Fakat bu benim için asla mümkün değildi. Her şeyden önce yaptığım işe ve dedemin adına saygısızlık olurdu. Çünkü bu eşsiz armağanı anlamlı kılan üzerinden geçen zamanın kokusu…” dedi.