3 Temmuz 2025 Perşembe / 8 Muharrem 1447

Ekranda bir tek gaf sizi bitirir

İlginç haberleri analiz eden Sakın Kaçırmayın programının yorumcularından Esra Harmanda, canlı yayın sunmanın riskini şu sözlerle özetledi: “Sarf edeceğiniz tek yanlış bir söz sizin bütün kariyerinizi yerle bir edebilir!”

Nil Özer27 Şubat 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ekranda bir tek gaf sizi bitirir

Moderatörlüğünü Ömür Varol’un üstlendiği Esra Harmanda ve Sinem Yıldız’ın yorumlarıyla Beyaz TV’de canlı yayın olarak ekrana gelen Sakın Kaçırmayın, ilginç haberleri masaya yatırıyor. Programı izleyiciyle buluşturan üçlü ile televizyon sektörünü konuştuk...  İşte Esra Harmanda ile ekranın önü ve arkası...

-  Görüşmeyeli nasılsınız?

Bugünlerde izleyicilerimizle yeniden buluşmanın çocuksu sevincini yaşıyorum. Çok şükür ki aşık olduğum işi yapıyorum. Allah herkese nasip etsin. 

- Yeni programınız Sakın Kaçırmayın hayırlı uğurlu olsun. Nasıl bir program?

Bugüne kadar  programlarımda sunucuyken burada yorumcu kimliğimle yer alıyorum. Programlarımı hep tek başıma sundum. Gündeme dair haberleri kendi penceremizden yorumluyoruz. Kah gülüyor kah hüzünleniyor kah öfkeleniyoruz. Tıpkı bizi izleyenler gibi yani. Onların sesi sözü oluyoruz bir yerde.

- Canlı yayının artıları ve eksileri nelerdir?

Çok riskli bir iştir canlı yayın. Söylediğiniz tek bir kelime bitiriverir hayatınızı. Ağzınızdan çıkanlar seyirciye dokunduğu o an geri dönüşünüz yoktur. Küçük topluluklardaki konuşmalarınızda bile uzun uzun provalar yaparken biz her gün onca saat milyonların karşısında konuşuyoruz. Üstelik sohbetler çoğu zaman spontane olur. Ama sizi tüm kalbimle temin ederim ki dünyada bir insanı bu kadar manevi doyuma ulaştıracak başka bir iş de yoktur.

Birçok dost kattı

- Bugüne kadar çok program yaptınız. Ekran, hayatınıza neler kattı?          

Birçok dost kattı. Uzaktan gıpta ile baktığım, hayranı olduğum, beş dakika geçirsem dediğim üstadlarla, usta isimlerle tanışma ve dost olma şansı yakaladım. Başka hiçbir işte bunu başaramazsınız. Kimi insanlara ön yargılıydım. Tanıdıklarımdan sonra ön yargılı olmamayı öğrendim. Pratik zekalı olmayı, hızlı çözüm bulma ve durumu toparlamayı öğrendim. Canlı yayınlar kriz yönetimi konusunda ustalaştırıyor insanı.

- Nasıl hazırlanıyorsunuz?

  Ben her programımı bir gün önceden kabaca bilmek isterim. Hangi konularda konuşucaz? Konuklarımız kimler? Mutlaka erken gidip saç makyaj işimi bitirmek, erken hazırlanmak gibi bir alışkanlığım var. Stüdyoya yayından hemen önce geçmeyi sevmem. Erken gider, yavaş yavaş gelen teknik ekiple sohbet ederim. Konuklu bir programsa yayından önce mutlaka konuklarımla kahve, çay içimi sohbet ederim. Direk yayında karşılaşmayı, konuşmayı sevmem.

Bende ekran ışığı var

- Ekran ışığı sıcaklığı nedir? Sizde var mı? Siz kimleri beğeniyorsunuz?

Bazı insanlar çok güzeldir. Ama ekranda soğuk dururlar. Bu sadece görsellikle anlatılır bir şey değil aslında. Bir enerji diyelim. Bir duruş, bir gülüş, davranış, konuşma ve enerji bütünü diyebilirim. Bu enerjiyi beyaz camdan izleyiciye geçirebilmek için ekran ışığınız olmalı. Bunca yıldır bu işi yaptığıma ve seyirci teveccüh gösterip sarıp sarmaladığını göre sanırım bende de bu sıcaklık, ışık var (Gülüyor).

- Bu aralar hangi haberler sizi üzüyor veya yüzünüzü güldürüyor?

Kadın ve özellikle çocuklara yapılan taciz, tecavüz ve şiddet haberleri beni çok sarsıyor. Kayseri’deki üvey anne, Özgecan cinayeti günlerce uykusuz kalmama sebep oldu. Her türlü canlıya uzanan yardım eli haberleri beni umutlandırıp mutlu ediyor. Kağıt toplayıcıya doğum gününde pastalı süpriz haberi gibi.

- Sektör için neler söylemek istersiniz?

Sektör için söyleyeceklerim çok parlak değil ne yazık ki...Program ve dizi projelerine eskiden daha profesyonel bakılır bu işlere layık olduğu değer maddi olarak da verilirdi. Şu dönemde her şeyi ucuza getirme düşüncesi açıkçası beni üzüyor. Profesyonel kalifiyeli insanlar da gitgide azalmaya başladı.

- Oyunculuktan vazgeçmediniz değil mi?

Geçen ay Sekerat Son isimli sinema filminde oynadım. Beni mutlu edeceğine inandığım işler oldukça seve seve yer almaya devam edeceğim.

Ömür Varol: Bence maya tuttu

Öncelikle programımızın iddialı bir isminin olduğunu, söylemeliyim... İçeriği de öyle, moderatörü de yorumcuları da, perde arkasındaki takımı da... Klasik gündüz kuşağı programlarından tamamıyla farklı, özgün bir konsept... Televizyon, gazete, dergi ve internette yer bulmuş, çarpıcı haberleri kendi üslubumuzla yorumluyor, seyircilerimizle paylaşıyoruz. 

- Size iki güzel isim eşlik ediyor. Ekranda kadın ve erkek farkı sizce nedir?

 İki güzel hanımefendi: Esra Harmanda ve Sinem Yıldız. Her ikisiyle de tanışıklığımız yoktu, bu projeden önce. Beyaz TV Program Müdürü Cihat Zembat buluşturdu bizi. Ve inanın ki; 40 yıllık dost gibiyiz. Doku uyuştu, maya tuttu. Kolay değil, ekranda birbirinden farklı üç karakteri aynı takımda oynatmak...

- İnternete göre 93 yılından beri sektördesiniz. Sizin için nasıl bir yolculuktu...

Dile kolay! 23 koca yıl geçmiş...

17 yaşındayken girdim sektöre. Henüz çocukken, anlayacağınız... Zor ama keyifli bir yolculuktu. Kameramanlık, muhabirlik, editörlük, haber müdürlüğü, program yapımcılığı, sunuculuk... Neredeyse üretimin her aşamasında görev aldım.       

- O yıllarla şimdiki dönemi karşılaştırsanız...

TRT’nin tek kanallı yıllarını yaşamış bir nesiliz biz. Bu kez, çoklu kanal döneminin ilk tuğlalarını döşüyorduk. Elbette kaos hakimdi. Peşi sıra yeni bir kanal kuruluyordu. Rekabet her geçen gün artıyordu. Henüz RTÜK yoktu. Reyting şirketleri de... Zamanla taşlar yerine oturdu ve bugüne gelindi. O günlerde daha çılgın işler yapılıyordu. Belki de kuralı, kaidesi konulmadığından... Şimdilerde daha derli toplu. Yine de sorunlu! Tabii bugün teknolojik gelişmelerle birlikte “sosyal medya” olgusu da girdi hayatımıza.     

- Sektör için önerileriniz var mı?

Siyasi anlamda bir ayrışma söz konusu medyada. Herkesin bir tarafı var. Gidişat iyi midir, kötü müdür, bilemem... Zaman, gösterecek.  Demokrasi, demokrasi, demokrasi... Hangi inançtan, hangi politik görüşten olursa olsun, fikrini özgürce dile getirebilmeli herkes. Medya sektöründe özellikle habercilikle iştigal edenlerin asli misyonu da demokrasiye hizmet olmalı...  Teknik anlamda ise meslektaşlarıma, yabancı içerikleri, formatları, takip etmelerini öneririm. Daha öğreneceğimiz çok şey var onlardan...      

- Bu sektördeki genç arkadaşlara neler tavsiye edersiniz?

Öncelikle iyi insan olsunlar. Meslek, en nihayetinde öğrenilir. Pes etmesinler, hırslı olsunlar ama hırslarının, başkalarına zarar vermesinler.

Sinem Yıldız: Selfie ve şarkılarla hazırlanıyorum 

- Uzun zamandır ekrandasınız...Sakın Kaçırmayın teklifini neden kabul ettiniz?

Kanaldan arayıp toplantıya çağırdılar öylesine gittim kanal müdürümüz projeye çok inandıklarını söyledi, üçümüz biraraya geldik ve ortaya muhteşem bir enerji çıktı bende tamamdır dedim...

- Günlük hayatınızda da bu kadar eğlenceli  misiniz? Yoksa ekip arkadaşlarınız mı sizi eğlendiriyor?

7/ 24 neşeliyim şükürler olsun ekip arkadaşlarımı da pozitif enerjimle coşturuyorum yüzde yüz organik bir durum bu.

- İzleyici profilini nasıl değerlendiriyorsunuz?  Her geçen gün değişiyor mu?

Her geçen gün izleyici profili değişiyor her yaştan izleyenler var bunları görmek bizi mutlu ediyor bizde onların ilgisine yayın kalitemizle cevap vermeye çalışıyoruz, yayını seyirciyle beraber yapıyoruz.

- Yayına nasıl hazırlanıyorsunuz?

Yayına çılgınca selfieler yaparak hazırlanıyorum şarkı söylüyorum muzurluk yapıyorum ve tabii ki dualarımı okuyorum.

- Sektör içinde hayal kırıklığı yaşadınız mı?

Ben balık burcuyum hayal kırgınlıkları olmaz mı ama bazı kırgınlıklar insanı güçlendiriyor deniz fırtınalı diye hiçbir martı uçmaktan vazgeçmez.

 

ÖNERİLEN VİDEO

Bursa'da deprem anı kamerada

Kapat
Video yükleniyor...