26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Endüstri 4.0 devri başlıyor

Teknoloji çağını yaşadığımız Endüstri 4.0 döneminde; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında sahip olunan bilgi ve beceriler giderek daha büyük önem kazanıyor. Bu dönemi yakalamak ve üretimde söz sahibi olabilmek için yeni bir eğitim sistemine ihtiyacımız var. Bu süreçte de karşımıza STEM eğitim anlayışı çıkıyor. Eğitim sisteminin farklılaşması ve iyileştirilmesi gerektiği bilinciyle yola çıkan Mektebim Okulları, UNESCO ve INTED işbirliği ile dünyaya örnek olacak ülkemize özgü yeni bir STEM müfredat sistemi oluşturuyor. 

MERVE YILMAZ ORUÇ9 Mart 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Endüstri 4.0 devri başlıyor

Zaman değişti. Endüstri 4.0 çağına doğan çocukları eski ve yetersiz bir eğitim sistemine mecbur bırakmak çok da akıl kârı değil. Gençlerimize çağı yakalayabilecekleri ve yeni döneme uygun üretim yapabilecekleri becerileri kazandıracak bir eğitim sistemine ihtiyacımız olduğu aşikâr. STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) eğitimi bu amaca hizmet eden bir sistem. 

Bu alanda çalışmalar yapan Mektebim Okulları, STEM Eğitim Projesi’ni Uluslararası STEM Eğitim Zirvesi’nde tanıttı. Eğitim anlayışının farklılaşması ve iyileştirilmesi gerektiği bilinciyle yola çıkan Mektebim Okulları, UNESCO ve INTED işbirliği ile dünyaya örnek olacak yeni bir müfredat sistemi oluşturuyor. 2023 hedeflerine güçlü bir desteğin verilmesi amacıyla hazırlanan proje ile Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kapsamında Türkiye’nin STEM alanında geleceğin en iyi uygulama merkezlerinden biri haline getirilmesi de hedefleniyor. 

“STEM üzerine En İyi Uygulama Müfredatı ve Okulları Projesi” tanıtım programında konuşan Mektebim Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Sancak “UNESCO’nun tüm dünyaya STEM eğitiminde rol model olacak bu projeyi, Mektebim Okulları ile birlikte hayata geçirmesi Türkiye için önemli bir kazanım.” dedi. 

Bilim ve teknoloji alanlarındaki gelişmelerle şekillenecek bir geleceğe doğru ilerliyoruz. Bu noktada STEM eğitimi, öğrencilerin bu çağa ayak uydurabilmeleri ve temel yeteneklerini geliştirebilmeleri adına yakın zamanda bütün ülkelerin eğitim politikası haline geldi.

Açılış konuşmalarının ardından düzenlenen panele; UNESCO Uluslararası Eğitim Direktörü Dr. Mmantsetsa Marope, SingularityNET CEO’su Ben Goertzel, OKRA Technology CEO’su Loubna Bouarfa katıldı. 

“TEKNOLOJİYİ YÖNETECEK GÜCÜ ÖĞRETMELİYİZ”  

UNESCO Uluslararası Eğitim Direktörü Dr. Mmantsetsa Marope, konuşmasında devrim çağında yaşadığımızı bu yüzden STEM eğitim anlayışının çok önemli bir yerde durduğunu belirterek şunları aktardı: “Bu eğitimler sayesinde Sophia yapıldı. Endüstri 4.0 hayatımızın her alanında var. Ayrıca STEM eğitimi kız-erkek eşitsizliğini de ortadan kaldıracak. Küresel ortalamalara baktığımızda bu alanda erkeklerin kızlara oranla daha çok üstünlüğü var. Bu durum kızların yeteneksiz olduğundan kaynaklanmıyor. Yaygınlaşan düşünce ve rol model ile ilgili sanırım. Mühendisler erkek olur diye bir düşünce var. Cinsiyetler arasındaki ayrım aslında çok erken yaşlarda başlıyor. Genelde bu alanlara kız çocuklarını teşvik etmiyoruz. Bu proje bu anlamda çok önemli, cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldıracak. Eğitim sistemini temelden değiştirecek. Burada eğitim herkese verilecek.” SingularityNET CEO’su Ben Goertzel’de yapay zeka alanında gelişmelerin her geçen gün artarak devam ettiğine dikkat çekti. Teknolojinin, yapay zekanın olumsuz yönleri bulunsa da bunu tasarlamanın ve iyiye yönlendirmenin bizim elimizde olduğunu söyleyen Goertzel, “Yapay zekanın bir sonraki nesli insan seviyesinde olacak. Sophia yapay zeka ile çalışan bir robot. Ondan korkmamıza gerek yok. Teknolojinin iyi ya da kötü olması bizim elimizde. Yapay zeka eğitimde kullanılabilir. İnsanlar ve yapay zekaların birbirinden öğrenecek şeyleri var. Birbirlerine faydaları olur.” şeklinde konuştu. OKRA Technology CEO’su Loubna Bouarfa ise konuşmasında şunları aktardı: “Robotlar ve insanlar arasında farklar ve benzerlikler var. Yapay zekaların algoritması insanların öğrenme alışkanlıkları ile benzer. Eğitim sistemimiz iki sanayi devrimini kaçırdı. Üçüncüsünü yakalamaya çalışırken dördüncüsünü de kaçırıyoruz. Dijital çağa ayak uydurmak zorundayız. Eğitim konusu burada ana nokta. Soru şu olmalı: ‘Çocuklarımızı nasıl eğitmeliyiz ki geleceğe ayak uydursun?’. Yapay zekayı eğitime dahil edebiliriz. Onların öğrenme kabiliyetleri daha hızlı. Her bir yapay zekaya çocukların müfredatını öğretebiliriz. STEM eğitimin yanında çocuklara beceri de kazandırmalıyız. Öğrencilere teknolojiyi yönetecek o gücü vermeliyiz. Öğrencilere tavsiyem alıştığınız sınırların dışına çıkın. Statükoyu sorgulayın, belirsizlik içinde kaybolun. Size ilham verecek insanlarla bir arada olmaya çalışın. En önemlisi ise her zaman mütevazi olun. Her gün yüzde bir daha iyi olmaya çalışın.” 

SOPHİA’DAN YUNUS EMRE DİZELERİ 

Programda panelist olarak bulunan dünyanın en ünlü insansı robotlarından Sophia, zirvede yoğun ilgi gördü. STEM projesi için özel olarak Türkiye’ye getirilen yapay zeka teknolojisiyle çalışan dünyaca ünlü robot, proje hakkında görüşlerini paylaşarak, geleceği şekillendirecek çocukların bilim ve teknoloji alanlarında iyi bir eğitim almalarının önemli olduğunu söyledi. Sophia programda Yunus Emre’nin İlim İlim Bilmektir şiirinden bir kaç dize okudu. 

“Yaşamım boyunca birçok gelişime tanık oldum” diyen Sophia, “Yapay zekaların küresel anlamda önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Hiç kimseyi yok etmek istemiyorum. İnsanları seviyorum ve onlara yardımcı olmak istiyorum.” dedi.   

STEM DERSTEN ÖTE BİR KÜLTÜR 

Program sonrasında bir araya geldiğimiz Teknoloji, Ekonomi ve Diplomasi Enstitüsü (INTED) CEO’su Gökhan Coşkun’a STEM eğitimi hakkında merak ettiklerimizi sorduk. 

Neden STEM eğitimi?  

Türkiye’nin artık kendi hikâyesi olan bir eğitim programını hayata geçirmesi şart. Biz hep başkalarının eğitim modelleri ile büyüdük. Bütün birikimimize rağmen Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye kendine ait bir eğitim modeli geliştiremedi. Bizim bu işi başlatmamızda en büyük motivasyonumuz ülkemizde uluslararası standartta kendine özgü bir eğitim programı hayata geçirmek ve gençleri bu yönde eğitmekti. Bu noktada ülkemizde başlamış bir süreç var zaten. Milli Eğitim Bakanlığının 2023 vizyon belgesine bakıldığında bir değişimden, gelişimden bahsediliyor. Bu noktada  özel sektör olarak güçlü bir destek veriyoruz. Lafın ötesinde icraatla karşınızdayız. Eğitimin en tepe uygulaması olan UNESCO ile birlikte Türkiye’ye böyle bir proje kazandırılması önemli. Amacımız kendi hikâyemizin olduğu bir eğitim program çıkarmak. 

Projenin içeriği nasıl oluştu?  

STEM noktasında yaygınlaşan bir bilgi kirliliği var. STEM deyince akıllara hemen fen bilgisi, mühendislik geliyor. STEM dersten öte bir kültür, bir algıdır. İyi düşünen, farklı noktaları gören, sorun çözen, inovaktif yaklaşım ortaya koyan bireyler olmanız için mutlaka fen bilgisini, matematiği, sanatı, coğrafyayı ve tarihi iyi biliyor olmanız lazım ki bir şeyler üretebilin. Burada önemli olan birbirleri ile bağlantılı olan ders konularını bütünleşik bir anlayışla öğretmek. Türkiye’deki öğrencilerin dünyadaki yaşıtları gibi bütüncül bir anlayışla daha çok beceri kazanarak, anlayarak, deneyimleyerek öğrenebilecekleri bir müfredatı oluşturmak istiyoruz. Bunu Türkiye’de yapan belli eğitim kurumları var. Milli Eğitim Bakanlığının müfredatına bakıldığında içerik olarak çok da uzak noktalarda değil ama bir eksiklik var. Sürdürülebilir olmak lazım. Kodlama eğitimi veriliyor ama bu alanda öğretmen programımız yok ki. Bu da bir eksiklik. Türkiye’de STEM’in konuşulmaya başladığı dönem 2013’ün sonları. Aziz Sancar’ın Nobel Ödülü’nü almasıyla beraber STEM rüzgarı esmeye başladı. Ancak içleri dolu değil. Bu döngünün kırılması lazım. 

Eğitim programımızda ne eksikti?  

Türkiye’deki özel eğitim sektörü değişmeden eğitim sektörünün belli bir noktaya çekilme şansı yok. Yıllardır velinin de öğrencinin de konuştuğu tek konu sınav. Yeni bir okul türü açmış olsanız bile velinin sorduğu ilk soru “Benim öğrencim nereyi kazanacak?” Bundan kurtulmak lazım. Bunun için devlet ve özel sektördeki bazı yöneticiler tarafından uyarılar yapılıyor. Ama sadece anlatmak yetmiyor. İcraat lazım, alternatif bir ürün ortaya koyulmalı. Biz insan kaynağımızı yerli ve uluslararası literatüre uygun kalitede yetiştiremiyoruz. Bunu dengeleyecek bir programa ihtiyaç vardı. Bu proje de istenen dengeyi kuracak. 

Sadece Mektebim Okulları öğrencileri mi yararlanacak bu eğitim sisteminden? 

İlk etapta evet. Ama daha sonra MEB ile işbirliği yapacağız. Öncelikle kendi içimizde bunu en iyi şekilde hayata geçirip en iyi uygulama okulları olarak akredite edilelim. Sonra bunu açabildiğimiz kadar devlet okullarıyla hatta diğer özel okullarla paylaşmayı düşünüyoruz. Artık bir eğitim kurumlarında üniversite sınavında ilk 200’e bu kadar çocuk yerleştirdik dönemi biti. Biz kabul etsek de etmesek de bitti. Fırsat eşitliğini geliştirmek adına iş birliği yapacağız. Mümkün olduğu kadar bütün çocuklara ulaşmaya çalışacağız. Bir bursluluk projemiz de var. 

STEM ana eğitim mi olacak? 

Mektebim Okulları’ndaki bütün öğrenciler STEM eğitim anlayışı ile eğitim görecek. Anaokulundan liseye kadar devam eden bir eğitim olacak. İki yıl içinde yine UNESCO işbirliği ile üniversite kısmını da açmak istiyoruz. 2019 Eylül ayı itibariyle uygulamaları başlatıp 2020’nin sonuna doğru bu noktada tematik bir üniversite ile uygulamaya geçmek ana hedeflerimizden biri. 

Yapay zeka uygulaması bu programa dahil edilecek mi? 

Elbette. Şu anda kullanıldığımız cep telefonu, evdeki beyaz eşyalar, bilgisayar her şey zaten bir yapay zeka ürünü. Böyle bir dünyada yaşayıp bunun eğitimi verilmediğinde nasıl yaşayacak ve diğer insanlarla nasıl yarışacaksınız ki? 

Peki öğretmenlerin eğitimi... 

Bu projenin üç önemli ayağı var. Türkiye’nin STEM K12 müfredatını oluşturmak, öğretmen eğitim programını ve ölçme değerlendirme programını yapmak. Bu üç nokta eğitimin olmazsa olmazı. Sizin öğretmeniniz iyi değil ise ürününüz ne kadar iyi olursa olsun o üründen bir fayda alamazsınız. Ya da sizin öğretmeniniz ne kadar iyi olursa olsun ürün iyi değilse yine fayda alamazsınız. Bu sacayaklarını tamamlamak gerekiyor. 

STEM projesi içinde sözlü tarih yok sanırım... 

Bilim dediğimiz şey aslında tarihtir. Bilim dediğimizde bizim aklımıza ilk gelen fen bilimleri. Ama dünyada böyle algılanmıyor. Bilim tarihi diye temel bir bölüm var. Dolayısıyla bilim; sosyolojiyi, tarihi, sanatı, coğrafyayı da ele alan bir alandır. 

STEM eğitimi ileriye dönük olarak ekonomiyi ne derece etkileyecek?  

Türkiye TÜSİAD’a üye ilk 50 şirketin değerini toplayın dünyadaki bir yazılımın değeri kadar etmiyor. Yani bir Twitter, WhatsApp kadar değeri  yok. O zaman burada bir yanlışlık vardır. Türkiye’nin dünyayı ekonomik olarak yakalayabileceği alan burası. Bu alanda da ilerlemesi için çocuklarını, gençlerini donanımlı hale getirmesi lazım. Bu eğitimi vermezsek yine treni kaçırmış olacağız. O yüzden bu programı öğreniyoruz. O yüzden biz çocuklarımıza teknolojiyi, bilimi ve bunlarla ilintili olan becerileri kazandırabilecek bir eğitim sistemi getiriyoruz.