Fabrikada yapamadıysam eve geldiğimde hamur açarım

Her gün 04.00’te uyanıyor. Kişisel bakımını yapıp Kağıthane’deki fabrika üretim merkezine gidiyor. Önlüğünü giyip geçiyor hamurların başına ve yoğuruyor da yoğuruyor! Buraya kadar belki her şey normal görünüyor ama asıl iş bundan sonra başlıyor. Güllüoğlu’nun altıncı kuşak yöneticisi Fatih Güllü, gün içinde ardı ardına toplantılar düzenlemek yerine yaptığı ürünlerin fotoğrafını tek tek çekiyor ve her birinin tarifini görselleriyle birlikte sosyal medyada paylaşıyor. 36 yaşındaki Fatih Güllü kısa sürede sosyal medyada öyle sevildi ki f.gulluoglu adıyla açtığı Instagram hesabının 35 bin takipçisi var. Hatta takipçileri ona Lord, fabrikasına ise ‘şato’ benzetmesinde bulunuyor. Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi’nde psikolojik danışmanlık eğitimi alan ve ardından Güllüoğlu yönetimine geçen Fatih Güllü ile sosyal medyadaki popülaritesini konuştuk.

- Güllüoğlu ailesinin 6’ncı kuşak yöneticisisiniz. Mutfakta mı büyüdünüz?

 1871’de  kurulan firmayı dedem 1949’da İstanbul’a getirmiş. 1985’te de babam şubeleşmek maksadıyla ayrılmış. Ben de 11 yaşımdan beri işin içindeyim. Takıntı derecesinde seviyorum. Önce baklava yapmayı öğrendim. 19 yaşında baklava ustası oldum. Fabrikada lokum da poğaça da yapıldığı için her birini yapmayı biliyorum. Şimdi ise hamurla oynamadan bir günüm geçmez. Fabrikada yapamadıysam evde hamur açarım.

- Üniversitede neden psikoloji alanını seçtiniz?

İşletme okusam olayın mali kısmına hakim olacaktım. Ama insanları yönetemediğiniz, iletişim kuramadığınız zaman bir yönetici olarak vasıflarınız sınırlı kalır. Oysa ben insanların vücut dilini okuyup empati kurabiliyorum.

- Sosyal medyayı keşfetmeniz nasıl oldu peki?

Bir süre önce firmanın tanıtımı için yemek bloggerlarıyla bir etkinlik yaptık. Sonrasında firmanın Instagram hesabı popüler oldu. Bu ilgi çok hoşuma gitti ve mutfak aşkımı sosyal medyada kendim paylaşmaya karar verdim. İnsanlar baklava, börek gibi görselleri görünce onun kurumsal bir şey olduğunu anlıyor. Ama ben daha sıcak paylaşımlarda bulunduğum için beni sevdiler. Ağustos ayında Instagram hesabını devraldığımda bin kişi takip ediyordu. Şimdi 35 bin kişi takip ediyor.

- Neden Facebook ya da Twitter değil de Instagram’ı önemsiyorsunuz?

Sosyal medyanın geleceğinin Instagram’da olduğunu düşünüyorum çünkü görsellik ön planda. Özellikle bizim toplumumuzda insanların okuma alışkanlıkları düşük ama görsel zekaları çok yüksek. Ben de Instagram’ı daha aktif kullanıyorum.

GÖRÜNTÜNÜN LEZZETİ BİLE AĞLATIR

- Instagram hesabınızdan firmanın tariflerini de paylaşıyorsunuz. Bu, kuruma zarar vermez mi?

Güllüoğlu’nun başarısının sırrı tariflerin gizliliğinde değil, malzemenin en iyisini alabilme gücünde. O yüzden her şeyi yazıyorum en ince ayrıntısına kadar. Videolarda ürünün yapılışını da gösteriyorum. Ama doğru malzemeyi bulmak ve o malzemeyle yapabilmek çok zor tabii ki. Verdiğim tarifte söylediğim yağı değil de sıradan bir margarini kullanırlarsa o poğaça yayılabilir. İnsanlar bana kimi zaman ‘Fatih tarif paylaş, bize acı çektir!’ diyorlar. Hemen anında bir gönderide bulunuyorum. Görüntünün lezzetinden ağlayanlar oluyor. Hatta ertesi sabah Instagram’ı açtığımda ‘Ölü, yaralı var mı?’ diye soruyorum. Nev-i şahsına münhasır biriyim. Bunları yayınlamak hoşuma gidiyor.

- Tüm bunlara babanız Nejat Güllü nasıl tepki veriyor?

Çok seviniyor tabii ki. Geçen gün onun da bir fotoğrafını koydum, Alain Delon’a benzetmişler. Çok hoşuna gitti. Babam yeniliklere açık biri. Gençlerle kolay iletişim kurar. Bu yüzden benim de bu yeni açılımıma destek veriyor. Firmaya olan pozitif etkisinin de farkında.

Instagram’ı sıcak hale getiriyorum

- Her gün baklava, börek yapıp nasıl bu kadar fit kalabiliyorsunuz?

Asker gibi büyüdüm çünkü. Babam bizi kurallarla büyüttü. Birşeye yenik düşmek beni psikolojik açıdan kötü hissettirir. Yemek yememem gerekiyorsa asla yemem. Gün içinde yapıp da İnstagram’da paylaştığım ürünlerin sadece tadına bakıyorum. Takipçilerime karşı sorumluluğum var.

- Sizi takip edenlere cevap da veriyorsunuz...

Instagram’ı sıcak hale getiriyorum. Paylaştığım fotoğrafların altında adeta bir ‘chat room’ oluşuyor. İnsanlar birbirlerine ‘Günaydın, nasılsın?’ diyor. Maskülen tarafımı geri planda bırakıp ev kadınlarının dilinden yazıyorum. Beni evlat gibi görüyorlar. Takipçilerimin yüzde 99’u kadın. Hatta eşleriyle birlikte takip ediyorlar. Instagram’dan paylaştığım bir tatlıyı görüp yarım saat sonra buraya geliyor ve ‘Bu tatlıyı istiyoruz’ diyorlar.