24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Filistinli genç sanatçılar İstanbul’da!

Kudüs Platformu’nun davetlisi olarak İstanbul’a gelen Filistinli genç sanatçılar Milli Saraylar Yıldız Porselen ve Çini Fabrikası’da Türk seramiği ve porselen yapımıyla ilgili bir eğitime katıldılar. Porselen yapımında hem teorik hem de teknik olarak deneyim kazanan genç sanatçılar burada öğrendiklerini ülkelerine döndüklerinde üretime dökmek istiyorlar.  

ALİ DEMİRTAŞ3 Ağustos 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Filistinli genç sanatçılar İstanbul’da!

Sanat da doğa gibi. Ne kadar görmezden gelinse ne kadar çok engeller çıksa da varolabilmek için kendine yol buluyor. Hem bulunduğu ortama hem de üreticisine yol oluyor, ışık oluyor. Gerçek sanatçılar da sanatın hayatla bağ kurmayı sağlayan gücüyle üzerlerindeki baskılara rağmen üretmeye devam ediyorlar. Sanattan ne kendilerini ne de toplumlarını geri bırakıyorlar. Onlar kim mi? Filistinli genç sanatçılardan bahsediyorum. Bir grup Filistinli genç sanatçı İrfandan Medeniyete Derneği / Kudüs Platformu’nun davetiyle İstanbul’a geldi. Gençler Milli Saraylar Yıldız Porselen ve Çini Fabrikası’nda Türk seramik ve porselen sanatının tüm detaylarını öğrenmek üzere 10 günlük bir staj yaptı. Filistin’in El-Halil şehrinde üniversite eğitimi alan ve farklı sanat dalları ile ilgilenen 10 Filistinli genç sanatçı el yeteneği hayli gelişmiş kişiler arasından seçilmiş. Çini ve seramikle ilgili Ortadoğudaki önemli merkezlerinden biri olan ve 2016 yılında Dünya El Sanatları Komitesi (WCC) tarafından Dünya El Sanatları Kenti seçilen El-Halil’den gelen gençler bu stajla birlikte iki kültürün zengin sanat birikimini harmanlayacak bir donanıma sahip olacak. Gençler 130 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan Yıldız Porselen ve Çini Fabrikası’nda bir porselenin çamurdan son haline kadar gelen süreci tüm detaylarıyla öğrenmiş oldular. Hem teorik hem de teknik olarak öğrenim gören gençlerin her birinin hikâyesi farklı ama burada olmakla ilgili söyledikleri şeyler aynı: “Çok mutluyuz!” İçlerinde burada öğrendiklerini Filistin’e döndüğünde diğer insanlarla paylaşmak isteyen de var, bir porselen fabrikasında çalışmayı düşünen de… 

ALİ ABU GHAYYADAH: İSRAİL’İN ENGELLERİ BENİ SANATTA MOTİVE ETTİ

Beytüllahim’e bağlı bir köyde yaşıyorum. Üniversitede güzel sanatları öğrendim. Aynı zamanda hat yeteneğimi geliştirdim. Şu an ortaokul ve lise bir öğrencilerine sanat dersleri veriyorum. Resim ve porselen üzerine de çalıştım. Çocukluğumdan beri tüm sanatlara ilgim vardı. Aynı zamanda ney de çalıyorum. Üstelik neyi de kendim yaptım. 1989 yılında büyük abim İsrail’in köyümüze saldırısında şehit düştü. O da çok güzel hat yazardı. Diğer kardeşlerim de hat sanatında çok yetenekliler. Ama maalesef o dönemdeki şartlardan dolayı okuyamadılar. Acilen işe başlamaları gerekiyordu. Dolayısıyla sanat yapamadılar. Ama ben bu işin peşini bırakmadım. Üniversite çağına geldiğimde sanat okumaya karar vermiştim. Herkes karşı çıktı. Bunca sıkıntı varken herkes kendime daha fazla yararı olacak bir meslek okumamı istedi ama vazgeçmedim. Malzeme bulamadığımız zaman her şeyi kendimiz yaptık ve yolumuza devam ettik. 

DENEYİMLERİMİ PAYLAŞMAK İSTİYORUM 

9. sınıfta iken İsrail işgali ile ilgili bir çizim yapmıştım. Bu çizimi bir yarışmaya gönderdim. Ama bu resim kazanırsa İsrail askerleri beni tutuklamasın diye çalışmam yarışmadan çıkarıldı. Bu benim için bir motivasyon kaynağı oldu. 32 yaşındayım ve Filistin’den hiç çıkmadım ve ilk kez buraya geldim. Türk kültürünü ve Osmanlı eserlerini hep TV’den görüyordum. Burada görünce o kadar mutlu oldum ki. Büyük Türk hattatlarını tanıyorum. Onların eserlerini hep kitapta gördüm. İslam Müzesi’nde onların eserlerini görünce bambaşka bir şuura kavuştum. Porselen fabrikasında çok şey öğrendim. Bunları geri döndüğümde yaymak istiyorum. Burada Türklerin gözünde sevgiyi görebiliyoruz. Herkes bize çok nazik davrandı. Bu küçük zaman diliminde bize yardımcı olmaya çalıştınız.

AFİF AL JABİRİ: İNSANLAR FİLİSTİN’İ UNUTMASIN DİYE...

Burada olmaktan hem çok mutlu hem de çok gururluyum. Ben daha çok el sanatları üzerine çalışıyorum. 1980 yıllarında çini ve porselen üzerine çalıştım. İşgalin getirdiği şartlardan ve yoksulluktan dolayı bu sanatı üniversite okuyarak pekiştiremedim. Daha çok Filistin ve Mescid-i Aksa üzerine çalışıyorum. İnsanlar Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı unutmasınlar diye buralarda güzel sanatları canlı tutmaya çalışıyoruz. 1996 yılında Yahudilerin Mescid-i Aksa altında kazdığı tünellerle ilgili bir resimçizdim ve bunları çoğaltarak tüm Filistin’e yaydım. Bir gün bir çevirme noktasında İsrail polisi tarafından durduruldum. Beni dövüp elimdeki resimlere el koydular. Filistin’de sanatçının yanında duracak sağlam bir yapı olmadığından sanatçılar çok büyük sıkıntı içinde yaşıyor. Buraya geldiğimde ilk kez değer gördüğümü hissettim. Burada çok şey öğrendik eğer nasip olursa diğer sanatçı arkadaşlarımla birlikte burada öğrendiklerimizi kurslar düzenleyerek diğer sanatçılara öğretmek istiyoruz. Belki fabrika, kurum ya da dershanenin adı buradan bir isim olabilir. 

MOHAMMED N. SHWEİKY: ORİJİNAL MÜREKKEP BULAMADIM...

El Halil’de yaşıyorum. Üniversitede Arapça bölümünde okudum şu anda Arapça öğretmenliği yapıyorum. Babamdan hat öğrendim. Hat sanatına hem Filistin’de hem de yurt dışında hizmet etmek istedim. Ama İsrail işgalinden dolayı bunu yapamadım. Kendimi Youtube’da videolar izleyerek veya kitaplardan okuyarak geliştirdim. Orijinal mürekkep bulmak zor olduğu için mürekkebi kendim yaptım. 4 yıl boyunca bu mürekkep üzerinde çalıştım, en güzel mürekkebe ulaştım ve bunu satışa çıkardım. Üniversitede hat sanatını öğrenirken yapılan işleri sadece fotoğraf olarak görüyorduk. Onlar da çok net değildi. Burada İslam Eserleri Müzesi’nde bu eserleri canlı canlı gördüm. Bu benim için çok önemliydi. Buradaki hat sanatı beni cezbetti. İnşallah tekrar gelip öğrenmeye devam ederim. Burada porselen üzerinde çizim yapmayı ve boyamayı öğrendim. Ülkeme döndüğümde bir seramik fabrikasına çalışmak için başvurabilirim.

İBRAHİM BURNAT: FİLİSTİN’DE SANAT DİRENİŞE BÜYÜK KATKI SAĞLADI 

2009’da Kudüs Üniversitesi’nin sanat bölümünden mezun oldum. Özel bir okulda sanat dersleri verdim ve projeler ürettim. Projelerimdeki amacım devlet okullarında ve mülteci kamplarında sanatın yayılmasını sağlamaktı. Bu proje kapsamında Beytüllahim mülteci kamplarında yaşayan çocuklarla bir sergi de yaptık. Proje maalesef destek bulamadığımız için devam edemedi. Beytüllahim’deki okullarda çok az sayıda profesyonel sanat hocası var. Üniversitelerin sanat bölümünden mezun çok kişi var fakat görevlendirilmiyorlar. Bu durum da tabii ki gelecek nesilleri olumsuz bir şekilde etkileyecek. Hâl böyle olunca da halkın sanata ilgisi azalacak. Aslında Filistin’de bulunan sanatçılar çok yetenekli ve yüksek kabiliyete sahipler. Bu durum direnişe de büyük bir katkı sağladı. Sanatçılar bizim orada vermiş olduğumuz mücadeleyi oradaki çatışmayı adeta sanat ile tarihe yazdılar, kaydettiler. 

KÖKLERİMİZ BURAYA DAYANIYOR 

Daha önce Marmaris’e gelmiştim. Ancak Türkiye hakkında çok fazla bilgi sahibi değildim. Ama şimdi bu gelişimde tarihle iç içe oldum ve bu durumdan çok etkilendim. İlk kez böyle bir durum yaşıyorum. Türkiye ve Filistin din kardeşi. Aynı zamanda Filistin’in tarihi kökleri buraya dayanıyor. Çünkü biz zamanında aynı kültürü ve toprağı paylaşıyorduk. Bunun izleri hâlâ devam ediyor. Bunu hissediyoruz ve birbirimize çok yakınız. Bizim kaderimiz aynı. Tabii ki ben bir öğretmen olarak, buradaki tecrübemi öğrencilerimle paylaşacağım. Ama bu çok çaba gerektiren bir iş. Elimden geleni yapacağım. Türk toplumu tarihiyle çok gurur duyan bir millet. Aynı zamanda Kudüs ve Mescid-i Aksa buranın tarihinin önemli bir parçası. Ben umuyorum ki Türkler orayı unutmayacak.