19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

'Her ev bir okul'

Ailelerin çocuklarını nasıl eğitmeleri gerektiği konusunda okullarda ve kültür merkezlerinde seminerler, camilerde ise babalara babalık eğitimi veren uzman psikolojik danışman Mehmet Hilmi Eren, “Her ev bir okuldur. 0-6 yaş grubundaki çocukların ebeyenlerinden aldıkları evde eğitim onların geleceğini etkiliyor. Bizim amacımız aileleri bilinçlendirmek. Okul ile aile bağının güçlenmesi sağlayıp buradaki aktivitelerin evde de devam etmesini sağlamak.” diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ20 Nisan 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Her ev bir okul'

Evde eğitimi destekleyen ve uygulayan birçok ülke var. Bazen haberlerde duyarız “13 yaşındaki süper çocuk üniversiteden mezun oldu.” diye. Aklımıza gelir nasıl oluyor da bu yaşta okulu bitirebiliyor. Bu sorunun cevabı ise evde eğitim. Bu eğitim anlayışında ailenin rolü çok önemli. Ailenin çocuğun eğitiminde yer alması ve okuldaki eğitimin evde de devam etmesi gerektiği anlayışı ile eğitim seminerleri veren uzman psikolojik danışman Mehmet Hilmi Eren, 2017 yılında kurduğu Ev Okulu Derneği ile ailelere yol gösteriyor. Eren, 0 ila 18 yaş arası çocuklara ve onların ailelerine yönelik atölyeler düzenliyor, seminerler düzenliyor. Hatta seminere katılmayan babalara da ulaşmak için her cuma namazı camilerde babalık eğitimi veriyor. Okullardaki en büyük şikayetin ailelerin ilgisizliği olduğuna değinen Eren, aile ile okul arasında bir uyum yakalanmasına yardımcı olduklarını söylüyor. 

EĞİTİM EVDE DE SÜRMELİ 

Ev Okulu Derneği olarak evlerin gerçek vasfını, ailelerin eğitim adına görevlerini hatırlatmak amacıyla yola çıktıklarını belirten Eren, “ABD’de yaklaşık 4 milyon çocuk okula hiç gitmiyor. Bu çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki düzenli olarak okula giden çocuklardan daha başarılılar. Bizim burada amacımız çocuklar okula gitmesin değil. Bizde öğrenci ne kadar hızlı olursa olsun diğer arkadaşlarını beklemek zorunda. Bu da zamanla körelmeye neden oluyor.” diyor. Uzun vadede planlarının evde eğitim sisteminin ana eğitime alternatif hale gelmesi olduğunu söyleyen Eren, ilk olarak ailelere evde eğitim bilincinin verilmesi gerektiğinin altını çiziyor. “Okul, öğretmen var diye evde eğitimi ihmal edemezsiniz. Ev eğitimin merkezidir. En basitinden dil eğitimi evde başlar. Bu amaç doğrultusunda ailenin okuldaki aktiviteleri evde de desteklemesini hedefliyoruz.” diyen Eren, evde yapılabilecek faaliyetler konusunda ebeveynleri bilinçlendirmek için çalışmalar yürüttüklerini söylüyor. 

AİLELER İYİ GÖZLEMCİ OLMALI 

Çocuklardaki zeka gelişiminde çevresel faktörlerin etkisinden bahseden ve zekanın en çok 0 ila 6 yaş arasında geliştiğine dikkat çeken Eren, “Eğer aile bu bilince sahip olmaz ise çocuklarımız zeka anlamında çok gelişemez. Biz bu bilinci ailelere vermeye çalışıyoruz. Aslında  anne ve babalar tam anlamıyla çocuklarını tanımıyorlar ve yeteneklerinin farkında değiller. Çocuklarını birkaç kelime ile ifade ediyorlar ama aslında farklı meziyetleri olabilir.” şeklinde konuşuyor. 

Eğitime aileyi dahil eden psikolog Eren, düzenledikleri atölyelere çocuklar ile birlikte aileleri de davet ediyor. Bunun nedenini ise şöyle anlatıyor: “Atölyelere aileleri de davet ediyoruz ki evde de bu çalışmalar devam etsin. Modern uçak yapımı ve ailecek zeka oyunları atölyesi açtık. Akvaryumda bir gece etkinliği uzun zamandır devam ettirdiğimiz bir program. Aileler çocukları ile birlikte akvaryuma geliyor. Önce etkinlikler düzenleniyor sonra da cam tünelin altında uyuyakalıyorlar. Kütüphanede bir gece, müzede bir gece etkinlikleri de yapmayı planlıyoruz. Atölyelerimizi farklı kılan bir yan daha var. Mesela yazılım için 3 boyutlu yazıcının üretildiği yerde mühendisler ile birlikte bir atölye yapıyoruz. Farklı meslek mensuplarını çocuklarla buluşturuyoruz. Meslek bilinci oluşturmayı da amaçlıyoruz. Çünkü bugün çocuklara ne olacaksın diye soruyoruz. Bildikleri üç meslek var; doktor, polis, öğretmen. Oysa bir sürü meslek var.” 

“Her çocuk belli yaşta belli özellikler gösterir. Anne ve baba çocukların hangi yaşta hangi özellikleri göstermesi gerektiğinin bilincinde olmalı.” diyen Eren, sözlerine şöyle devam ediyor: “Toplumumuzda maalesef üstün zekalı, özel yetenekli çocuklar kaybediliyor. Çocukların bazı davranışları şımarıklık ya da yaramazlık olarak adlandırılıyor. Oysa bazı davranışları üstün zekalı olduğunun kanıtıdır. Biz bunları kaçırdığımız için birçok yetenek heba oluyor. Bunun önüne geçmek için aileler iyi gözlemci olmalı.” Eren, “3 yaşında bir çocuk vardı internetten kredi başvurusu yaptığı için ailesi bana geldi. Anne baba evde paraya ihtiyaç olduğunu konuşurken çocuk onları duyuyor. İnternete ‘para nasıl bulunur’ yazıyor karşısında bir banka kredi ekranı çıkıyor. Ekrana babasının kimlik ve telefon numarasını yazıp başvuru yapıyor. Bu çocuğun yaptığını yaramazlık olarak görürseniz o zaman kaybeden biz oluruz.” şeklinde konuşuyor. 

BIRAKIN İCAT ÇIKARSINLAR  

Evde çocuklara yönelik kullanılan ‘hayal kurma’, ‘icat çıkarma’, ‘ayakların yere bassın’ gibi cümlelerin lügattan çıkarılması gerektiğini belirten Eren, “Çocukların eski köye yeni adet getirmesi gerekir ki köyden kasabaya kasabadan şehre terfi edelim. İcat çıkarması gerekirki gelişelim ve 2023, 2071 Türkiyesi oluşturalım. Burada ailelerin oluşturduğu ev kültürünün önemi var. ‘Sen sus’ diyen bir aile mi yoksa ‘Senin bu konuda fikrin ne’ diyen aile mi? Seçim bizim.” diyor.   

Çocukların birşeyleri deneyimleyerek öğrenmesi gerektiğini savunan Eren, ilkokul çocuklarının üniversitelerde derse girmesi gerektiğini söylüyor. “Çalıştığım şirketlere şu öneride bulunuyorum. Yönetim Kurulu toplantılarına çocukları çağırın. Çünkü çocuklarda henüz önyargılar ve basma kalıp düşünceler oluşmamıştır. O yüzden farklı düşünebilirler” diyen Eren, çocukların fikirlerine değer verilmesi gerektiğini belirtiyor. Üniversitede yanlış bölümlerin seçilmesinde ailelerin etkisi olduğunu belirten Eren, “Gençlerin tam anlamıyla kendini tanımıyor. Bu da aileden kaynaklanıyor. Aile çocuğun aynası olmalı.” şeklinde konuşuyor.  

CUMA NAMAZINDA BABALIK EĞİTİMİ  

Okullarda ve çeşitli merkezlerde ailelere yönelik seminerler veren uzman psikolog Mehmet Hilmi Eren, programlara sadece annelerin katılması üzerine babalara da ulaşmak için bir yol bulmuş. Toplu olarak babaları nerede bulurum düşüncesinden yola çıkarak çoğu erkeğin her cuma gittiği camilerde onlarla  buluşmaya karar vermiş. Doğru bir dil kurabilmek için formasyonunun üstüne bir de ilahiyat fakültesi okuyan Eren, şimdi her cuma kendi seçtiği camide babalar ile buluşuyor. Bu zamana kadar 450 bin erkeğe ulaştığını söyleyen Eren cuma seminerlerinin nasıl ortaya çıktığını ve neler anlattığını bizlerle paylaşıyor. “Zeytinburnu’nda RAM müdürü olarak eğitime başladığımda okullarda da seminerler veriyordum; ebeveyn eğitim semineri. Salon dolu her şey yolunda gibi ama bir problem vardı. Katılımcıların tamamı kadınlardan, annelerden oluşuyor ve babalar ortada yok. Babalara da ulaşmam lâzım dedim. Aklıma cuma namazı geldi. Ben de müftülüğe gittim. ‘İlahiyat mezunu olman gerekir’ denilince 2008’de okula başladım ve 2013’te bitirdim. Müftülük projemi mantıklı buldu ve bana izin verdi. İki buçuk yıldır her cuma günü takım elbisemi giyip camilerde cemaate hitap ediyorum. Bu zamana kadar tek bir şikayet almadım. Hatta cuma namazı bitince yüzlerce baba bu konuşmanın tekrarını istiyor. Burada cemaate birçok konu anlatıyorum. Bağımlı çocukların geçmişine baktığımızda baba-çocuk bağının ne kadar zayıf olduğunu görüyoruz. Yine hem cinsleri ve karşı cinsle problemleri olan, evliliğinde sorun yaşayan gençlere baktığımızda geçmişte baba-çocuk ilişkisinin problemli olduğunu görüyoruz. Çocuk eğitimi sadece annede olmamalı. Yüzde elli baba yüzde elli anne sorumluluğunda olmalı. Bunlardan yola çıkarak babalara çocuklarına ve eşlerine nasıl davranmaları gerektiği konusunda dinimizden ve Peygamber Efendimizin hayatından örnekler veriyorum. Kendi hayatımdan örnekler vermediğim için insanlar beni dikkate alıyor. Amacımız burada bir uyanış sağlamak. Benim konuşmamdan sonra babalar akıllarında şu düşünceler ile yola çıkıyor. “Ben çocuğumla ilgilenmezsem ileride bunlar olabilir. Bu yüzden daha dikkatli olmalıyım.” Evlatlarını bekleyen tehlikeleri biliyorlar artık. O yüzden insanlar beni dinliyor. Peygamberimizin hayatından ve bilimden örnekler veriyorum. Ben aslında orada bir elçiyim. Hiçbir ücret talep etmiyorum. Sadece camileri ben seçiyorum. Genelde de sosyo ekonomik açıdan buna daha çok ihtiyacı olan kesimlerdeki camilere gidiyorum. Gittiğim camilerde cuma vaazı yerine cemaate ben konuşma yapıyorum.  

EVDE NE TÜR ETKİNLİKLER YAPABİLİRLER ? 

- Çocukların sorularını cevaplamayın onların cevapları bulmasını sağlayın. Çocuklarınızı düşünmeye sevk edin.

- Çocuk daha anne karnındayken onunla konuşmaya başlayın. Çocuk anne ve babanın sesini duymalı. 

- Çocuk yürümeye başladığından ondan bir şey talep ederken “şunu ver” yerine daha detaylı bilgiler verilmeli. “Mutfaktaki granit tezgahın üzerindeki kırmızı kapalı plastik şişeyi getir” demeliyiz. Çünkü sözcük dağarcığı zeka ile doğru orantılıdır. 

- Çocuk uyumadan önce bir gün anne bir gün baba mutlaka masal ve hikâye okumalı. Hatta hikâyeler yarıda kesilip şimdi ne olacak sence gibi sorular sorulmalı. 

- Oyuncaklar ile boyutuna ve rengine göre sıralama çalışmaları yaptırılabilir. Çünkü beynimiz kategorize etme becerisi ile çalışır. 

- Materyalleri asıl amaçları dışında nasıl kullanabilecekleri ile ilgili çalışmalar yapılmalı. Mesela kalemin asıl amacı yazmak. Çocuğa “Bu kalem ile ne yapılabilir” diye sorun. Çocuk bu konuşma üzerine eğer kalemi alıp başka şeyler yapar ise o çocuğa dikkat etmek gerekir. Biz buna üretkenlik diyoruz.   

ÇOCUĞUNUZLA TANIŞMAK İSTER MİSİNİZ? 

Anne ve babaları çocuklarıyla tanıştırmak için seferlik başlattıklarını söyleyen Mehmet Hilmi Eren, 10 bin çocuğu yetenek ve gelişim testine tabi tutacaklarını ve sonuçlarını aileleri ile hiçbir ücret almadan paylaşacaklarını belirtiyor. Bu çalışmaya başvuruları http://evokulu.org/ adresinden takip edebilirsiniz. Evde bilimsel faaliyetleri ve deneysel çalışmaları desteklemek için de bir yarışma başlatmışlar: Evde Bilim Yarışması. Yarışmaya başvurular 1 Ekim’e kadar sürecek. Ödül töreni ise 6 Ekim’de Evde Eğitim Zirvesi kapsamında yapılacak. Bu zirveye alanında uzman 16 konuşmacı katılacak. Programda evde eğitimde nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda konferanslar verilecek. Yine bu projelerin devamında 3 Kasım’da Çocuk Zirvesi yapılacak. Burada sunucu, konuşmacı çocuklar olacak. Ayrıca anne babaların çocukları ile neler yapabileceklerini gösteren bir kitapçık serisi de yayına hazırlanıyor. Mehmet Hilmi Bey bir diğer projelerinin ise Çocuk Anayasası olduğunu söylüyor.