By Night, Başka Yerde Yok, Burada Laf Çok, Mesut Yar Sunar gibi birbirinden keyifli projelere imza atan Mesut Yar yeni programı ile evimize konuk oluyor. 360 ekranlarına Laf Çok programı ile hızlı bir giriş yapan ünlü talk showcu, programı yeniden hayata geçirmek için Türkiye’nin içinde bulunduğu darbe teşebbüsü havasından kurtulmasını beklediğini dile getiriyor. 30 yıllık televizyonculuk hayatında binlerce konuğu misafir ettiğine değinen Yar “Şu anda çok sevdiğim üç işi yapıyorum. Dolayısıyla sevgilime kavuşmuş gibiyim” diyor. Usta talk showcu ile ekran tecrübesinin dünü, bugünü ve yarınını konuştuk.
- Bir buçuk yıllık aranın ardından yeniden ekranlardasınız, hayırlı olsun. Mesut Yar’la Laf Çok, 360’ta nasıl hayata geçti?
Memleketin içine girdiği darbe teşebbüsü havası, ne olursa olsun lafı olanların tamamına küçük bir travma yaşattı. Dolayısıyla talk show’ların bir anlamda nadasa yattığı bir dönem oldu. Hakikaten lafı çok iyi tartıp, tüm uzantılarını iyi bilmen lazım. Sonuç itibari ile böyle bir risk almak yerine, memleketin o iklimden çıkmasını bekledik. Çok şükür, çıktı da. Burada Laf Çok’un ortaya çıkma sebebi, şimdiki 360 Genel Yayın Yönetmeni Altuğ Demirel’dir. O dönemde projeyi birlikte hayata geçirememiştik. Şimdi ise programın fikir babası, yıllar sonra “Kaldığımız yerden devam edelim” dedi. Sadece diziye dönen Türk televizyonculuğunun, artık farklı içeriklere ihtiyacı var. Yedi sene boyunca kendisini kanıtlamış, içine hiçbir siyasi öğe sokmamış ya da memleketin meselelerinden başka bir şey konuşmamış bir talk show’u niye yaşatmayalım? Bizde sadece talk kısmı var, çünkü ben bir şovmen değil, konuşturucuyum. Daha doğrusu iki akım arasında olan bir kabloyum. Dün akşam bırakmış gibi de işe başladık. Sanki araya bir buçuk sene hiç koymamış gibi. Türkiye özlediği lezzete kavuştu derler ya. Çünkü ben de Burada Laf Çok’u izleyenlerden bir tanesiydim. Burada’yı koyamadık o eski kanalımızda kaldı. Laf Çok’umuzu aldık, geldik.
- Özlemiş misiniz peki?
Konuşturmayı çok özledim tabii. Başından sonuna hiç kesilmeden akan bir sohbet. Canlı ya da bant bunun hiçbir önemi yok. Bana programın niye canlı olmadığını soruyorlar. Ben zaten canlı kafasında çekiyordum. Daha önceki programımda sosyal medyadan alıntılar hiç yapmadım. Anladım ki insanlar canlı yayındaki gerilimi seviyormuş. Benim idare etme şeklimi merak edip, ‘Acaba nasıl kurtarır’ diye düşünüyorlarmış. Ben de artık o gerilimi kaldıracak yaşta değilim açıkçası. Sükuneti seviyorum. Böyle olunca da acayip tatlı bir iş çıkıyor ortaya.
YOUTUBE’DA KANALI OLAN DA INSTAGRAM’DA VİDEO ÇEKEN DE TALK SHOW’CU
- Sizce Türkiye’de talk show’lar neden tutmuyor?
Acaba yeni yetenekler, yeni bilge adamlar veya söz ustaları yetişmiyor mu? Aslında etrafa baktığınızda herkes şu anda talk show’cu. Youtube’da kanalı olanlar da Instagram’da video çekenlerde… Büyük bir kalabalık var. Ama bu kalabalığın ana akıma dahil olabilmesi için herkesi kucaklamak lazım. Bunun da çeşitli kriterleri var. Heybenin her anlamda dolu olması, iyi okumuş olman, biraz memleket meseleleriyle ilgili ve halkın hassas noktalarını iyi biliyor olmak gerekiyor. Şu ana kadar gelip gidenlere bakıyorum da herhalde işin bir ayağını eksik yapmış olmalılar.
- Azalan bu talk show’lara bir özlem var mı sizce? Birçok kişi artık eski programlara özlem duyuyor, belki de nostalji istiyor…
Bu programın yaptığı güzel şeylerden biri de, birbirine hiç benzemeyen, aynı fotoğrafta olmak istemeyen adamları, aynı kanepede bir araya getirmesidir. İsteyen istediği şekilde fikrini söyleyebiliyor. Üstelik bunu yaparken de çok eğleniyor. Türkiye böyle bir yerdi ve böyle bir yer olacak. Çünkü bizim genlerimizde var. Anadolu bir mozaik. Köyden köye dil de değişir, şive de. Topladığında aynı köyün çocukları. İnsanların özlediği şey de sanırım bu.
Bu programın yaptığı güzel şeylerden biri aynı fotoğrafta olmak istemeyen adamları aynı kanepede bir araya getirmesidir. İsteyen istediği şekilde fikrini söyleyebiliyor.
MUSTAFA TOPALOĞLU İLE GÜLME KRİZİNE GİRDİK
Burada Laf Çok’a çıkartıp kaybettiğimiz kişi sayısı 70 küsur oldu. Bu kadar insan son programlarını bizimle yapmış.
Tarkan’ı alamadı kimse, biz de alamadık.
Mustafa Topaloğlu bir şey anlattı. Sonra kendisi gülmeye başladı. Gülmek çok bulaşıcı bir şey ya, ardından ben, konuklar ve stüdyodakiler güldü. O kadar çok güldük ki reklama gitmek zorunda kaldık. Yine Mustafa Ağabey’e uzaylı getirmiştik.
Halkın hassas noktalarını bilmek gerek
Can Tanrıyar’ın çok fazla alkol alıp geldiği bir programı bitiremedik. Yayının bittiğine ikna edememiştik. Hala anlatırken gülüyoruz.
Ertuğrul Özkök, İskender Pala ile birlikte alacağımız programa, “Ben gelmem” dedi. Hatta “Bana tuzak kurdunuz” dedi.
CEM YILMAZ VE ATA DEMİRER İLK BENİM PROGRAMIMA ÇIKTI
- Uzun yıllar boyunca bu programı yapan birisi olarak, sektöre kazandırdığınız isimler oldu mu?
Hiçbiri itiraz etmeyecektir. Cem Yılmaz ilk benim programıma çıktı. Ata Demirer de öyle. Hatta benden sonra, o dönemin Star Tv’sinde şovunu yapmaya başladı. Yani böyle düşününce çok fazla insan var. Üne kavuşmuş konukların geldiklerinde söyledikleri bir şey var “Senin programının bir uğuru var.” Mesela işsizse iş sahibi oluyor gibi… Bir eksiğim var. Onu da Türkiye’de kimse yapamadı, ben de yapamadım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı programa almak! Neden olmasın ki… Aslında en rahat konuşacağı platform burası. İnsanlar buraya gerçek gömleği ve süveteri ile geliyorlar. Ve o zaman dinlediğinizde de çok ilginç şeyler çıkıyor ortaya. Ben çok hatıralarla dolu olduğunu düşünüyorum. O benim en büyük idealim.
BENİ İZLEYEN İLKOKUL ÇOCUKLARI ARTIK BABA OLDU
- Yıllar geçti, birçok yüz değişti. Hala sizleri görmeye devam ediyoruz. Nedir bunun sırrı?
Geçtiğimiz günlerde oğlum Batu ile sohbet ediyorduk. “Senin tek avantajın yeni kuşakları sürekli yakalaman. Daha doğrusu, yaptığın bütün programlarla kuşak kovalıyorsun” diyor. Bütün programlarım çok uzun sürdü. En kısası bile üç ya da dört seneydi. Aslında meslek hayatımda dört ya da beş program yaptım. Düşünsenize 30 seneye beş program sığdırıyorsun ve bunlar klasikleşebiliyor. Galiba mesele bu… Tüm bu tanıklık halinde kimleri de büyüttüğün… İlk kez Uyan Türkiye’de seni izleyen ilkokul çocukları, artık baba olacak yaşlara gelmişler. Bir de ben sokakta yaşayan bir adamım. Gittiğim yerler belli, arkadaşlarım belli, esnaf dostuyum, apartman görevlisi bile benim kankam. Herkes bir mesafe koyarken benim doğduğum, büyüdüğüm yerlerde böyle mesafeler olmadı. Feriköy-Kurtuluş hattında yetişmiş birisiyim. İnsanlarla arama mesafe koyma gibi bir konu olamaz. O mesafesizlik de onlardan uzaklaşmamamı sağlıyor. Ne izlemek, kimi duymak istiyorlar onları kovalıyoruz. Zaten benim burada yaptığım gerçekten aktarıcılık. Yani Mesut Yar öznesinde bir program değil. Siz konuşuyorsunuz, ben de konuşmanızı asiste ediyorum.
Siz de bu anlamda çok başarılısınız…
Mütevazı olmayayım değil mi? Türkiye’de sayısal olarak en fazla programı yapmışız, yayınlandığım tüm kanallarla birlikte. Çünkü Beyaz haftada bir yapıyor, Okan artık yok. Ama yaptığı dönemlerde o da haftalığı tercih ediyordu. Sayısal olarak baktığımızda birkaç bini toplayan program sayısı ile ülkenin en uzun talk show’u olduk.