25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

'İklim değişikliğine uyum tercih meselesi değildir'

Küresel Riskler 2019 yılı raporunda iklim değişikliği ve doğal afetler ilk beş trend ve olasılığa göre ilk beş risk arasında en üst sıralarda yer alıyor. Çevre ve Şehircilik Bakan yardımcısı ve TC İklim değişikliği başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, iklim değişikliği sorunu sadece devletlerin ve yerel yönetimlerin mücadele edeceği bir konu olmanın ötesine geçmiş durumda. Rapor iklim değişikliğinin ekonomik sektörler üzerindeki çarpıcı etkilerine vurgu yaparak, özel sektöre iklim değişikliğine uyum stratejilerini hazırlamaları yönünde çağrıda bulunuyor. Biz de ülke olarak özel sektör tarafından yapılacak çalışmaları ulusal ve bölgesel ölçekte gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızla bütünleştirmeye hazırız.” diyor.  

GÜLCAN TEZCAN 7 Eylül 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'İklim değişikliğine uyum tercih meselesi değildir'

Türkiye iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini her geçen gün daha fazla hissediyor. Son birkaç yıldır özellikle Karadeniz bölgesinde yaşanan sel felaketleri yaklaşmakta olan tehlikenin ilk habercileri gibiydi. Büyük bir coğrafyada yer alan, farklı iklim bölgelerine sahip Türkiye’de fırtına, sel, taşkın, heyelan, dolu, kuvvetli kar, kuraklık ve orman yangınları başta olmak üzere meteorolojik ve hidrolojik afetlerin sayısı ve şiddetinde belirgin bir artış yaşanıyor. 

ACI BİR TABLO BİZİ BEKLİYOR 

Küresel İklim Risk Endeksi 2019 yılı raporuna göre Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı afetler sebebiyle 2017 yılında 2 milyar ABD dolarına yakın bir ekonomik kayıp yaşandığını hatırlatan Çevre ve Şehircilik Bakan yardımcısı ve TC İklim değişikliği başmüzakerecisi Mehmet Emin Birpınar, “Son on yılın verilerine bakıldığında Türkiye’de raporlanan hidrometeorolojik afetlerin sayısının iki katına çıkarak yaklaşık 600’e ulaşmış olduğunu görüyoruz. Bu afetler önemli ölçüde can ve mal kayıplarına yol açıyor. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin her geçen saniye daha da önlenemez hale geleceği şüphe götürmez bir gerçek. Dün bile çok geç iken hemen şimdi harekete geçmezsek enerji, ulaştırma, kentleşme, tarım, sanayi, ticaret, turizm gibi başat sektörlerde ekonomik kayıpların hızla artacağı acı bir tablo bizleri bekliyor.” uyarısında bulunuyor. 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HAYATI DERİNDEN ETKİLEYECEK 

Günümüzde iklim değişikliğinin ülkelerin kalkınmalarını ilgilendiren en önemli sorun olarak karşımıza çıktığını kaydeden Birpınar, “İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin yaşanan afetlerle daha fazla dikkat çektiği açık. Ancak, iklim değişikliği sebebiyle hali hazırda hissedilen ve yakın gelecekte daha da şiddetli bir şekilde hissedilecek olan etkilerin ekonomik sektörlere, topluma ve çevreye maliyeti bu miktarın çok çok üstünde. İşte bu nedenle Türkiye uluslararası bilimsel çalışmalar yürütülen kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalara göre iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer alıyor. Projeksiyonlara göre 2100 yılına kadar Türkiye’de sıcaklıkların ortalama 5 santigrat dereceye kadar artabileceği öngörülüyor. Sanayi Devrimi’nden günümüze küresel sıcaklıklardaki yaklaşık 1°C artışın sebep olduğu sonuçları düşününce yüzyıl sonuna kadar beklenen bu artışın ne derece vahim sonuçlar doğuracağı daha da aşikar hale geliyor.” şeklinde konuşuyor.   

Yakın gelecekte bizleri nelerin beklediğini ise şöyle özetliyor Mehmet Emin Birpınar,  “Öngörülere göre, sıcak hava dalgaları, kuraklık ve orman yangınları ülkemizi artan bir şekilde tehdit etmeye devam edecek. Su, toprak gibi doğal kaynaklara dayanan tarımsal yapı ve ürün deseni etkilenebilecek ve artan sıcaklıklar bitkisel üretim dönemlerini değiştirip gıda güvenliğini tehdit edecek. Tarım ve hayvancılık gibi sektörlerde çalışan kesimlerin geçim kaynakları tehlike altına girebilecek. Değişen iklim koşulları ve aşırı hava olayları nedeniyle başta deniz ve kış turizmi olmak üzere turizm sektörü de olumsuz etkilenebilecek. 

Sıcaklık artışı ve yağış düzensizlikleri ile bulaşıcı hastalıklara neden olan etkiler artabilecek, bu durum hassas ekosistemlerin ve türlerin yok olmasına sebep olabilecek. Sıcak hava dalgaları, sıcak günlerin sıklığındaki artışlar insan sağlığını etkileyebilecek, hava koşulları ile bağlantılı ölümler ve hastalıklar artabilecek. Suyun sanayide yoğun olarak kullanılması sebebiyle, su sıkıntısı yaşanması durumunda sadece tarım sektörü değil sanayimiz de zarar görecek ve dolayısı ile ülkemizin kalkınması bu durumdan olumsuz etkilenecek.” 

BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ 

Küresel Riskler 2019 yılı raporunda iklim değişikliği ve doğal afetler ilk beş trend ve olasılığa göre ilk beş risk arasında en üst sıralarda yer aldığını belirten Birpınar, İklim değişikliği sorunu sadece devletlerin ve yerel yönetimlerin mücadele edeceği bir konu olmanın ötesine geçmiş durumda. Rapor iklim değişikliğinin ekonomik sektörler üzerindeki çarpıcı etkilerine vurgu yaparak, özel sektöre iklim değişikliğine uyum stratejilerini hazırlamaları yönünde çağrıda bulunuyor. Biz de ülke olarak özel sektör tarafından yapılacak çalışmaları ulusal ve bölgesel ölçekte gerçekleştirdiğimiz çalışmalarımızla bütünleştirmeye hazırız. Zira iklim değişikliği ile mücadele uluslararası, ulusal ve yerel ölçekte bütün paydaşların aktif katılımı ile bütüncül bir bakış açısıyla ele alınması gerekmektedir. Cumhurbaşkanımızın saygıdeğer eşleri Emine Erdoğan Hanımefendinin sıfır atık başta olmak üzere dünyamızın geleceğini ilgilendiren çevre ve iklim değişikliği konularına öncülük etmesi bu anlamda son derece kıymetlidir.

Sel felaketinin etkisi büyük oldu 

17-18 Temmuz tarihlerinde Düzce’de gerçekleşen yoğun yağışların sebep olduğu sel ve heyelanlar bölgedeki yaşamı derinden etkiledi. 262 vatandaşımız sel sularından, çatıların ve ağaçların üstlerinden kurtarıldı. Akçakoca ve Cumayeri ilçelerinde kayıp ihbarında bulunulan 4’ü çocuk 7 vatandaşımızı arama çalışmalarının sonunda maalesef cansız bedenlerine ulaşıldı. 

Felaketin altyapıya ve ekonomik hayata da etkileri büyük oldu. 500’e yakın bina hasar gördü. 141 kilometre yol heyelandan etkilendi. 95 adet köprü ve menfez yıkıldı. 41 köyün içme suyu şebekesi zarar gördü, 40 köyde tarımsal hasar ortaya çıktı. 1.175 çiftçi, 5 bin 989 dekar fındıklık, 125 dekar sebze bahçesi, 39 balıkçı zarar gördü. Turizm beldesi olan Akçakoca’da sahilde bulunan tesisler kullanılamaz hale geldi, karadan taşınan maddeler ile deniz kirlendi. 

Vali tarafından Düzce afet bölgesi ilan edildi. Afetten zarar görenler afetzede olarak değerlendirildi. Afetten sonraki ilk iki hafta içinde arama, kurtarma, zarar tespit ve iyileştirme çalışmaları ilgili kurum ve kuruluşlardan 7.773 personel ve 3.179 araç ile gerçekleştirildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Akçakoca’nın 60 kilometrelik sahil şeridini eski güzelliğine kavuşturmak için temizlik seferberliği başlattı. Sel felaketi ile denize sürüklenen kütükleri ve envai çeşit atığı çıkarmak için dalgıçlar görevlendirildi.   

Geçtiğimiz yıl içinde Doğu Karadeniz ağırlıklı olmak üzere Karadeniz Bölgesi’nin diğer illerinde de pek çok sel felaketi yaşadık. Artık bu illerde sıklıkla kuvvetli sağanak yağış ve sel uyarısı yapılıyor. Şiddetli yağışlar can ve mal kaybına yol açıyor. Afet bir yerde bir kez olur dememek gerekiyor. Geçen yıl sel felaketini yaşayan Rize’nin Muradiye beldesi tam bir yıl sonra yeniden sular altında kaldı. 17 Ağustos’ta İstanbul’da yaşanan yoğun yağışlar neticesinde birçok binayı ve altgeçitleri su bastı, deniz ve kara trafiği uzun süre sekteye uğradı, pek çok esnafın malı ziyan oldu ve maalesef bir de can kaybı yaşandı.