19 Haziran 2025 Perşembe / 23 ZilHicce 1446

Jess Molho: İlk kez talk show değil şovsuz ‘talk’ yapıyorum

İzleyicilerin müzik ve şov programlarıyla tanıdığı Jess Molho, bu kez farklı bir konseptle ekranlarda... Her hafta bir konunun enine boyuna tartışıldığı, 24 TV’deki Ortaya Konuşalım programını sunan Molho, ilk başlarda tedirgin olsa da sonradan ‘haber’ odaklı programı kendisine yakıştırdığını söylüyor.

Hale Ceylan Barlas20 Haziran 2014 Cuma 07:00 - Güncelleme:
 Jess Molho: İlk kez talk show değil şovsuz ‘talk’ yapıyorum

Onu yıllar önce müzik ve şov programları sayesinde tanıdık. Number One TV’de VJ’lik yapıp, gençlik programları hazırlayan Jess Molho’nnu adını geniş kitlelere tanıtan Sihirli Annem dizisi oldu. Ardından ise çocuk dizileri ve kadın programları geldi. Yıllarca yaptığı Her Şey Tadında programıyla her gün ekranlarda gördüğümüz Molho şimdi de 24 TV’de Ortaya Konuşalım adlı farklı tarzda bir programla ekranlara geliyor. İlk kez bir haber programı sunan Jess Molho ile konuştuk.

-24 TV’de yeni başlayan programınız Ortaya Konuşalım’dan bahseder misiniz?

Program yeni nesil bir tartışma programı ve cuma günleri yayınlanıyor. Yedinci programı yaptık. Hem benim birikimlerimi hem izleyicinin merak ettiği konuları ortaya yatırıp bir konsept belirleyip bunu işin uzmanlarıyla konuşuyoruz.

-Sizi bu tarz programlarda görmeye alışık değiliz. İzleyicinin tepkisi nasıl?

Son 10 yıldır gündüzleri kadın kuşağında program yapıyorum ama bir haber kanalında yuvarlak masa etrafında böyle bir programı ilk kez deneyimliyorum. Daha önce talkshow yaparken şimdi şovsuz talk yapıyorum. Tarzım değil ama buna rağmen izleyici yadırgamadı. Herkesten olumlu yorumlar alıyorum. Konseptin bana yakıştığı, programı iyi modere ettiğim söylendiğinde mutlu oluyorum.

-Peki, siz kendinize yakıştırdınız mı?

Başta korkularım vardı. Sonuçta 20 yıldır ekranlardayım ve kendime göre bir üslup geliştirdim. Daha      esprili, daha doğal, daha sıcak programlar yaptım. Dolayısıyla teklif geldiğinde tedirgin oldum. Haberci değilim, üstesinden gelebilir miyim diye düşündüm. İlk program bittikten sonra her şey yoluna girdi. Soma’yı ele aldığımız ikinci program benim için büyük bir sınavdı. Çünkü ciddi ve hassas bir konuydu.

-Hep kadın programı yaptınız ve daha çok kadınlar tarafından biliniyorsunuz. Bu programla artık erkeklere de hitap edeceksiniz diyebilir miyiz.

Evet, çünkü onlara yönelik hiçbir program yapmadım. Belki de Jess diye birinden haberdar bile değiller. Şimdi ise 24 TV’de onlar da beni tanıyacak.

-İleride, haber spikerliğizni düşünür müsünüz?

Hiç düşünmedim ama annemin en büyük hayalidir. Ne var ki yapamam. Çünkü habercilerin işi çok zor. Bir kere haber sunmadan önce kasetlerin ham hallerini izliyorlar. Yani her gün kötü bir habere uyandığımızı düşünürsek, cinayet ve kaza gibi olayların ham görüntülerine izlemek beni aşar. Bünyem kaldırmaz!

OBSESİF BİR ADAMIM!

-Türkmax Gurme’deki Mutfaktakiler, 24 TV’deki Ortaya Konuşalım ve Star TV’de başlayacak O Ses Türkiye Çocuklar programı... Üç işle birden ilgilenmek zor olmuyor mu?

Obsesif bir adamım ama bunu işimde avantaj olarak görüyorum. Yatma, kalkma, spor yapma, ailemle geçireceğim zaman gibi her şeyim planlıdır. Dolayısıyla da planım dahilinde olan her şeye yetişebiliyorum

-Sunuculuk dışında sporcu kimliğiniz de öne çıkıyor. Kaç yıldır spor yapıyorsunuz?

25 yıldır haftanın altı günü spor yapıyorum. Maalesef diyorum çünkü gerçekten spor yapmaktan sıtkım sıyrıldı! Ama bırakamıyorum da. Bırakırsam bu kez de ‘Acaba yağ mı bağladım?’, ‘Acaba kilo aldım mı?’, ‘Acaba formum bozuldu mu?’ gibi soruları kafaya takmaya başlıyorum.

-Altı gün spor yapmak biraz fazla değil mi?

13 yaşımdan beri vücudumu altı gün spor yapmaya alıştırdığım için sayıyı düşüremiyorum. Evet, bu pek de doğru bir şey değil. Çünkü vücut bağımlılık yapıyor. Benim için artık çok geç, geçmiş olsun! Ama spora yeni başlayacaklara da şunu tavsiye ediyorum; Devam ettiremeyeceğin bir periyoda asla girme. Haftanın altı günü spor yapıyorsan da onu üç güne düşürme.

-Deniz mevsimi başladı. Erkeklere ne önerebilirsiniz?

Spora ya da form tutmaya deniz mevsimi açılmışken başlayacaklarsa hepsine geçmiş olsun (gülüyor). Çünkü bu saatte başlanmaz spora. Ama en azından neler yapmamaları gerektiği konusunda birkaç tüyo verebilirim. Mesela spor salonunda haldur huldur çalışmasınlar. Asla şok diyete girmesinler. Bu diyetler ciddi anlamda organları tahrip ediyor. Yıl içinde bir şişip bir inmesinler. Sağlıklı beslenmeyi ve sporu bir yaşam biçimi olarak görsünler.

Çocuklarla bir aradayken kuduruyoruz!
 
-Ailenizle birlikteyken neler yapıyorsunuz?

Genelde çocuklarla kuduruyoruz (gülüyor). Altı yaşında Tibet adında bir oğlum ve 15 aylık Maya adlı bir kızım var. Tibet’le çok ciddi bir iletişime sahibiz. Sohbet ediyoruz, basketbol oynuyoruz. Her zaman hafta sonları da dahil hep birlikte vakit geçiririz. Kızım Maya ile henüz pek bir şey paylaşamıyoruz ama içgüdüsel olarak aramız çok iyi. Kız çocuğu gerçekten de babaya düşkün oluyormuş. Evcimen bir babayımdır. Şehir içinde yaşamaktansa şehir dışında köy hayatı yaşamayı tercih ediyorum. Çocuklarımız için de çok iyi bir ortam. Çünkü doğayla iç içeler ve çok mutlular. Kendimize göre bir hayat kurduk ve onu yaşıyoruz... Çocuklarımız her anne babada olduğu gibi bizim için de çok önemli. Hatta evlendiğimizde eşim henüz ilk çocuğumuza hamileyken bilinçlenmek için anne baba kurslarına yazıldık.

-Yıllardır yemek programları yapıyorsunuz. En iyi yaptığınız yemek?

Et yemeklerini iyi yaparım ama mangal başında değil tabii ki. Tencere yemeğinden bahsediyorum.  Ayrıca annem İtalyan olduğu için spagetti soslarını çok iyi hazırlarım. Bunun dışında ilginçtir, kadınlar en çok yaptığım kurabiyelere bayılıyor, ‘Ben günlerde bile böylesini yemedim’ diyenler de var (gülüyor).