Özbek Kabuljan Murzaev, aslında bir müfettiş ve psikolog iken 44 yaşında yakalandığı ölümcül bir hastalıktan sonra hayatı değişen bir akademisyen. Geleneksel yöntemlerle sağlığına kavuşunca Orta Asya ve Japon medeniyetlerine ilgi duymaya başlayan Murzaev, kadim zamanların gizemli yöntemleriyle oluşturduğu Bykama Sistemi ile insanların derdine derman olmayı amaçlıyor. 2006 yılından bu yana kendisine binlerce insan başvurmuş. İçlerinde bankacıdan öğretmene farklı meslek gruplarından insanlar ya da kanserden fıtığa kadar farklı hastalıklardan muzdaripler de var. Yöntemlerini Sakura Yeniden Doğuyorum adlı bir kitapta toplayan Kabuljan’a ‘sırrını’ sorduk. Eşi Mahram Satymbaeva ve danışmanları ile birlikte yaptığımız röportajda, modern çağın en çok ilgi duyulan alanlarından biri olan ‘kişisel gelişim’ üzerine yanıtlar aldık.
- Kitabınıza neden Japon Kiraz Çiceği Sakura adını verdiniz? Nedir Sakura?
Sakura, kadim Japonya’nın simgelerinden biri. Ömrü bir ila iki haftadır ve en güzel döneminde hiç solmadan dalından düşüverir. Ve ölümün birden bire bizi bulabileceğini hatırlatır. Sakura ile her ilkbaharda yeniden açan bir çiçek gibi yeniden doğmak mümkün, ölüm yakamıza yapışmış olsa bile.
- Ölüm insanı yakalamışken, insan nasıl yeniden doğabilir?
Kadim Orta Asya, Tibet ve Japon öğretilerinde bedenimizin fiziksel, duygusal ve ruhsal sağlığınızı korumak, hastalıkları iyileştirmek, kendi doğamızı tanıyıp benimsemek için çok sayıda ve çok kolay egzersiz, meditasyon ve ritüel var. Bu yöntemlerle kanser gibi hastalıklarımızı iyileştirebilir, bedeninizi ve doğanızı keşfederek hem kendimizle hem çevrenizdekilerle iletişiminizi geliştirebilir, yeteneklerinizi ortaya çıkarabilirsiniz.
HASTALIKLAR VE NEDENLERİ
- Modernin tıbbın bile çare bulamadığı kanseri tedavi etmekten bahsediyorsunuz, nedir bu Bykama adını verdiğiniz sihirli formülünüz?
Sihirli bir değneğimiz yok. Biz, insanlara metot öğretiyoruz. Her şey, insanın elinde. Örneğin, kanserin ilacı affetmek. Yedi hastalığın yedi nedeni var. Örneğin aşırı sevinç ve ağlamak kalp problemleri, hüzün akciğer sorunları ve verem, öfke karaciğer problemleri, ürkmek safra sorunları, endişe dalak, korku böbrek hastalıklarının nedeni. Bütün organlarımızın bir merkezi, şifresi var. Bu bölgelerle ilgili meditasyon yapıyoruz. Bedenimizle çalışıyoruz. Örneğin, meditasyon ve eksersizle çalıştırdığımız göz kaslarınızla gözleriniz sağlıklı haline dönebilir, gözlükten kurtulabilirsiniz.
- Bykama ile insanların şifa bulma için, seminerlerinize ne kadar süre katılması gerekiyor?
Dört aşamadan oluşan seminer sürecimiz var. İlki, ‘derdim bana derman imiş’, ikincisi ‘derman ile yeniden doğuyorum’. İki seminer için her akşam üçer saatten sekiz gün seminerimiz var. Sonra sekiz günlük ‘Köklerime yolculuk, Orta Asya gezi semineri’ ve son aşama 14 günlük ‘Tibet Gezi semineri ile ruhsal gücün zirvesine ulaşmak’ var.
- Ne yapıyorsunuz bu seminerlerde?
İnsanlara bedenini tanıtıyoruz. Beden, ruh, kalp ve beynin evi. İnsan doğanın bir parçası ve bizim de bir doğamız var. Eski kadim dönemlerde, doğa ile insan iç içeydi ama modern zamanda bu bağ koptu. Biz doğadaki bu kopukluğu gideriyoruz. İnsanları iyileştirmek için kesip biçmeye gerek yok. İnsanlarda enerji noktaları var, biz bunları kullanıyoruz.
ENERJİ KULLANIMINI ÖĞRETİYORUZ
- Yani siz bir nevi iğnesiz akupunktur yapıyorsunuz.
Evet. İğne kullanmadan akupunktur yapıyoruz.
- Size gelenler arasında kimler var?
Kanser hastaları da geliyor, fıtık olanlar da. Ya da sorun yaşayan karı kocalar ile sınavlara hazırlanan öğrenciler de. Kabızlık sorunu olanlar bile geliyor. Sadece şizofren, uyuşturucu bağımlıları, hamile ve epilepsi hastalarını kabul etmiyoruz. Bu dört durumdakilerin dışındaki herkesi seminerlerimize alıyoruz.
- İstanbul’da bir dönem, evde kalmış genç kızlar da üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerde Zuhurat Baba’ya giderek dua eder, derdine derman arardı...
Bu şekilde algılanmak istemiyoruz. Biz sadece insanın içinde olan bir şeyi görmesini sağlamaya çalışıyoruz. Her şey insanların elinde.
KADİM DÜNYA ‘İNSAN EN AZ 112 YIL YAŞAR’ DİYOR
- Murzaev, kitabında İnsan ömrünün en az 112 yıl olması gerektİğİnİ ve eskİ medenİyetlerde bunun formülünün olduğunu savunuyor: “İnsan yaşamında her biri yedi yıldan oluşan biyoritmik devreler mevcut. Bu her yedi yılda bir, vücutta hücreler yenileniyor ve bu da tüm yaşamını etkiliyor. Geçmiş, gelecek ve şimdiki yaşamınıza dair açık ve net bir harita sunuyoruz. Bunları değerlendirerek hayatınıza yön verebilirsiniz. İnsan, 40 yaşına kadar anne ve babası, sülalesince verilen enerji potansiyelini kullanıyor. 42 yaşına geldiğinde enerji azalıyor ve eğer insan özel hayatını uyumlu hale getiremezse hastalıklar boy göstermeye başlıyor. Orta Asya’dan insanın en az 112 yıl yaşayabileceği kabul edilir. Misyonunu bilmek, ileriye dönük bilinçli adım atmanızı sağlar.
TÜRKİYE’DE KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİ SORUNLU
- Murzaev, Türkiye’de kadınlar ve erkekler arasında sorun olduğunu söylüyor ve kitabında farklı çözüm yöntemleri öneriyor: Ayağa kalkın. Dişleriniz arasına bir kalem sıkıştırın. Kalemle önce sağdan sola havadan bir kesiz çizin. Bunu sekiz kez tekrarlayın. Sonra soldan sağa, yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya sekizer kere çizin. Bu egzersizi beynimizin sağ ve sol lobunun çalışmasını senkronize edebilmek için günde en az iki kez yapmanız gerekiyor. Bu basit egzersiz bile sağ lobla sol lob arasındaki uyumu artırarak kadın ve erek doğamızı daha fazla hissetmemizi sağlayacaktır.