20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Kendinizi keşfetmenin yolu kalemden geçer

Türkiye’nin tek dolma kalem ustası olarak bu kültürü yaşatmaya devam eden Oruç Gazi Kutluer, “Bir kalem insana sadece yazı yazdırmaz. İnsanın kendini keşfetmesi ve aradığını bulması için bazen bir kıvılcım gerekiyor. Bu noktada kalem çok değerli bir yerde duruyor. Satın alınan bir dolma kalem belki de geleceğin; ressamlarını, şairlerini, tiyatrocularını ya da gazetecilerini yetiştirecek.” diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ3 Kasım 2018 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Kendinizi keşfetmenin yolu kalemden geçer

Dünyada ilk kez düzenlenen Penfest, 2-3 Kasım tarihlerinde kalemsever koleksiyonerleri ve ünlü markaları bir araya getiriyor. Markakalem.com tarafından düzenlenen festivalde; ünlü kalem işleme ustaları orijinal tasarımların nasıl ortaya çıktığını ve kalemlerin yapım aşamasında hangi işlemlerden geçtiğini anlatıyor. Kalem severlerin ilgiyle takip ettiği programa katılan Kilk markası sahibi ve Türkiye’nin tek dolma kalem ustası Oruç Gazi Kutluer ile dolma kalem yolcuğunu, kalem ustası Akif Gözcü ile de kalem tasarımlarını konuştuk.

YAZI ENSTRÜMANI

Türkiye’nin tek dolma kalem üstadı Oruç Gazi Kutluer, üç yıldır dolma kalem üretiyor. Kilk markasının sahibi Kutluer’in kaleme olan merakı onu bu işi yapmaya itmiş. Yaptığı işin mahiyetine uygun bir isim seçmiş Kutluer; Kilk yazı enstrümanı demek. Dolma kalem kültürünü yaşatmak isteyen sanatçı, “Bu zamana kadar el yapımı butik dolma kalem üretmek isteyenler bu işi devam ettirememiş. Sabır ve emek isteyen bir iş. Ben daha metin davrandım sanırım. Bir sene deneme yanılma süreci devam etti. Çünkü bu işin bizde bir ustası yok. Yurt dışında Japonya ve Amerika’daki kalem ustalarından yardım aldım. Ancak benim en büyük ustalarım kalem severler oldu. Onların kalemlerimi almaları ve bana olumlu olumsuz geri dönüşleri mesleğimi geliştirdi.” diyor. 

Dolma kalem üretebilmek için dolma kalem kullanmak gerektiğini vurgulayan Kutluer, “Kalem kullanırsanız kalem severin ne istediğini ve beklediğini bilirsiniz. Bir çırağım vardı. Sordum ona ‘dolma kalemin var mı?’ diye. Olmadığını söyleyince bir kalem hediye ettim ve ‘Bu kalem ile her gün yarım paragraf yazacaksın’ dedim. Ama yazamadı. Anladım ki yazma eylemi ona göre değil. Dolma kalem ile yazamayan biri dolma kalem de yapamaz.” şeklinde konuşuyor. 

Dolma kalemin her aşamasını uç kısmı hariç kendi yapan Kutluer ürettiği kalemler ile ilgili şunları aktarıyor: Kendi zevkimi yansıtan ve özel isteğe göre üretimler yapıyorum. Kişiye özel üretimlerde sadece bir tane yapıyorum. Özellikle yurt dışından büyük talep var. Elhamra ve Karatay modellerine ilgi büyük. Elhamra kalemi üzerinde gümüş işlemeli ‘Allah’tan başka galip yoktur’ yazıyor. Kalemin üzerinde ne yazdığını alıcıya söylediğimde daha büyük bir keyifle alıyor. Dolma kalemden iki önemli beklenti var. İlki, ucun iyi ve amaca uygun yazması. İkinci unsur ise mürekkebin doğru bir şekilde muhafaza edilip uca gitmesi. 

BİR KALEMDEN FAZLASI 

50 yaş üzerinin ciddi bir dolma kalem kullanıcısı olduğunu belirten Kutluer gençlerin de ilgisinin olduğunu hatta bir kalemin gençlerin hayatını farklı yönlerde etkilediğini anlatıyor: Yazmanın ne demek olduğunu öğreniyorlar. Bir gün dükkana üniversiteye yeni başlayacak biri geldi. Bir kalem yaptırmak istedi. Rakam pahalı gelinde öğrenci olduğunu söyleyip indirim istedi. Bende ona ‘okulun bitince gel’ dedim. Aradan üç ay geçti o genç kapımı çaldı para biriktirmiş kalem yapmamı istedi. Yaptım ve gönderdim. Üç gün sonra aradı. “Bu kalemle yazmaya başladıktan sonra farkettim ki yazmam için önce okumam lazımmış. Ben de okumaya başladım” dedi. Yazma eylemi o arkadaşta okuma eylemini tetikledi. Yine bir lise öğrencisi geldi babası ile. Ona da bir kalem yaptım. Kısa bir süre sonra babası dükkana geldi. “Bizim çocuğun duruşu, konuşması değişti. Şiirler yazmaya başladı” dedi. Çok mutlu oldum. Bir kalem belki de geleceğin; ressamlarını, şairlerini, tiyatrocularını ya da gazetecilerini yetiştirecek. Keşfetmek, aradığını bulmak çok önemli. Bu noktada kalem çok değerli bir yerde duruyor. 

Dolma kalemin başka bir cazibesi olduğundan bahseden Kutluer, dolma kalemle bir insan gibi ilgilenmek gerektiğini söylüyor. “Dolma kalem nazlıdır. Sürekli temizleyeceksin, bakımını yapıp, mürekkebini taze tutacaksın, düşürmeyeceksin, çok fazla baskı uygulamayacaksın, her kağıtta kullanmayacaksın.” diyen Kutluer sözlerini şöyle sürdürüyor: Kalemin iyisi kötüsü, pahalısı ucuzu olmaz. Yazma amacına en iyi şekilde hizmet eden kalem iyi kalemdir. Neyle yazdığınız değil, ne yazdığınız önemlidir. 

KÜLTÜRÜMÜZÜN İZLERİNİ İŞLİYORUM

Penfest’in konuklarından biri de kalem tasarımcısı Akif Gözcü. Akif Gözcü’nün hayatı 2005 yılında tanıştığı “abim, ustam” dediği Sevan Bıçakçı ile tanışması ile değişmiş. Tasarım serüvenin bu tarihte başladığını dile getiren Akif Gözcü, 13 yıldır bu işi yapıyor. Penfest’te sergilenen Mevlana tasarımı kalemi büyük ilgi gören Akif Gözcü, çalışmalarını yaparken toplumun kültürel mirası ile değerlerinden etkilendiğini belirtiyor. Gözcü, Mevlana tasarımını nasıl yaptığını ise şöyle anlatıyor, “Hz. Mevlana bizim mihenk taşlarımızdan biri. Mevlana’yı anlatmaya ne benim lisanım ne de sayfalar yeter. Mevlana’nın 7 öğüdü bütün insanlığa ışık oldu. Tasarımda Hz. Mevlana 7 öğüdü kaleme alıyor. Yanı başında duran güvercin de hem haberci hem de barışın sembolü. Kalemden sadece bir tane var. Yapımı beş ay sürdü. Kalem sanatı sanatla zanaatın birleştiği finali itibariyle muazzam bir esere dönüşen zor bir süreç.” 

Kalemin kendisi için çok değerli olduğunu vurgulayan Gözcü, “Kalemi benden alırsanız gönlümün kağıda yani soyutun somuta dönüşmesini engellemiş olursunuz.” şeklinde konuşuyor. Tasarım işini meraklılarına da öğrettiğini dile getiren Gözcü kalem sektörünün geleceğine yönelik şunları aktarıyor: Kalem her zaman var olacak. İleride kalem sektörünü çok güzel şeyler bekliyor. Bu konuda karamsar değilim. Klavye insanların iş yükünü hafifletti. Ama kalemin yeri hep ayrı, klavyede sayfalarca yazsanız da çıktı alınca altına imzayı kalemle atıyorsunuz. 

ÜZERİNE YEMİN EDİLEN MÜBAREK BİR VARLIK

Penfest’in açılışında konuşan Nabi Avcı, kalemin üzerine yemin edilen mübarek bir varlık olduğunu hatırlattı. Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: Hattatlarımızın duymaktan pek hoşlandıkları bir söz vardır; ‘Kuran-ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Medine-i Münevvere’de toplandı, Kahire’de okundu ve İstanbul’da en güzel hat sanatıyla yazılıp, basıldı.’ Bundan dolayı İstanbul böyle bir festivali çoktan hakketmişti. Kalem bizim için mübarek bir nesne. Kur’an-ı Kerim’de Nûn Suresi’nde kalem üzerine ant ediliyor. 

Konuşmasında bir koleksiyoner olmadığına da dikkat çeken Avcı; “Koleksiyoner biriktirir. Ben biriktiremiyorum. Hem kullanıyorum hem de bu konuda eli açık davranmaya çalışıyorum. Gerçek koleksiyonerler rakiplerinin elinde gördükleri kalem konusunda çok hassas oluyor ve ‘Hay Sultan Selim’e vezir olasın’ diye dua ederler.” şeklinde konuştu.  

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı

DOLMA KALEM HIZLI HAYATI FRENLEYECEK 

Yurt dışında özellikle Almanya, Amerika, İspanya ve Japonya’da çok ciddi dolma kalem üreticileri ve kültürü olduğunu anlatan Oruç usta, dolma kalemin gelecek dönemde daha büyük bir ivme ile yaşamına devam edeceğini vurguluyor. Hızla akıp giden bu hayatta dolma kalemin bizler için bir fren olacağını söyleyen Oruç, şöyle konuşuyor: Özellikle sanayileşmiş ülkelerde hayat çok hızlı ilerliyor. Her şeyi hızlı tüketiyoruz. Bu hızı durduracak ve insanlara bir teneffüs sahası oluşturacak bir şeye ihtiyaç var. Bu görevi dolma kalem üstleniyor. El yapımı dolma kalem yapan ülkelere baktığımızda bunların endüstrinin dibine vurmuş ülkeler olduğunu görüyoruz. Buralarda bu kültür var. Hatta kapatılan dolma kalem markaları yeni yatırımcılar tarafından alınıp tekrar üretime geçilmeye başlandı. Bu da gösteriyor ki bu sektörün önü açık.