Şu bir gerçek yaptığı her ne ise, bir döneme damgasını vurdu. Bununla da kalmadı, kendinden sonraki akışa da etki etti. Buluştuk, konuştuk, dinledim ve doğrusu sevdim. Çünkü doğru bildiğini, inandığını konuşan, gerçek bir tarafı var. Anlattıkları, kendi doğruları. Bu fikirlere iştirak eder veya etmezsiniz. Müzik zevkiniz veya olayların akışına dair görüşünüz, sebep sonuç bağlantılarınız farklılık gösterebilir. Hepsi mümkün. Fakat mesele şu; sahici bir insan var ve kendi gördüğü yerden, efendice anlatıyor. Neyi? Müziğin kültürel, ticari dönüşümünü… MESAM’da başkanlığına getirilişini… Sosyal medyada neden ve nasıl hedefe konulduğunu…Cumhurbaşkanı ile Hatay’a askerlerimize moral ziyaretine giden Sabah’ın tartışmalara cevabı da net: “Devletimizle memleketimizin her yerine gideriz, devletimizi seviyoruz.”
- Coşkun Sabah müziği diye bir şey var. Nerede nasıl başladı?
1980 ile 1992 arasındaki on iki yıl esip gürlediğimiz yıllar. Daha sonra özel kanalların açılmasıyla tüfek icat oldu mertlik bozuldu. Sanat dünyasında da o yıldan sonra ayaklar baş, başlar ayak oldu.
- Ama özel kanallar açılınca geçmişin nostaljik sesleri de bir kez daha gündeme gelmişti diye hatırlıyorum.
Benim görüşüm ayrı. 90’larda video-klip kanalları açıldı. Hatırlarsınız, bıktırana kadar aynı şarkıyı çalardı onlar. Ne oluyor o zaman? Kötü bir şarkıyı saat başı dinlerseniz, iyi şarkıyı da günde bir kere dinlerseniz, hangisini hatırlama, benimseme ihtimali olur? Tabii çok tekrar edilen kötü şarkıyı. Ben bile bir besteci olarak ayıptır, bu nasıl şarkı dediğim bir şeyi on gün sonra mırıldanmaya başlıyorum. Ve iddia ediyorum o günden bugüne Türkiye’de müzikalite çok geriye gitti. Ondan dolayıdır ki hâlâ herkes 80’lerdeki şarkıları hatırlayıp nerede o şarkılar diyor. Sadece kendimi konuşmuyorum. Nerede 80’lerin Ajda Pekkan, Sezen Aksu şarkıları! Sosyal medya bir tuhaf olduğu için, ben böyle konuşunca ‘vay sen gençlere dil mi uzatıyorsun’ diyorlar. Kardeşim biz kavga etmiyoruz. ‘Bu müzik, müzik değil’ diyoruz. Bu bizim seçeneğimiz, kızmayın.
- Acaba her değişiklik bir nostalji özlemini de beraberinde getiriyor olabilir mi? Mesela sizin seksenlerdeki besteleriniz, yorumlarınız bir farklı tınıyı taşıyordu. O zamanlar genç bir udi olarak nasıl yer açabildiniz kendinize?
1981 ilk albümüm Aşk Kitabı… Çaldığım enstrüman ud olmasına rağmen yaptığım müzik o zamana uymayan bir dinamizm taşıyordu. Türk Sanat Müziği denilince Emel Sayın’lar, Muazzez Abacı’lar, on beş parça keman, klarnet, kanun, darbuka… Çevremizdekilerle düşünüp taşındık. İstanbul Gelişim Orkestrası vardı. O devrin en baba orkestrası! Dedik ki, melodiyi ud çalsın, orkestra da arkadan desteklesin. Bunu yaptık. Üniversite gençliğine çok değişik geldi. Modern bir sound ve Türk müziğine benzer bir müzik. Türk sanat müziğini gençlerin fark etmesini sağladık.
- Halkta karşılık bulmuş. Pekiyi ya yetiştiğiniz çevreler, hocalarınız?
Hocalarımız gönül koydu. Biz böyle mi yetiştirdik! dediler. Süheyla Altmışdört, Dr. Nevzat Atlığ -ki bende çok büyük emeği vardır, 18 yaşımdayken Devlet Korosuna aldı- biraz şaşırdılar. Ama çok büyük iltifatta bulunmuştur, udumu kimseye değişmez “Coşkun Türkiye’nin, hatta dünyanın en iyi udisidir” der. Yani yaptığım müzik hocalarıma biraz ters geldi açıkçası ama ticari ortam da buydu. Ben böyle bir tını bulamasaydım, üniversite gençliğini alamazdım.
- MESAM’da fesih ve yönetim değişikliği de tartışıldı. Ne oldu orada?
MESAM’ın Başkanı olarak yönetimimizle karar aldık. Bu konuda çok az konuşacağız. MESAM yönetimi fesholdu. Bir gün sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı 7 kişilik geçici yönetimi atadı. Devletten görev gelirse gerisi teferruattır. Kabul edilir. Yönetim de oy birliği ile başkanlık teveccühünde bulundu. Üç ay içerisinde ne olup bittiğini Bakanlığımıza rapor edeceğiz. Ve seçime gideceğiz.
- Cumhurbaşkanı ile Hatay ziyaretindeydiniz. Ne diyorsunuz gelen tepkilere?
Özüne bakmak lazım. Cumhurbaşkanlığı makamından arandık. Afrinde görev yapan askerlerimize moral ziyareti yapacağız, katılmak ister misiniz diye soruldu. Teklif açık ve net; askerimize moral vermek ve ülke arkanızda mesajını sevdikleri sanatçılarla onlara iletmek. Beraber sohbet ettik, fotoğraf çektirdik. Bunların toplamına baktığınızda buradan sadece destek ve birlik mesaji çıkar. Başka anlamlar yüklemeye çalışmak hem yersiz hem de zorlama olur. Bence sanatçıları kutuplaştırmak isteyenler var. Hiç hoş değil. Bunu kabul etmiyorum.
MESAM YÖNETİMİ FESHOLDU.BİR GÜN SONRA KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI GEÇİCİ YÖNETİMİ ATADI. DEVLETTEN GÖREV GELİRSE GERİSİ TEFERRUATTIR.
TÜRKİYE’DE MÜZİKALİTE ÇOK GERİYE GİTTİ. ONDAN DOLAYIDIR KİHÂLÂ HERKES 80’LERDEKİ ŞARKILARI HATIRLAYIP NEREDE O ŞARKILAR DİYOR.
“90’larda parayı veren, bugünün duayeni oldu”
90’lı yıllarda ticari imkânları kullananları takdir ediyorum! Kliplerinin kaç kere yayınlanmasını istiyorlarsa o kadar para verdiler video-klip yayınlayan kanallara. Ben o parayı bir gün bile vermedim. Kendime yakıştıramadım. Paramla yayınlatacaksam neden Coşkun Sabah oldum? Yanlış anlaşılmasın bu durum rüşvet filan değil, ama müzik piyasasının ticari sistemi 2000’lerin başına kadar böyleydi. Bu promosyon denilen illete gerçek sanatçılar pek itibar etmedi. Ama olay öyle değilmiş. Parayı verenlerin hepsi kazandı, bugünün “duayen”i oldu. Onun için efendi, erdemli, şahsiyetli olanlar hep geride. Benim de biraz geri kalmışlığımla bazıları yürek soğutuyorlarsa bilsinler ki; bu erdemliliğimdendir. Fatih Kısaparmak perde arkasında kalmış gibi duruyorsa adam gibi adam olduğundan, bu işlere bulaşmadığındandır. Mustafa Keser geride zannediliyorsa, bundandır…
CUMHURBAŞKANI İLE HATAY’A ASKERLERİMİZE MORAL ZİYARETİNE GİDEN SABAH’IN TARTIŞMALARA CEVABI NET: “DEVLETİMİZLE MEMLEKETİMİZİN HER YERİNE GİDERİZ, DEVLETİMİZİ SEVİYORUZ.”
Sesime kompliman yapanı sustururum
Biz şarkı okumayı ikiye ayırırız. Bir, sesin güzelliği. Bir de şarkı okumayı bilmek, çığırmamak yani. Ses tekniğini bilmeyen çığırır. Bu saydığım iki unsur birleşirse iyi şarkıcı olursunuz. Sesi güzel olup şarkı okumayı bilmeyenler var ama isim vermem! Sosyal medya bugünleri bekliyor zaten. Bir de ses güzelliği olmayıp, şarkı söylemeyi bilenler var. Rahmetli Kayahan gibi. Ses tekniğini, şarkı okumayı, ruh vermeyi bilir, karşısındakini duygulandırırdı. Bunun ikinci örneği de Coşkun Sabah. Önce çok iyi bir udîyim (hocalarım öyle söyler), ikinci olarak besteciyim. Şarkıcılığım üçüncü sıradadır. Sesime kompliman yapana hop diyorum, susturuyorum.