23 Nisan 2024 Salı / 15 Sevval 1445

Ne olacak bu Türk sinemasının hali?

Türsak Vakfı tarafından düzenlenen “Türk Sineması Arama Çalışması” sinema profesyonellerinin katılımıyla Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleşti. Yapımcı Elif Dağdeviren’in moderatörlüğünü yaptığı çalışmada Türk sinemasının hem ulusal hem de uluslararası alandaki problemleri için nasıl bir yol izlemesi gerektiği somut çözüm önerileri üzerinden tartışıldı.

ALİ DEMİRTAŞ9 Kasım 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ne olacak bu Türk sinemasının hali?

Türk sinemasının ulusal yapım ve iletişim gücünün arttırılması, uluslararası alanda daha geniş kitleler ile buluşmasını sağlamak üzere yapılması gerekenler üzerine somut fikirlere ulaşmak amacıyla TÜRSAK Vakfı tarafından düzenlenen “Türk Sineması Arama Çalışması”, Bahçeşehir Üniversitesi’nin akademik katkısı ve ev sahipliğinde gerçekleşti. Yapımcı Elif Dağdeviren’in moderatörlüğünü üstlendiği çalışmanın katılımcıları ise Türk sinema sektörü çalışanları, sinema yazarları ile bu alanda çalışan akademisyenlerdi. Mart ayında yapılan geniş katılımlı çalıştayın ardından çıkarılan ve dört ana başlıkta toplanan sonuçlar bu çalışmada ayrı ayrı ele alındı. 

SEKTÖR İÇİ İLETİŞİM YETERSİZ 

Sektör Dinamikleri başlığı altında gerçekleştirilen ilk oturumda sektör içi iletişimin neden zayıf ve yetersiz olduğu tartışıldı. Acilen çözüme kavuşturulması gereken konulardan biri olarak belirlenen bu başlığın sektör dinamiklerini olumsuz etkilediği ve sinema sektörünün güçlenmesinin önündeki en büyük sorunlardan biri olduğuna dikkat çekildi. Katılımcılar sektör içi iletişimin güçlendirilmesi, rekabet eden kurum veya kişilerin dahi birbirleriyle daha fazla iletişim halinde olmaları gerektiği konusunda hem fikir oldu. Sektör dinamiklerinin birbirinden beslenen alanlar olduğundan, birbirinden bağımsız veya yalnız çalışmasının hatalı olduğu vurgulanırken, güçlü bir sinema üretiminin sektör içi bağlantılarla mümkün olacağının altı çizildi. 

Üretim başlıklı ikinci oturumda ise sürdürülebilir kaynak, üretim koşulları, dağıtım ve iletişim kanalları gibi konularda yaşanan sıkıntılar ele alındı. Daha önce yapılan çalıştaydan çıkan üretim sorunları bu oturumun başlıca konusuydu. Sürdürülebilir kaynak, üretim koşulları, rekabet güçlüğü, dağıtım ve iletişim kanalları gibi konularda özellikle ilk filmler veya bağımsız sinema çalışanlarının yaşadığı sorunlar dile getirilirken çözümün ise güçlü ve sürdürülebilir üretim koşullarının oluşturulmasından geçtiği kaydedildi. Nitelikli üretimin tümüyle üretim koşullarından geçtiği belirtilirken, bu alanda denetlemelerin artırılması gerektiği sonucuna varıldı. 

HAKLARIMIZI BİLİYOR MUYUZ? 

Çalışmanın üçüncü oturumu Sektör Hakları başlığı altında gerçekleştirildi. En çok suistimal edilen ve emek sömürüsüne maruz kalan sinema çalışanları için öncelikli çözüm bekleyen başlıklardan biri bu. Sinema sektörünün gerek kendi içerisinde oluşturduğu kavram, hak, çalışma koşulları ve temayülleri gibi konular gerekse de kanunen var olan haklarla ilgili karışıklıklar mart ayında gerçekleştirilen çalıştayın en önemli konularından olmuştu. Bu oturumda ise bu sorunlara çözüm olarak sektör çalışanlarının haklarından haberdar edilmesi ve hukuki açıdan neler yapılması gerektiği konuşuldu. Öte yandan devlet denetimin artırılması, çalışanların haklarının gözetilip gözetilmediğinin takip edilmesi gerektiği sonucuna varılırken, eksik veya hatalı haklar konusunda da yeni bir algının oluşturulması gerektiği üzerinde duruldu. 

EĞİTİM - SEKTÖR BAĞLANTISI VAR MI? 

Çalışmanın son oturumu ise Eğitim – Sektör İlişkisi başlığında gerçekleşti. Önceleri yeterince okul yok iken, şimdi ise var olan okulların sektöre kattığı iş gücünün pratik olarak zayıflığının yanı sıra eğitimci tarafından da yetiştirilen öğrencilerin sektör ile buluşmasında yaşanan sorunlar ve sektörün eğitime direkt katkısındaki yetersizlik gibi konular bu oturumun en temel başlıklarını oluşturdu. Eğitimin sektöre pratik faydası, doğru elemanı doğru işe yerleştirme, mezunlar nasıl daha verimli ve faydalı olur, iş olanakları, yetenek keşifleri için sistem nasıl geliştirilir gibi konulara çözüm önerilerinin sunulduğu oturumda pratik ve teorik uygulamaların uç noktalardan ortaya doğru çekilmesi ve bu iki alanın birbirinden beslenerek öğrenciye sunulması gerektiği konuşuldu. Bununla beraber eğitimcilerin öğrencilerini günümüz çağında ele almaları ve onlarla bu şekilde empati kurmaları gerektiği belirtildi. Öte yandan film festivallerinin kısa film yarışmalarından ziyade genç sinemacılar için daha çok proje geliştirme ortamları yaratması gerektiğine dikkat çekildi. Türkiye’nin artık yeni bir festivale ihtiyacının olmadığının altı çizilirken var olan festivallerinin nitelik bakımından iyileştirilmesi gerektiği sonucuna varıldı. 

TÜRSAK VAKFI HAKKINDA 

Bağımsız ve kâr gütmeyen bir vakıf olarak, 1991 yılında sinema emekçileri ve gönüllüleri tarafından Türkiye sinemasına hizmet vermek üzere kurulmuş olan TÜRSAK Vakfı, 2019 yılı itibarı ile kuruluş amaç ve hedeflerine uygun olarak, Türk sinemasının güncel sorunlarına, ihtiyaçlarına ve hedeflerine yönelik sektör ile beraber çözüm bulmayı, iş birlikleri gerçekleştirmeyi amaçlıyor ve bu amaçlar doğrultusunda çalışmalar yürütüyor.