24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

'Nefret dilinin önüne geçmeliyiz'

Dr. Burcu Uysal bireylerin birbirine yönelen öfke ve nefret dilinin ulaştığı boyutun ve yol açacağı tehlikenin ciddiye alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Dr. Uysal, “Bu konuda önlemler geliştirmeye çalışmak toplum olarak hem bugünümüze hem de yarınımıza yapılabilecek en büyük yatırımlardandır.” diyor. 

GÜLCAN TEZCAN 18 Mayıs 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Nefret dilinin önüne geçmeliyiz'

Geçen haftalarda havaalanında yer hostesi olan görevli bir genç kadına yapılan hakaret ve sataşma, daha yakın zamanda Anadolu Ajansı muhabirinin uçurumdan düşmesinin ardından sosyal medyada nefret dolu ifadeler kullanılarak yapılan bazı yorumlar endişe verici boyuttaydı. Bireylerin birbirine yönelen bu ağır nefretinin nasıl bir ruh halinden beslendiğini sorduğumuz İbni Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Burcu Uysal, bu iki olayın bireysel ve toplumsal zafiyetlere örnek teşkil edebileceğine dikkat çekti. “Gerek şahsi, gerek toplumsal bir zafiyet olarak ele alınabilecek bu iki olayın ortak özelliği kontrolsüz bir öfke, ötekileştirme ve bunun sonucunda kendi kişisel veya grup bazındaki benliğini tatmin etmek için ‘ötekini’ aşağılama ve nefret sergilemedir.” diyen Dr. Uysal, 

“Normalde ve bilhassa sosyal medyaya baktığımızda herkes çok bakımlı, güzel, sevgi dolu ve nezaketli görünüyor. Ancak insanlar kendilerini stres altında verdiği tepkilerle ortaya koyar. Her şey yolunda gittiğinde nezaket ve letafet her kişinin harcıyken, işler yolunda gitmeyince hâlâ bu güzel halleri koruyabilmek er kişinin harcıdır!” şeklinde konuştu. 

ORTAK PAYDA VE İNSANİ TEMELLERDE BULUŞABİLMELİYİZ

Dr. Uysal sözlerine şöyle devam etti: “Bazı insanlar kontrol edemediği durumlarda yaşadığı olumsuz duygularla baş etmek için öfkeye başvurur. Kontrol edilemeyen ve kaygı uyandıran bir duruma karşı çaresizlik hissini bastırmak için etrafındakilere bağırıp, onları aşağılamak o an bazı insanları rahatlatabilir. Bu olaydaki durum da bu şekilde bir ego tatmini, bencilce bir rahatlama yöntemine örnek verilebilir. Ancak burada çarpıcı olan şeylerden biri de ötekileştirme ve nefretin boyutudur. Rastgele bağırıp çağırma şeklinde bir rahatlama yerine, bir kişiyi hedef alan bu aşağılayıcı ve nefret dolu üslup gerçekten kaygı verici.”  

AA muhabirinin ardından yapılan yorumların da benzer şekilde ötekileştirici ve hastalıklı bir nefret tezahürünün toplumsal boyutuna verilebilecek örnekler olduğunu belirten Dr. Uysal, “Yaşanan talihsiz bir kaza sonrasında dini, ideolojik veya herhangi bir grup aidiyetinden bağımsız bir şekilde herkesin insan olma paydasında bu acıya yaklaşması, acıya ortak olması beklenir. Ancak maalesef bu olay sonrasında verilen tepkiler fanatik, hastalıklı bir gruplaşmanın diğerini ötekileştiren, aşağılayan yaklaşımını ortaya koyuyor. İnsanların bir ideolojiyi desteklemeleri, kendini bir gruba ait hissetmeleri çok insanidir. Ancak gereksiz bir fanatiklikle olmadık yerde bu gruplaşmayı kişinin insani tarafının önüne geçirmek hem birey hem de toplum açısından çok zarar vericidir.” dedi. 

Bireylerin birbirine yönelen öfke ve nefret dilinin ulaştığı boyutun ve yol açacağı tehlikenin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizen Dr. Uysal, “Bu konuda önlemler geliştirmeye çalışmak toplum olarak hem bugünümüze hem de yarınımıza yapılabilecek en büyük yatırımlardandır. Alınabilecek her türlü önlemi hayata geçirmek her kademedeki idarecinin sorumluluğundadır. Ülke çapında çocukların okul müfredatından, halk eğitim merkezlerinin eğitim programları, sosyal medya üzerinden bilinçlendirme kampanyalarına, farklı araçlar üzerinden öfke kontrolü, birlik olma, insani temellerde buluşabilme, saygı ve nezaket eğitimleri verilmelidir. Bunun yanı sıra yöneticiler, medya uzmanlarının yanı sıra sanatçılar, görüşleri dikkate alınan kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve yazarların insani temeller noktasında bir olmak, nezaket ve saygı çerçevesini korumak ve öfke kontrolü gibi farkındalıklar noktasında sosyal fayda içeren mesajlar vermesi toplum üzerinde çok olumlu bir etki gösterecektir.” şeklinde konuştu.