15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Nerede o eski bayramlar

Neredeyse her televizyon kanalında, gazetelerde, dergilerde her bayram yaşlı, ünlü kişilerle bayram üzerine söyleşiler yapılır.

FOTOPRATİK / ARAMİS KALAY / [email protected]27 Ekim 2012 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Nerede o eski bayramlar

Onlar söylemese de konunun ana fikri döner dolaşır eski bayramların çok daha güzel geçtiğine getirilir. Sohbeti okunan, izlenen popüler bayanlar, beyler de başlar çocukluklarındaki kutlamaları ballandıra ballandıra anlatmaya. Bugünün çocukları da büyüdüklerinde kendi bayramlarını özlemle anacak. Şimdi bakıyorum da çocuklar büyük şehirlerde her daireden, küçük yerleşimlerde her evden şeker toplayıp duruyor. Yemek için mi? Yesen yenmez o kadar şeker, satsan kim alır?

SABAHIN İLK IŞIKLARIYLA UYANMIŞTIM

Fotoğrafta deniz kenarında bu kadar insan sırtını denize dönmüş ne yapıyorlar dersiniz? Yanıtı hemen vereyim. 1984 yılında yaz tatilini geçirmek için Bodrum Gümüşlük’teydim. Bodrum’un çılgın kalabalığına inat sakin, tenha, sessiz Gümüşlük günlerini tercih ederdik. Bodrum’a inmek de en çok 45 dakikamızı alırdı zaten. Bayrama rastlayan bir tatil dönemiydi. Uyku tutmamış sabahın ilk ışıklarıyla gözümü açmıştım. İstanbul’da olsa o saatte kimbilir kaçıncı rüyayı görürdüm. Tatil yaramış besbelli. Havası, suyu, denizi, güneşi daha az ama daha kaliteli uyku uyumama neden olmuş. Denizin havasını, kokusunu odama çekmek için pencereyi açmıştım. Şöyle bir çevreye bakınca kıyıda toplanan kalabalık dikkatimi çekti. Sabah ezanı sonrasıydı.

Hemen fotoğraf çantamı alıp homojen sabah ışığında belki ilgimi çeken bir şeyler bulurum umuduyla o yöne gittim. Bayram namazından çıkmış Gümüşlük köylüleri birbirlerinin bayramını kutlamak için kıyıya dizilmişlerdi. Kıyıdaki herkesle bayramlaşan kişi, kuyruğun sonuna geçiyor ve kendisiyle bayramlaşacak olanları bekliyordu. Bana çok ilginç gelen ritüelleri, gelenekleri vardı. Bilmiyorum bugün hala Gümüşlük halkı bu alışkanlığını sürdürüyor mu?

Çok da uzun sürmeyecek bu durumu nereden, hangi açıyla çeksem diye düşünüp yüksek bir yere çıktım. Onların hizasından çeksem ne kalabalığı ne kıyıda olduklarını ne de arkalarında görünen denizi yansıtabilecektim. Daha doğrusu o duyguyu aktaramayacaktım. Küçük bir tepeden bakınca kıyıdaki kalabalık da koy da hatta uzaklarda bazı adaları da gören yatay bir kadraj (çerçeve) oluşturup fotoğrafımı çektim. Beyaz ayarına/WB gelince 1984’te ne gezer beyaz ayarı! Ben siyah-beyaz filmi daha çok kullanırdım. O da zaten günışığı (daylight) tipi standart bir negatifti. İSO/ASA 125 idi. Hoş ışık durumuna göre 400 asa film de kullanırdık. Bu ikisi o dönemin fotoğrafçı vitrinlerinde bayağı bir yer tutardı. Ancak dikkat! Güneşten filmlerin etkilenmemesi için vitrinlere boş film kutuları dizilirdi.

Tercihimi 28 mm geniş açıdan yana kullandım. Büyük olasılık alan derinliğinden yararlanmak için diyaframım F:11 veya 16, shutter/enstantane ise 1/60 ya da 1/125 olmalı. Analog fotoğraf makinelerinde kullandığınız filme uygun İSO/ASA ayarına getirip, ışığı ölçer konuya uygun ayarları yapıp çekerdik. Dijital makinelerde sen unutsan da senin için bütün çekim bilgileri fotoğrafla birlikte kart belleğinde kalıyor.

Çekimimi yaptıktan sonra bayramlaşma kervanına katıldığımı anımsıyorum. Tanımadıkları bir yüz gördüklerinden Gümüşlüklüler önce şaşırmış sonra bildik Ege insanı sıcaklığıyla 40 yıllık dost gibi sarılmışlardı bana. Ne de olsa dönemin tenha sokaklarında gezinirken bir göz aşinalığı oluşturmuştum besbelli. Hem zaten fotoğraflarını çektiğimi de fark etmişlerdi.