24 Nisan 2024 Çarşamba / 16 Sevval 1445

Obezitenin tek çaresi ameliyat mı?

Kimler obezite ameliyatı olabilir? Operasyonlarda hangi yöntemler kullanılır? Ameliyattan başka zayıflama alternatifleri var mı? Ameliyat kesin çözüm mü? Gibi merak ettiğiniz soruların cevabı bu haberde. Obezite çaresiz değil. Çare ise sadece doktorda değil. “Mideyi almakla olay bitmiyor. Ameliyat sadece araç. Operasyondan sonra hasta ancak 500-600 gram verir.” diyen Yaşar Özdenkaya, hastalara kilo vermeleri için yardımcı bir yöntem sunduklarını söylüyor.  

MERVE YILMAZ ORUÇ16 Mart 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Obezitenin tek çaresi ameliyat mı?

Obezite, çağın hastalığı olarak nitelendiriliyor. Rakamlara bakıldığında korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız. Üç kişiden biri Türkiye’de kilolu ya da obez. Kapitalist sistemin getirdiği çalışma düzeni, gıdalardaki katkı maddeleri, hareketsiz kalmamız obez olmamızdaki etkenler. Tabi genetik miras da çok önemli.  Anne ve babası şişman olan bir çocuk yüzde 90 şişman oluyor. Durum böyleyken obezite ameliyatları ya da farklı zayıflama yöntemleri içeren bir sektör çığ gibi büyümeye başladı. Çareyi ameliyatlarda arayanların sayısı epey arttı. Özellikle de kadınlar. Tabi  her kilolu ameliyat edilmiyor. Bazı şartları sağlamak lazım. Yaygın olarak bilinen ameliyat şekillerinin yanında bir de alternatif çözümler var. Obezite cerrahisi ile ilgili merak ettiklerimizi Medipol Mega Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Yaşar Özdenkaya sorduk. 

OBEZİTE AMELİYATLARINA DEVLET DESTEĞİ  

Özel hastanelerin yanı sıra devlet de obezite ameliyatlarını belirli şartları sağlamak kaydıyla karşılıyor. 2018 yılında SGK Sağlık Uygulama Tebliği’nde değişikliğe gidildi. Getirilen düzenleme ile obezite hastalarının ücretsiz ameliyat olma kriteri genişletildi. Normal sigortalı hastalar için obezite ameliyatları vücut kitle indeksi 40 ve üzeri için ücretsiz yapılıyor. 

1- Kime obez denir? 

Obezite vücutta aşırı yağ birikmesidir. Cerrahi müdahaleyi düşünmek için yağ birikmesinin bir üst sınırı olması gerekiyor. Obez olduğunuzu Vücut Kitle İndeksi’nin (VKİ) ölçülmesi ile öğrenebilirsiniz. Vücut kitle indeksi 20-25 arası olanlar normal olarak kabul edilir. Bu ölçüm 30 çıkar ise kilolusunuz demektir. Bunlarında bir aralığı vardır. 30-35 arası, 35-40 arası ve 40 üzeri diye ayrılır. Cerrahi müdahaleler 40 indekse sahip olan hastalar üzerinde uygulanır. Ancak hastanın kilosu ne zamandır bu seviyede ona bakılır. Hiçbir şey denemeden direkt ameliyat olmak isteyenler de var. Bu tip durumlarda danışana önce diyetisyene gitmesini, spor yapmasını ya da alternatif zayıflama yöntemlerini denemesini öneriyoruz. Çözüm bulunmaz ise ameliyat düşünülür. Ameliyat, son çare. 

2- Kaç tür ameliyat var? 

Klasik olarak yerleşmiş yöntemler var. Eskiden bant çok modaydı kelepçe diye de bilinir. Ama şimdi çok tercih edilmiyor. Çünkü kelepçe ameliyatlarından sonra bir takım komplikasyonlar gelişiyor. Hem de uzun vadede kilo vermede başarısının düşük olduğu görüldü. Şimdilerde en çok tercih edilen iki yöntem var. Tüp mide ile bypass yöntemi. Bunlara ilave olarak metabolik sorunları olan insanlara şeker ameliyatı diye isimlendirilen daha farklı bypass yöntemleri uygulanıyor. Bunlar Transit Bipartisyon ve İleal İnterpozisyon teknikleridir. Bu tekniklerde; tüp mideye ilaveten daha farklı ve daha uzun ince bağırsak ile mide ağızlaştırılıyor. Yani gıdalara farklı bir yol ile mideden yeni bir kapı açıyoruz. İnce bağırsakların ortasına direkt gönderiyoruz. 

3- Ameliyat çözüm mü? 

Mideyi almakla olay bitmiyor. Ameliyat sadece araç. Sonraki süreçte hasta yeme-içme alışkanlıklarını değiştirmeli. Parola basit “az ve sık ye”. Kilo problemine diyetle ya da ameliyat ile kalıcı çözüm bulamazsınız. Biz sadece hayatlarına yön vermek adına yardımcı bir yöntem sunuyoruz. Bu yöntem de bilinen en etkili yöntemdir. Diyetin başarı olasılığı yüzde 10-15, cerrahi bir yöntemin başarısı ise yüzde 80’den yüzde 95’lere kadar çıkar. Tüp midede yüzde 80-85, bypasslarda yüzde 90-95 başarı sağlanır. 

4- Operasyondan önce hangi tetkikler yapılır? 

Önce diyetisyende vücut ölçümlerine bakılır. Sonra endokrin doktoru şişmanlığın düzeltilebilir bir yanı var mı diye kontrol eder. Psikiyatri değerlendirmesinden de geçiririz. Çünkü hastada yeme bozukluğu var ise onu asla tedavi edemezsiniz. Hastayı ek rahatsızlıklarına göre göğüs hastalıkları, kardiyoloji, ürolojiye de yönlendiririz. Vücudun bütün mineral ve vitamin depolarına bakılır. Çünkü bypass ameliyatları vitamin ve mineral eksikliğine yol açabilir. Endoskopi ile midede yara ya da fıtık var mı bakılır. Var ise onu onarmak için de bir ameliyat öneriyoruz. Hastanın safrasında taş var ise onun da alınmasını istiyoruz. Çünkü kilo verme sürecinde safra kesesi ile ilgili sorunları daha çok yaşayabilir.

5- Tüp mide ve bypass ameliyatlarında nasıl bir işlem yapılıyor? 

Tüp mide ile yemek yemesini kısıtlıyoruz. Bu ameliyatta midenin depo yani elastiki  kısmının yüzde 75 ila 80’ini alıyoruz. Küçük bir mide yapıyoruz. 100-150 mililitre boyutunda. Bypass ameliyatlarında bağırsağı mideye diktiğimiz için gıdayı atlattırıyoruz. Esneyen taraf alındığından hasta hemen doyuyor. Yemeğe devam ederse kusar, kramplar olur. Burada hasta terbiye oluyor. Eğer bunu bir yaşam biçimi olarak yerleştirirse hayatına rahat eder. Ama yeme ihtiyacının önüne geçemez ya da yüksek enerjili gıdalar tüketirse o zaman yine kilo alır. 

6- Operasyonun riskleri neler? 

Her ameliyatta bir risk vardır. Yüzde bir ila üç arasında bir riskten bahsediyoruz. Kanama, kaçak olabilir, reflüyü arttırabilir, genel anlamda enfeksiyon da olabilir. Bunlar arasında en önemli şey kaçak ve damarda pıhtılaşma olmasıdır. Kilolu insanların ameliyat  ile vücuttaki pıhtılaşma sistemleri aktif olur. Bu yüzden hastalara kan sulandırıcı iğne ameliyattan önce ve sonra verilir. İnsanları en çok endişelendiren şey ise kaçaktır. Ameliyat sırasında dikiş hattında kaçak var mı diye kontrol ederiz. Ama iyileşme sürecinde üç ay boyunca da kaçaklar olabilir. Akut, erken, geç ve kronik kaçak diye dört kaçak türü var. Bununla mücadele etmek kolay, ama kayıplar da olabilir. Kaçak olduğunda mide asidi vücudu zehirleyip ölümlere yol açabilir. 

7- Beslenme ne şekilde oluyor?  

Ameliyattan sonra hastalar ertesi gün sıvı alımına başlıyor. Yaklaşık iki hafta sıvı ile devam ediliyor. Bypasslarda daha erken gıdaya geçiliyor. Bypassta gıdalar daha çabuk aşağı gittiği için bu ameliyatı olanlar daha çabuk gıdaya geçiyor. Ameliyattan sonra 3. ve 4. haftada da püre şeklinde beslenme başlıyor. İlk aydan sonra normal gıdaya geçiliyor. 

8- Hasta ne zaman taburcu olur? 

Tüp mide ameliyatları yarım saat ile bir buçuk saat arasında sürer. Bypass ameliyatları ise bir buçuk ila iki saat arasında sürer. Hastalar ameliyattan  2-3 gün sonra taburcu edilir. İlk hafta, 2. hafta ve 4. haftada kontrole gelir. Sonra ilk bir yıl içinde 3 aylık periyotlarla ikinci yıl altı aylık periyotlarla kontrole çağırıyoruz. 

9- Obezite ameliyatını kimler olabilir? 

En az 5 yıl boyunca hastamızın yüksek kilolu olması gerekiyor. Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olmalıdır. Tabi bazen bu durumlar değişebiliyor. Gelen kilolu hastaların tip 2 diyabet, kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, insilün değişimi gibi biyokimyasal değişenlerden kaynaklanan rahatsızlıkları oluyor. Ayrıca dizlerde kiloya bağlı kıkırdaklarda ezilme veya kadınlarda polikistik over gibi ek hastalıklar görülüyor. Bu durumda vücut kitle indeksi 35 olursa da cerrahi müdahale yapılabiliyor. 

10- Obezite başka hastalıklara yol açar mı? 

Kalınlaşmış cilt altı yağ dokusu insülin direncini beraberinde getirir. Kolesterol yüksekliği ile birlikte bütün organları etkiler. Sindirimi bozuyor, reflüyü artırıyor hatta idrar kesenizin fonksiyonunu bile bozabilir. Diz, eklem, omurga rahatsızlıkları ile akciğer kapasitesini sıkıştırıp yetersiz solunuma yol açabilir. Uyku apnesine de neden oluyor. Kısacası saç telinden ayak tırnağına her organı etkiler. 

11- Kimlere cerrahi müdahalede bulunulmaz? 

Psikiyatrik sorunu olan ve ağır kanama bozukluğu olan hastalara cerrahi müdahalede bulunmuyoruz. Yaş sınırlaması da var ama esneyebilir. 18 ila 65 yaş arası hastalara genelde ameliyat yapılıyor. Ama ben 75 yaşında da 14 yaşında da birini ameliyat etmiştim. Burada üst sınırı belirlerken hastanın kaldırabileceği durum desek daha doğru olur. 14 yaşındaki çocuk endokrinolojinin değerlendirmesi ile ameliyat edildi. Yoksa büyüme çağını tamamlamasını istiyoruz.

12- Ameliyat sonrası yaşanabilecek sıkıntılar? 

Mideyi keserken kılavuz tüp yerleştiriyoruz iki cm çapında. Eğer mideyi çok gerdirerek keserseniz elastiki bir yapısı olduğu için tüpü çıkardığınızda mide daralır. İşte o zaman hasta kusar. Bu hastalara serum takviyesi yapılıyor. Bu ameliyattan sonra gereğinden fazla yiyemiyorsunuz. Bundan dolayı yemeğe bağımlı kişileri depresyona sokabilir. Hastanın bir disipline girmesi gerekiyor. Su içme miktarı bile küçük oranlarda oluyor. 

13- Ameliyattan sonra kaç kilo veriliyor?  

Ameliyattan çıkan bir hasta ancak 500-600 gram vermiş olur. Hastanın bünyesine göre ilk ayda 5-15 kilo arası gider. Sonraki aylarda da 5-10 kilo vermeye devam eder. Üçer aylık periyotlarla hastanın kilo vermesi durur. Vücudun kendini koruması lazım. Bazen de beden olarak düşer ama kilo veremeyebilir. Çok nadir görülmekle birlikte kilo vermeyi durdurmak da gerekebilir. Bu durumda tüp mide ameliyatlarında genelde geriye dönüş çok olmuyor ama bypass ameliyatlarında geriye dönüş yapılabilir. 

14- Ameliyat dışında alternatif çözümler var mı? 

10-15 kilo fazlası var diye insanlar çaresiz kalmamalı. Botoks ya da mide balonu buna yardımcı olabilir. Botoks uygulaması ile midenin tokluk hissi uzatılıyor. Risk de çok azdır. Mide balonu 6-12 aylık sürelerde kalabilir. Midede şişkinlik ve erken doyma hissiyle kilo vermeye yardımcı olur. Hastanın kilosuna göre 10-30 kg kadar kilo verebilir.