19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

'Okuma grupları farklı bakış açıları kazandırıyor'

Tartışmak ve okuma geleneğinin çok önemli olduğunu söyleyen ve toplu okumaların ufkumuzu geliştireceğini belirten Ayla Ağbegüm: Evde kitabı okuduğunuzda tek bir bakış açısı ile okumuş oluyorsunuz. Ama okuma gruplarında herkes o kitaptan farklı noktalar buluyor, yazara herkes farklı sorular soruyor. Böyle olunca kitaba farklı açılardan bakma imkanınız oluyor ve ufkunuz genişliyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ23 Şubat 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
'Okuma grupları farklı bakış açıları kazandırıyor'

Kaçımız doğru okuma yapabiliyoruz ya da okuduklarımız üzerinden düşünüp onu içselleştirebiliyoruz? Okuduklarımızın ne kadarı hayatımıza sirayet ediyor? Asıl olan okuduklarımız üzerinde düşünmek, tartışmak ve bir sonuca varmak. Bu ortamı bizlere sağlayacak en doğru adres ise okuma grupları. Toplu okuma geleneği uzun zamandır birçok kurum tarafından ya da bireysel olarak yürütülüyor. Kitap okuma alışkanlığımızı artıran ve nitelikli okuma alışkanlığı kazandıran bu gruplar, aynı zamanda farklı bakış açılarının gelişmesini de sağlıyor. Daha önce birbirini hiç görmemiş, yaş, eğitim durumu, siyasi görüşü farklı insanlar kitap ortak paydasında bir araya geliyor. Kimi okuma grupları yazarların da katılımıyla buluşmaları daha verimli hale getiriyor. Hali hazırda okuma grupları düzenleyen Bilim ve Sanat Vakfı, Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği’nin yanı sıra uzun yıllardır okuma grupları koordine eden Ayla Ağabegüm ile bugünlerde ne okuduklarını ve birlikte okuma geleneğinin insanlara ne kazandırdığını konuştuk.  

HER GÖRÜŞTEN İNSAN EDEBİYATLA BİRLEŞTİ 

Çeyrek asrı aşkın bir zamandır okuma grupları içinde yer alan ve bugünlerde Türkiye Gençlik Vakfı bünyesinde kitap okuma gruplarının koordinatörlüğünü yapan Ayla Ağabegüm, eskiden kitaba şimdiki kadar kolay ulaşılamadığı için aynı kitabı sınıfta arkadaşları ile birlikte okuduğunu ve bunun kendisine çok şey kattığını söylüyor. İlk olarak Türk Edebiyat Vakfı’nda okuma grupları kuran Ağabegüm, daha sonra evlerde bu geleneği devam ettirmiş. Dönem içerisinde farklı okumalar yaptıklarını söyleyen Ağabegüm, “Şu an aramızda olmayan yazarlardan; Ahmet Kabaklı, Reha Oğuz Türkkan, Ahmet Yüksel Özemre gibi isimleri okuduk. Ali Ayçil, Belkıs İbrahimhakkıoğlu gibi günümüz yazarlarını da takip etmeye çalışıyoruz.” diyor. 

Okuma gruplarına katılmak isteyenlere her zaman kapılarının açık olduğunu söyleyen Ağabegüm, “Bizim için en önemli kriter kitabı ciddi olarak okuyarak gelmesi. Ayrıca ortamda siyasi görüşünü çok net belli etmeyecek. Çünkü burada her düşünceden okur oluyor. Sağ ve solun birbirine karşı olduğu zamanlarda bile bizim okuma gruplarımızda her görüşten insan olurdu. İşin içinde siyaset olmadığı zaman insanlar birçok konuda uzlaşabiliyor.” şeklinde konuşuyor. Okuma grupları her ay belli bir gün ve saate yapılıyor. Ağabegüm okuma gruplarının işleyişini şöyle anlatıyor: “Kitapları bir ay öncesinden alıp dağıtıyoruz. Herkes kitabı okuyup geliyor. Okuma grubumuzda genelde aynı kişiler var. Zorunlu sebeplerle ayrılanlar da oluyor. Şu an 40 yaşın üzerinde 20-25 kişilik bir grubumuz. Bu aralar daha çok gündemdeki kitapları seçiyoruz. Yazarları davet ediyoruz. Önce yazar bir konuşma yapıyor sonra kitapla ilgili soruları soruyoruz.” Okuma gruplarını kendisinin koordine ettiğini ancak son dönemlerde gruptan iki arkadaşa bazı sorumluklar verdiğini dile getiren Ağabegüm, bunun nedenini ise “Bu işi başkalarına öğretmek istedim ki gelenek devam etsin.” diye açıklıyor.   

OKUDUĞUMUZU DÜŞÜNÜP İÇSELLEŞTİRMELİYİZ 

Bu ay Erol Güngör’ün yeniden basılan kitabını okuyacaklarını ve Şeyma Güngör’ün okuma grubuna katılacağını hatırlatan Ağabegüm, toplu okumaların ufkumuzu geliştireceğini söyleyip sözlerini şöyle sürdürüyor: “Evde kitabı okuduğunuzda tek bir bakış açısı ile okumuş oluyorsunuz. Ama okuma gruplarında herkes o kitapta farklı noktalar buluyor. Böyle olunca kitaba farklı açılardan bakma imkanınız oluyor. Tartışma ve okuma geleneği çok önemlidir. Türkiye’de 15 Temmuz yaşandı. Bunun sinyalleri aslında o grubun çıkardığı medya kanallarında hep verildi. Satır aralarındaki o mesajlar anlaşılsaydı belki de biz o günü yaşamayacaktık.” Doğru okumanın, bilinçli okumanın çok önemli olduğunun altını çizen Ağabegüm doğru okumanın nasıl yapılacağı ile ilgili şunları aktarıyor: “Kitabın sayfalarını çevirerek okumak sadece günü geçirmektir. Kitabı okurken sayfalar içinde flaş cümleler vardır onu yakalamak ve altını çizmek gerekir. Sonra onun üzerine düşünmelisiniz. Okuyucu neden, niçin sorularını sormalı. 

Türkiye’nin problemi bu aslında. Bilinçli okuma yapılmıyor. Okullarda bilinçli okuma dersleri olmalı. Ayrıca okuduklarımızı içselleştiremiyoruz. Çocukluğuma döndüğümde şunu hatırlıyorum: Babam bana günahı ve sevabı küçük hikayelerle anlatırdı. Ben de o hikayeler üzerine düşünürken neyin günah neyin sevap olduğunu içselleştirirdim. Sadece bu günah, bu sevap deseydi babam onu o anda öğrenirdim ama sonra yine o günahı işlerdim. Türkiye’de son yıllarda sertlikler çoğaldı. İnsanlar hayvanlara neler yapıyorlar. Bunun altında yatan şey bizim bazı duyguları içselleştirmemiş olmamız.”  

HÜSN-Ü AŞK OKUMALARI ÖZLEM GÜNEŞ

SEÇTİĞİMİZ BAKIŞ AÇISI İLE KİTABI OKUYORUZ 

Şu anda Bilim ve Sanat  Vakfı bünyesinde birçok okuma grubu devam ediyor. Bunlardan Hüsn-ü Aşk okumalarını sürdüren Özlem Güneş ile okumaların nasıl devam ettiğini ve insanlara olan katkısını konuştuk. Güneş, toplu okumalarda farklı hayat tecrübe ve birikimlerine sahip insanlar bir araya geldiği için faydalı olduğunu söylüyor. Devam eden Hüsn-ü Aşk okumalarıyla ilgili Güneş şunları aktardı: Şeyh Galip, yaşadığı dönemden bugüne kadar çok sayıda şairi ve yazarı etkileyen bir şair. Doğma büyüme İstanbullu ve Hüsn-ü Aşk’ında buram buram bir İstanbul kokusu var. İşte biz bu kokuyu duymak ve Galib’in şiirlerinde, Mevleviliğin en ince üslubuna ulaşan İstanbul kültürünü, yaşama biçimini ve estetiğini yakalamak, hissetmek istedik. Grubumuz on kişi civarında. Ayda iki kez toplanıyoruz. Katılımcılar genellikle edebiyatçılardan oluşsa da farklı disiplinlerden de arkadaşlarımız var. Eseri okumaya başlamadan önce kitapla ilgili bakış açıları belirledik. Hepimiz Hüsn-ü Aşk’ı okuyoruz ama seçtiğimiz bakış açısını temel alarak. Eserde onunla ilgili her şeyin izini sürüyorum. Böyle olunca eser, açıldıkça açılıyor, zenginleşiyor.” 

HAZAR EĞİTİM VE KÜLTÜR DAYANIŞMA DERNEĞİ BAŞKANI AYLA KERİMOĞLU

HAZAR BİZİM İÇİN ALTERNATİF BİR ÜNİVERSİTE 

Hazar Derneği de kuruluşundan bu yana tam 26 yıldır okuma programları gerçekleştiren kurumlardan. Dernek bünyesinde yer alan okuma gruplarının geçmişi ile alakalı olarak Ayla Kerimoğlu şunları aktarıyor: “Okuma programlarına başladığımız yıllar yasaklı yıllardı. Okullara girmek zordu. Biz de öğrenmek için illa diplomaya ihtiyaç olmadığını düşünerek okumalara başladık. Hazar bizim için alternatif bir üniversite oldu. İstediğimiz bölüm ve üniversiteden hocalarımızı davet ediyorduk.” Bugüne kadar dernek bünyesinde; din, tarih, sosyoloji, psikoloji ve birçok alanda okuma grupları düzenlenmiş. 

Okumalara katılan kitlenin ve gündemin de kitap seçiminde etken olduğunu söyleyen Kerimoğlu sözlerini şöyle sürdürüyor: “Katılımcılarımız genelde lisans ve yüksek lisan öğrencileri, mezun olmuşlar ve çalışan kadınlardan oluşuyor. Herkesin farklı bir alanda eğitim almış olması okunacak kitabın yorumlanmasında büyük zenginlik oluşturuyor. Gelen talep üzerine okumalarımız perşembe günü 18.30-20.00 arasında gerçekleşiyor. En son ‘İnsanın Anlam Arayışı’nı okuduk. Okunacak bölüm katılımcılar arasında paylaşılıyor. Herkes kendi bölümünü anlatırken diğerleri farklı açılımlar getiriyor. Kitabı bitirdiğimizde herkes kitaptan aklında kalan beş cümleyi yazarak panoya asıyor.”  Bu okumaların alternatif eğitim süreci sağladığını düşünen Kerimoğlu, “Genelde formal eğitimlerde kişilerin eğitim kalitesini not oluşturuyor. Burada öğrenmek, kendini geliştirmek not alma kaygısının gölgesinde kalıyor. Bir de okuduklarını paylaşma ihtiyacı, farklı yaklaşımları görme, yeni paradigmaları keşfetme hazzı okuyup, öğrenmeyi zevkli hale getiriyor. Öğrenmenin insana kazandırdığı özgüven ister istemez insanın tüm davranış ve tutumlarına yansıyor. Öğrenmenin bu pozitif etkisi okumayı bir yaşam biçimi haline getirebiliyor.” diyor ve ekliyor: “Okumak kadar ne okuduğunuz da önemlidir. Bu yüzden güvenilir bir kurumda birlikte okumak bilgi kirliliğinden korunma açısından daha önemlidir.   

BİLİM VE SANAT VAKFI MAM SORUMLUSU İSA İLKAY KARABAŞOĞLU 

KATILIMCI ENTELEKTÜEL ANLAMDA GELİŞİYOR

Öğrenciler, araştırmacılar, sanatçı ve yazarlar dâhil olmak üzere toplumun farklı kesimlerine araştırma ve tartışma ortamı sunan Bilim ve Sanat Vakfı, bünyesinde dört farklı araştırma merkezi barındırıyor: Küresel Araştırmalar Merkezi (KAM), Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MAM), Sanat Araştırmaları Merkezi (SAM) ve Türkiye Araştırmaları Merkezi (TAM). Bu merkezlerin ortak özelliği ise bütün araştırma merkezlerinde kendi konularına yönelik okuma grupları düzenleniyor olması. Okuma gruplarının araştırma merkezleri tarafından belirlenerek düzenlediğini söyleyen İsa Bey şunları aktarıyor: “Elbette kamunun yönelimi dikkate alınıyor ancak son kertede merkezin araştırma faaliyeti, bilimsel alandaki gelişmelerin ön plana çıkardığı dikkatler okuma gruplarının ortaya çıkmasında temel belirleyiciler.” diyor. Her okuma grubu ve atölye için ayrı bir başvuru süreci izleniyor. Etkinlikler lisansüstü öğrencilerine, üniversite bünyesindeki araştırmacılara ve alanda çalışanlara açık. Bu faaliyetlerin verimli olabilmesinin katılımcıların donanımlarıyla da alakalı olduğunu belirten İsa bey, “Başvuru formlarında yer alan kişisel bilgilerin dışında eğitim durumu, yabancı dil bilgisi ve özellikle katılımcının bu programa niçin başvurduğunu açıklayan ‘niyet mektubu’ bölümü belirleyici bir rol oynuyor.” şeklinde konuşuyor. Akademik anlamda üst düzey okumaların yapıldığı BİSAV’da okuma grupları sonrasında bazı yayınlar da çıkıyor. Her okuma grubunun aynı amacı taşımadığını belirten İsa Bey, “Okuma grupları ve atölyelerde çok dilli bir okuma faaliyeti yürütülüyor. İlgili alandaki önemli metinler tetkik ediliyor. Daha sonra bu faaliyet bir yayınla taçlandırılıyor. Bu manada bir üniversite master ve doktora dersi gibi düşünebilirsiniz faaliyetleri. Bazı okuma grupları daha geniş anlamda bir alan taramasını hedefliyor mesela. Buradaki asıl çıktı katılımcının entelektüel gelişimi oluyor.” şeklinde konuşuyor.