Turizm ve işletme öğrenimi görse de İstasyon Sanat Akademisi’nde tasarımcılık eğitimi aldıktan sonra Vakko markasının mucidi Vitali Hakko’nun yönlendirmesiyle hayat dümenini modaya kıran Erkan Eken, geçen yıl yaz aylarında kendinden bir hayli söz ettirmişti. Zira Katar Emiri’nin tarzıyla öne çıkan eşi Sheikha Mozah Bint Nasser için milyon dolarlık kıyafet diken Erkan Eken, 150’ye yakın safir, zümrüt ve pırlanta gibi değerli taşın kullanıldığı kıyafeti 12 günde hazırlamış, kostümü Buket Dereoğlu taşımıştı.
2004 yılından beri kurduğu atölyesinde Türk modasına hizmet veren Eken, son yıllarda Ortadoğu’nun Türkiye’ye olan ilgisinin giderek arttığını ve bu ilgiden Türk modacıların da olumlu etkilendiğini vurguluyor. Körfez ülkelerin varlıklı ailelerinin İstanbul’da uzun süreler geçirdiğini ifade eden ünlü modacı, “Sektörümüz bu yakınlaşmanın kıymetini bilmeli. Modacılarımız bu ülkelerdeki giyim zevklerine hitap eden daha fazla kreasyonlar üretmeli ve bu rüzgarı arkalarına almalılar” diyor.
Eken son dönemde Türkiye’deki sosyolojik gelişmeler paralelinde ivme kazanan Türk modasını değerlendirdi.
- Moda bir lüks müdür, onu izlemek parayla doğru orantılı mıdır?
Modanın bilincini yakalamak, anlayışını taşımak illa ki maddiyata bağlı değil. Bir kişi pazardan bile giyinse şık olabiliyor.
ERKEKLER KLASİK TERCİH EDİYOR
- Türk halkının moda ile ilgisi için ne söylersiniz?
Erkekler, klasik ve klasiğe dönük takım elbiseler tercih ettikleri için siyah, lacivert, gri, mavi gibi renkleri giyiyor. Fakat kadınlar indirimleri de takip ederek küçük bütçelerle bile modayı takip edebilecek becerileri sergiliyor. Ayrıca şunu söylemeliyim ki modayı takip etmek demek illa trendlere bağlı kalmak değildir.
- Sektörde modacı ve modeller tasarımın önüne geçiyor. Bu sıralama sizce nasıl olmalı?
Bir tasarımcının tasarımının önüne geçmesi gayet doğal. Ancak modellerin tasarımın önüne geçmesi ise ülkemize has bir durum. Belki de bu nedenle ülkemizde ilginç bir tasarım sergilendiğinde sanki uzaylıymış gibi bakıyorlar.
- Moda faaliyetleri magazin unsuru gibi değerlendiriliyor. Bunun sektöre bir faydası var mıdır ?
Kesinlikle var. Basında moda haberlerinin magazin unsuru olarak çıkması hem tasarımcıyı hem modeli gündemde tutuyor. Ama bu durumu istismar eden isimler yok mu, elbette var.
- Türkiye son zamanlarda yüzünü Doğu’ya ve özellikle Ortadoğu’ya döndü. Bunun birçok siyasi sosyal yansımaları oldu. Yeni ortamın Türk modacılarına katkısı nedir?
Siyasi ve sosyal yansımaları olduğu bir gerçek. Ama yüzümüzü daha çok bu ülkelerin halklarına çevirmeliyiz. Onların beğenilerine uygun modeller ve ürünler sunmalıyız. Son yıllarda özellikle Arap coğrafyasından talepler yükseldi. Türk modacılar bu beklentilere karşılık verebilmeli. Birçok varlıklı Arap ailesi, alışveriş için artık Türkiye’yi tercih ediyor. Bunda Türk dizilerinin ve oradan yansıyan hayat örneklemelerinin de etkisi olduğunu düşünüyorum.
- Siz bu coğrafyaların tarzından etkileniyor musunuz?
Moda zaten bir kültürün yansıması ve ifade biçimidir. Dolayısıyla halklar birbirine yaklaştıkça ortak beğeniler ortaya çıkacak, bu da üretim kültürünü ve anlayışını etkileyecektir. Geçmişte Osmanlı’nın bu coğrafyaya sunduğu şey de budur. Bu kültür mozaiğini bugün de iyi yorumlayıp yansıtabilirsek, birkaç yüzyıl öncesinin şaşaalı ortamlarına yine sahip olabiliriz.
- En büyük hayaliniz nedir?
Dünya çapında tüm tasarımcıların ortak bir projeyle kadına yönelik şiddetin son bulması için defile yapması, o defilede benim de yer almam en büyük hayalim.
TEK ŞARTI DEKOLTE SINIRLARIYDI
- Arap saraylarının Türk modacılarına, öte yandan uluslararası moda devlerinin de bu saraylara ilgisi malum. Bu saraylarda tercihler neye göre şekilleniyor?
Modada rekabet büyükse de talepler, ödenen paralar gizli tutulur. Ne var ki saraylı seçicidir, onlarla çalışmak çok zordur. En son Katar Emiri’nin eşine hazırladığım kıyafetle ilgili görüşmelerde devreye büyük isimlerin de girdiğine şahit oldum. Sonuçta kıyafeti benim tasarlamam istendi.
- Sizden tam olarak ne istenmişti?
Çalıştığım hanımefendinin tarzıyla benim anlayışımın uyuşması en büyük avantajımdı. Seçilen değerli taşların elbiseye yakışması da ayrıca şanstı. Üç çizim yaptım ve bunların arasından malum tasarım seçildi. Benden istenen, dekolte sınırlarına özellikle dikkat etmemdi. Vücut hatlarının çok ön plana çıkmaması, istenilen modele de sadık kalınması bir başka şarttı. Ama taşların yerleşim zevkinin bana bırakılması çok hoştu.