25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Reshad Strik: Tanımadığım ailelerin parçası oldum

Ailenin Yeni Üyesi belgeseli ile daha önce hiç tanımadığı insanların hayatlarına misafir olan Reshad Strik, “Belgesel çekmek, film ve dizilerde oynamaktan çok farklı. Burada bir karakter, rol yok. Olayların ne tarafa gideceğini ve konuşmalarımızın neler olacağını bilemiyoruz. Bu belgesel benim için gerçekten büyük bir şans oldu. Farklı ailelerle zaman geçirdiğimde aslında kendimi keşfetmeye başladım. Bu yüzden belgesel daha çok aileler ve benim hakkımda” diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ13 Nisan 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Reshad Strik: Tanımadığım ailelerin parçası oldum

Filinta ve Diriliş Ertuğul dizilerinden tanıdığımız oyuncu Reshad Strik, bugünlerde TRT Belgesel’de yayınlanan Ailenin Yeni Üyesi ile karşımıza çıkıyor. Farklı ülkeleri gezerek insanların evine, sofrasına, hayatına konuk olan Strik, gittiği ülkelerdeki yaşamları seyirci ile buluşturuyor. Yaptığı işten büyük keyif duyan Strik, “Yeni insanlarla karşılaşmak onlarla vakit geçirmek beni mutlu ediyor. Ziyaret ettiğimiz aileler gerçekten birbirinden değerli insanlar, hepsinin bir hikayesi ve zor yaşantıları var. Maddi durumları çok iyi olmayan ancak hep mutlu insanlarla tanışıyorum. Onlarda farklı bir huzur var. Ailelerin yaşadığı zorlukları görünce halinize şükrediyor, maddi şeylerden çok manevi değerlere önem vermeye başlıyorsunuz.” diyor. 

KALPLERİNE DOKUNABİLMEK BÜYÜK SORUMLULUK  

Projeyi ilk duyduğunda çok heyecanlandığını söyleyen Strik, belgesel yolculuğunun nasıl başladığını şöyle anlatıyor: “Bir gün yapımcımız Hakan Çakır aradı. Bir projeyle ilgili konuşmak istediğini söyleyerek İstanbul’a davet etti. Projenin ne hakkında olduğunu sordum. Hakan Bey de ‘Bir belgesel hazırlıyoruz. Dünyayı gezerek aileleri ziyaret edeceğiz ve sen de onların bir parçası olucaksın’ dedi. Dünyanın farklı coğrafyalarında farklı insanlarla tanışacak olmak ilgimi çekti ve hemen İstanbul’a geldim. Çalışmalara başladık.” 

Yeni insanlarla karşılaşmanın ve onlarla vakit geçirerek hayatlarına şahitlik etmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Strik, şimdiye dek Malezya, Endonezya, Tayland, Nepal, Kamboçya ve Bosna Hersek’e gitmiş. İnsanların kendisini sıcak karşıladığını ve özellikle Türkiye’den geldiğini duyduklarında çok mutlu olduklarını belirten Strik, “Türkiye’yi ve Türk insanlarını çok seviyorlar. Hatta bir çoğu Türk dizilerini seyrederek birkaç kelime Türkçe öğrenmişler.” diyor. 

Gittiği yerlerdeki yaşamlardan etkilendiğini söyleyen Strik, özellikle Kamboçya’daki Safiya’nın hikâyesinin kendisini çok üzdüğünü dile getiriyor. Strik, “Hepsinin bir hikâyesi var. Kamboçya’dayken küçük bir kız ile tanıştım. Adı Safiya. Annesini ve babasını kaybetmiş yetim bir kız çocuğu. Yalnız büyümüş. Hikâyesi beni çok duygulandırdı.” diyor ve ekliyor: “Orada çoğu çocuk yetim ve çok fakirler. O köyde kalbime dokunan o kadar çok şey var ki… Benim için onların yanında olmak, kalplerine dokunabilmek büyük bir sorumluluk. “ 

ZOR OLAN KISMI ONLARDAN AYRILMAK 

Konuk olduğu ülkelerdeki birçok ailenin hayat tarzının Batı’dakinden çok farklı olduğunu belirten Strik şunları aktarıyor: “Oradaki insanların çok fazla seçeneği ve imkânı yok. Hayatta kalabilmeleri için buldukları işte çalışmak zorundalar. Mesela, altın madeni var ve maalesef tehlikeli koşullarda çalışıyorlar. Altın madenini hiç tanımadan, genel olarak temel eğitimini görmeden, işin ne kadar tehlikeli ve zehirli olduğunu bilmeden bu işi yapmak zorundalar. Zehirli gaza dokunuyorlar ve 35 yaşına geldiklerinde hasta olup vücutları çok ciddi zarara uğrayabiliyor. Bu üzücü bir görüntü ama onların başka bir çaresi yok. Buna rağmen mutlular ve şükrediyorlar.” 

Çekimlerin güzel geçtiğini ve her gittiği yerde yeni şeyler görüp öğrendiğini belirten Strik, en zorlandığı noktanın ise bir parçası olduğu ailelerden ayrılmak olduğunu söylüyor. Bazı ailelerle hâlâ görüşüp mesajlaştığını dile getiren Strik, her ailenin kalbinde ayrı bir yeri olduğunu vurguluyor. Çekimlerin farklı ülkelerde devam edeceğini anlatan Strik, bu programın kendisine çok şey kattığını belirtiyor. “Bu projeye hem kalbimi hem ruhumu veriyorum. Yaptığım işe güveniyorum. O insanlarla yaşamak onların ailesinin bir üyesi olmak, onlarla çalışmak, hatta onların yaptığı işi yapmak, onların yemeklerini yemek, genel olarak onlarla yaşamak çok güzel. Bunu tecrübe etmek ise benim için inanılmaz bir şey. Bunu yapmaktan onur duyuyorum.” 

BU BELGESEL İLE KENDİMİ KEŞFEDİYORUM 

Belgeselde sunucu olmanın dizi ve filmlerde rol almaktan çok farklı olduğunu dile getiren Strik, “Bu projede elimizde önceden hazırlanmış bir senaryo yok. Belgeselde çoğu zaman ailelerin yanına anlık gidiyoruz, insanların nasıl davranacaklarını bilemiyoruz. Ama bu zamana kadar gittiğimiz hiçbir aile bizi geri çevirmedi ve kapılarını açtılar. Daha önce gitmediğim yerlere gidip yeni tanıştığım insanlarla yaşıyorum. Onların yaşam biçimlerini kültürlerini ve yaptıkları işleri tüm doğallığı ile izleyiciye aktarmaya çalışıyoruz. Olayların ne tarafa gideceğini ve konuşmalarımızın neler olacağını bilemiyoruz o yüzden filmlerden ve oyunculuktan daha farklı bir iş.” diyor. Belgeselin kendisi için büyük bir şans olduğunu söyleyen Strik, hiç tanımadığı ailelerle bir araya geldikçe aslında kendini keşfettiğini söylüyor. “Bu belgesel daha çok aileler ve benim hakkımda” diyen Strik, bu projenin kendisi için eşsiz bir tecrübe olduğunu dile getiriyor.  

HOLLYWOOD’U AİLE KURMAK İÇİN REDDETTİ  

Babası Saraybosnalı olan ve Avustralya’da doğan Strik, liseden beri oyunculuk ile ilgilenmiş ve eğitimini bu yönde tamamlamış. Üniversiteden sonra Avustralya’daki televizyon programlarına katılan sanatçı daha sonra Hollywood’a gitmiş ve orada oyunculuk yapmış. Birçok yapımda yer alan Strik, Hollywood’daki projeleri kabul etmeyip Saraybosna’ya dönmüş. “Ailemle birlikte yaşamayı seviyorum. Hollywood’da böyle bir hayat tarzı kurmak zor. Çok fazla film, dizi çekiliyor. Çalışmak da zevkliydi ama benim istediğim hayat tarzı bu değildi. Ben de teklifleri reddettim.” şeklinde konuşan Strik, Hollywood projelerini geri çevirmesinin başka bir nedeninin ise dini bakış açısına uymaması olduğunu söylüyor. Saraybosna’ya döndüğünde Sabiha Hanım ile evlenen ve bir aile kuran Strik, kariyerine hem kendi ülkesinde hem de Türkiye’de devam etmek istediğini söylüyor. Strik, “Türkiye benim ikinci evim. İstanbul’daki hayatı, yemekleri, insanları ve kültürü çok seviyorum.” diyor.