31 Mayıs 2025 Cumartesi / 3 Zilkade 1446

Ruj veya far paleti de tasarlarım Rezidans bile dekore ederim

Mesleğinde 20’nci yılını kutlayan moda tasarımcısı Cengiz Abazoğlu, uzun bir süredir çalıştığı hazır giyim markası için Sonsuzluk adında bir koleksiyon hazırladı. Abazoğlu, tasarımlarında 60’lardan bu yana öne çıkan güçlü kadın profillerini bir araya getirdiğini söylüyor. Ortaya çıkan ise renkli bir kadın.

Büşra Uğraş12 Eylül 2015 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Ruj veya far paleti de tasarlarım Rezidans bile dekore ederim

- Moda dünyasında yepyeni bir sezona başlıyoruz, sizin de yeni koleksiyonunuzu sunmaya çok az kaldı. Neler göreceğiz bu yıl?

Önümüzdeki günlerde Adil Işık için hazırladığım sekizinci koleksiyonu sunacağım. Adını Sonsuzluk koyduk çünkü tasarım yaparken tek bir döneme ait olmak istemedim. O nedenle 60’lar, 70’ler, 80’ler, 90’larda öne çıkmış güçlü kadın profillerini yorumlayarak 2016 yılına taşıdım. 

- Bütün dönemleri bir araya getirmek zor olmadı mı?

Aslında bir bütünlük yakalama konusunda zorlanmadım dersem yalan olur. Çünkü sunum sırasında bir ahengin olması her zaman çok önemli. Ama kendimi sınırsız adlettim bu koleksiyonda, çeşitli dönemlerin içinde hareket etmek ve onları kombinlemek çok eğlenceliydi. Bir zaman yolculuğu gibi...

- Ortaya nasıl bir kadın çıktı?

Güçlü bir kadın. Maskülenden çok minimal bir kadın diyebilirim. Kesimleri, içindeki kupları, kumaş dokuları çok net çizgilerle oluşturuldu. Bu işte 20’nci yılım ve artık kadınların ne istediğini bir bakışta anlayabiliyorum. Aynaya baktığında onları iyi hissettirecek tasarımlar var. Kadın uyanık olduğu takdirde küçük aksesuar değişimleriyle her ortama uydurabileceği kombinler yapabileceği parçalar var koleksiyonda.

- Hangi renkleri kullandınız? Detaylarda neler var?

Safranın birkaç tonu öne çıkıyor koleksiyonda, onun ardından da griler geliyor... Kırmızı, beyaz, gece mavisi ve siyah. Geometrik desenlere de yer verdim. Koleksiyonda triko kumaşı çok yoğun kullandım. Koleksiyon yaklaşık 75 kombin ve 150 parçadan oluşuyor.

- Adil Işık hızlı-moda olarak tabir edilen bir marka... Bir tasarımcı olarak bunun avantaj ve dezavantajlarına dair ne söylersiniz?

Dezavantajı yok. Sadece avantajı var. Beni en çok etkileyen tarafı çok geniş kitlelere ulaşabiliyor olmak. Bugün 2 milyondan fazla tasarımım alıcıyla buluştu ve bu demektir ki bu kadar kişi benim çizdiğim şeyi giyiyor. Gömleğim, kabanım, hırkam, tişörtüm her yerde. Bu bir tasarımcı için tarif edilemez bir mutluluk. Bir bestekarın şarkılarının milyonlarca kişiden oluşan bir koro halinde söylenmesi gibi bir şey. Dolayısıyla benim için hiçbir sorun yok. Hatta keşke bir gün gelse de bir kozmetik firmasıyla da anlaşıp ruj yapsam, far paletinin renklerini belirlesem. Ya da bir inşaat firmasıyla bir araya gelip bir rezidans dekore etsem. Yaratıcılığı içinde barındıran her şeyi yapabilirim.

FAZLALIKTAN KURTULMAK ŞIKLIĞI GARANTİLER

- Türk kadını nasıl giyiniyor sizce? Giyinmeyi biliyor mu?

Sektörde çok uzun yıllardır yer alan bir tasarımcı olarak özellik son 10 yılda Türk kadınının bu konu da çok bilinçlendiğini söyleyebilirim. Artık kendine dikkat eden, gerçekten şık, dünyadaki kadınlar arasında öne çıkan bir stile sahip. Bunun medyada modaya daha sık yer verilmesinin, televizyonda bununla ilgili programlar yapılmasının ciddi etkisi var.

- Peki bir tasarımcı olarak, yolda yürürken kadınları gözlemlediğinizde gözünüze takılan hatalar neler?

Birincisi vücutlarını tanımadan giyinmeleri. İkincisi sezonda öne çıkan parçaları kendisine uyup uymadığına bakmaksızın tercih etmeleri. Üçüncüsü bir idol belirleyip onun gibi giyinmeye çalışmaları. Dördüncüsü kendi güzelliklerine gölge düşürecek kadar fazla makyaj yapmaları. Beşincisi ise... Bu benim mesleki hayatımdaki altın kuralım, olmazsa olmazım, fazlalardan kurtuldukça şıklık garantidir. Bunu bazen gözden kaçırıyor. Daha çok dikkat çekeceğim derken yılbaşı ağacına dönmeyin.

ÇAĞLA VE ÖZGE’SİZ OLMAZ

- Son açıklamanızda Çağla Şıkel’le ilgili olarak “60 yaşına da gelse benim podyumumda yeri var” dediniz ve çok konuşuldu.

Çağla Şıkel benim uğurum... Kaç yaşında olursa olsun benim podyumumda olmasını isterim tabii ki. Dede-babaanne olarak bastonlarımızla el ele tutuşup çıkabiliriz podyuma. Karl Lagerfeld gibi 80 yaşıma da gelsem koleksiyon hazırlamak ve sunmak istiyorum. Ben olduğum sürece Çağla Şıkel de istediği sürece yanımda olacak. Aynı şey Özge Ulusoy için de geçerli.

O YARIŞMA MODAYA BİR ŞEY KATMIYOR

- Moda yarışmaları furyası Bana Her Şey Yakışır’la başlamıştı...

Şu an programda dördüncü sezona başladık. Orada her gün izleyicilerle buluşuyorum ve yapılan hataları anında tespit edip doğrularını anlatabiliyorum. İzleyicilere doğru kalıpları kullanmak ve kombin yapmakla ilgili kilit noktaları aktarıyorum. Programımızdan feyz alıp versiyonlarını yapanlar da oldu. Yaklaşık 77 ülkeye satılmış yerli bir format.

- Şimdiki durum için ne diyorsunuz peki? Televizyonda sizinkine benzeyen diğer programlara benzeyenlere baktıkça “Keşke bu işe hiç başlamasaydık!” diyor musunuz?

Enformatik anlamada birşey katabileceğim, kendini içinde iyi hissedebileceğim programlar içinde yer aldım. ‘Sonrasında yapılan ve moda adı altında yapılan programların içinde olur muydunuz?’ diye sorarsanız cevabım hayır. ‘Başkalarının yapmasından rahatsız mısınız?’ diye sorarsanız... Onun için de hiçbir şey söyleyemem. Bu bir alışveriş beğenen yapar, beğenen izler. Bazı yapımcılar işin şov kısmını daha çok önemser, bazılarıysa benim programımdaki gibi hem eğlencesi, hem şovu ama aynı zamanda da bir şeyler öğretebileceği bir konsept belirler. Ben meslek hayatım boyunca polemiklere katılmadan, mesleğimin dışında durum ve davranışlara bulaşmadan ilerlemeye çalıştım. Bu nedenle benim yapabileceğim bir şey değil, ama yapana da bir şey söylemem.

- Modaya bir şey kattığını düşünüyor musunuz?

Hayır düşünmüyorum. Çok sıkı takip edemiyorum ama moda yarışması demek yanlış olur çünkü orada bir şov var.