18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Sağlıkçıların 15 Temmuz travması

‘15 Temmuz Darbe Girişiminin Sağlık Çalışanları Üzerindeki İkincil Travmatik Strese Etkisi’ başlıklı tez çalışmasıyla 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişiminin sağlık çalışanları üzerindeki travmatik etkisini araştıran Doktor Mehmet Celal Almaz: “Türk tarihi savaş dışında böyle bir travma yaşamadı. Onun için bu olayın boyutlarını çizebilmek ve bizden sonra gelecek nesillere kalıcı bilimsel veriler bırakabilmek adına bu tezi yazdım.” diyor.  

ALİ DEMİRTAŞ13 Temmuz 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sağlıkçıların 15 Temmuz travması

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizde bir darbe girişimi gerçekleştirdi. Ne var ki tek bir cümleyle özetlenebilen bu vahim olayın arkasında yaşananlar Türkiye tarihinin gördüğü en büyük trajedilerden biri olarak kayıtlara geçti. Başarısız darbe girişimi sırasında tanklar şehre indi, savaş uçakları yakın mesafede ateş açtı sivillere. Sözde askeri güçler tarafından yüzlerce sivil şehit edildi binlercesi ise yaralandı. Tüm Türkiye beklenmedik, büyük bir şok yaşadı. Olayların en kanlı, canlı şahitleri ise o gece yaralanan vatandaşlara yardım etmeye çalışan sağlık çalışanları idi. Hastaneler ancak savaş sırasında yaşanabilecek bir saldırı sonrası görüntülere sahne oldu. Tanklar tarafından ezilen, sözde askerler tarafından vurulan ve helikopterler tarafından havadan ateş açılan sivillerin doldurduğu ve adeta kan gölüne dönen acil servislerde sağlık çalışanlarının da soğukkanlılığını koruması hiç kolay olmadı. Uzun yıllar unutamayacakları görüntüler hafızalarına kazındı. O gece saldırıların en yoğun yaşandığı bölgelerdeki hastanelerde görev yapan sağlık personelinin yaşadıkları Dr. Mehmet Celal Almaz tarafından bir akademik çalışmaya konu edildi.  Almaz, ‘15 Temmuz Darbe Girişiminin Sağlık Çalışanları Üzerindeki İkincil Travmatik Strese Etkisi’ başlıklı tezi için 15 Temmuz gecesi görev yapan sağlık personelleri ile birebir görüşmeler gerçekleştirdi. Almaz o görüşmelerle ilgili olarak şunları söylüyor: “Sağlıkçıları en çok yaralılara yeterli ölçüde müdahale edemedikleri anlarda yaşadıkları çaresizlik üzmüştü. Kimi yerlerde vazifelerini yapamadılar; darbeci unsurlar tarafından engellendiler, sözel ve fiziksel şiddete maruz kaldılar hatta yaralananlar bile oldu.” Kendisi de bir 15 Temmuz gazisi olan Almaz, bu tezi neden yaptığını ise şöyle açıklıyor: “Türk tarihi savaş dışında böyle bir travma yaşamadı. Onun için bu olayın boyutlarını çizebilmek ve bizden sonra gelecek nesillere kalıcı bilimsel veriler bırakabilmek adına bu tezi yaptım.” 

HELİKOPTER SALDIRISIYLA VURULDUM 

15 Temmuz akşamı nerede idiniz ve nasıl yaralandınız? Size kimler yardımcı oldu? 

15 Temmuz gecesi Külliye ve Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki kavşaktaydım. Karşımızda duran 5 tane ZPT’yi (Zırhlı Personel Taşıyıcı) nasıl kışlaya geri yollarız onu düşünüyordum. Darbeci unsurları ikna etmeye çalışıyorduk. Sonra ansızın gelen helikopterin saldırısıyla vuruldum. Birden kendimi toz ve ateş bulutunun içinde buldum. Vücudumun yaklaşık 15 yerine şarapneller saplanmış, bacağım kırılmıştı. Adının sonradan Mehmet Tahir İkiler olduğunu öğrendiğim sivil bir vatandaş ve adlarını bilmediğim birkaç kişi daha o saldırıdan sonra kaçmayıp yaralılara yardım etmek için çırpınıyorlardı. Beni diğer yaralılarla beraber bir halı yıkama arabasının arkasına yüklediler. Yanı başımda adının sonradan Cuma Dağ olduğunu öğrendiğim bir şehit uzanıyordu, başından isabet almış, başı parçalanmış, ruhunu oracıkta teslim etmişti. Onu araca bile koyamadılar.” 

Bir sağlık personeli olarak 15 Temmuz öncesi, rutin acil vakaları dışında bu türden olağanüstü terör saldırısı vb. olaylarla karşılaşmış mıydınız? 

15 Temmuz’dan önce Van depreminde gönüllü olarak görev almıştım. Ama enkaz altından çıkan yaralılara denk gelmemiştim. 15 Temmuz’dan sonra gönüllü sağlık çalışanı olarak Zeytindalı Operasyonu’na katıldım. Eyp, mayın, ateşli silah yaralanmasına maruz kalan ÖSO mensuplarını gördüm. O görüntüler bana hiç yabancı gelmedi. Çünkü 15 Temmuz’da kendini koruyabilecek hiçbir silahı olmayan sivil vatandaşlara en ağır silahlarla hunharca saldırılmıştı ve kurbanlardan biri de bendim. O tablonun ancak düşman savaş güçlerinin çatışmasıyla olabileceğini gördüğümde 15 Temmuz’da yapılan vahşetin ne kadar büyük olduğunu, darbecilerin nasıl katil ruhlu yaratıklar olduğunu bir kez daha anladım. 

SOĞUKKANLILIK BİR SAĞLIKÇI İÇİN OLMAZSA OLMAZ 

Sağlık personeli için hem bir saldırı tehdidi altında olmak hem de yoğun hasta akışına soğukkanlılıkla müdahale etmek nasıl bir tecrübe? Bu tür durumlarla ilgili okul dönemlerinde ne tür eğitimler alıyorsunuz? 

Soğukkanlılık, bir sağlık çalışanı için olmazsa olmaz bir meziyet. Soğukkanlılığı elden bırakırsa yardıma muhtaç bir kişiye yardımcı olamaz yani vazifesini yerine getiremez. Eğitim var tabii ama kâğıt üstünde; pratik hayat teorikten çok farklı. Sağlık çalışanı için önce kendi can güvenliğini sağladıktan sonra vakaya müdahale etmesi gerekirken benim Türkiye’de gözlemlediğim sağlıkçılar canlarını hiçe sayarak canla başla olaylara müdahale ederler. 

15 TEMMUZ YAŞADIĞIMIZ HİÇBİR OLAYLA KIYASLANAMAZ 

Yakın tarihlerde yaşanan pek çok terör saldırısı ve facia varken neden o geceyi konu alan bir tez hazırladınız? 

15 Temmuz başarısız darbe girişiminin ve o gece uygulanan vahşetin yaşadığımız hiçbir olayla kıyaslanamayacağını düşünüyorum. Düşünsenize sizi koruması için emanet ettiğiniz savaş uçakları, helikopterler, ağır muharebe araçları sizin üniformanızı giyen sözde askerler tarafından size karşı kullanılıyor. Bu olaylar toplumda tarifi mümkün olmayan yaralar açtı. Türk tarihi böyle bir ihanet görmedi, savaş dışında böyle bir travma yaşamadı. Onun için bu travmanın boyutlarını çizebilmek ve bizden sonra gelecek nesillere kalıcı bilimsel veriler bırakabilmek adına bu konuda bir tez çalışması yaptım. 

Görüştüğünüz isimlerin anlattıklarından sizi en çok etkileyen ne oldu? 

Beni en çok etkileyen şöyle bir durum oldu: Yaralanan sağlıkçılardan biri gazilik için başvuruda bulunmuyor. Valilikten arıyorlar ‘Sen yaralanmışsın, gazi olmuşsun’ diye. O da ‘Ben vazifemi yaptım, bunun için bir ödül beklemiyorum.’ şeklinde cevap veriyor. Valilikteki yetkilinin ‘Sen FETÖ’cülerden davacı değil misin?’ sorusu üzerine darbeciler hakkında şikayette bulunuyor sadece. 

CEZALANDIRMAK SAĞLIKÇININ GÖREVİ DEĞİL 

15 Temmuz gecesi yaralıları tedavi etmeyi reddeden bazı hastaneler oldu. Hatta KHK’yla kapatıldı biri. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüştüğünüz sağlık personeli içinde bu tür bir bakışa sahip olanlar var mıydı? Bir hekimin hele de böyle travmatik bir süreçte hastaya bakmama gibi hakkı var mıdır? 

Anayasaya göre herkesin insanca yaşama hakkı vardır. Hipokrat yeminine göre de “hastanın dili, dini, cinsi ırkı ne olursa olsun sağlık hizmeti sunacağım” diye yemin edilir. Darbeci unsurların yaptığı insan dışı canavarca muameleler onlarla aynı terör örgütüne bağlı sağlık üyelerine de bu şekilde tezahür etti demek ki ve beni hiç şaşırtmadı. Onun için gazi bir doktor olarak örgüt üyeliği ispatlanmış doktor veya sağlık çalışanının devlete bağlı hastanelerde çalışmaması gerektiğini savunuyorum. Travmatik süreçte etik ilkeler işin içine giriyor. Ben muhatabım ne olursa olsun elimden gelen sağlık yardımını yapmakla mükellefim onu yargılamak, suçlamak veya ceza vermek; sağlık hizmetinden mahrum etmek benim hakkım değil.