15 Aralık 2024 Pazar / 14 CemaziyelAhir 1446

Sen bilmezsen Google da mı bilmez!

Uzun Hikaye filminin başrollerinde Kenan İmirzalıoğlu ve Tuğçe Kazaz var.

EDEBİYAT KULİSİ/GÜLCAN TEZCAN/[email protected]20 Ekim 2012 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sen bilmezsen Google da mı bilmez!

TÜRK hikayeciliği denildiğinde edebiyatla ilgili olan ve ideolojik körlük yaşamayan herkes bilir ve kabul eder ki yakın dönemin usta kalemlerinden biridir Mustafa Kutlu. Dergâh dergisi çevresinde oluşturduğu okul ve ekolden yetişen çok sayıda genç hikayeci de aynı damarın takipçisi olmuştur. Evet, bilen ve okuyan bilir Mustafa Kutlu’yu...

BİR YERE KADAR ANLAŞILABİLİR

Çünkü tıpkı hikayelerinin kahramanları gibi işini en iyi şekilde yapar, dost sohbetleri dışında kalabalıklara karışmaz Kutlu. Her kitabı çıktığında gazetelere çarşaf çarşaf röportajlar veren, bilboardlarda haftalarca fotoğraflarıyla okura ‘beni oku’ diyen pazarlamacı bir yazar da değildir. Çünkü bir kez onun cümlelerine aşina olan, onun dünyasıyla ünsiyet kuran zaten onun takipçisi olur. Dünyaya bakışını, hayat felsefesini öylesine sade ve sahici bir dille anlatır ki ne kahramanlarına yabancılık çekersiniz ne size inandırdığı dünyaya. O dünya vardır ve giderek eksilendir. Bu yüzden Kutlu hikayeleri ısrarla o dünyayı işaretler, ancak hayata o pencereden bakılırsa bu kaotik, bu huzursuz ve sancılı dünyada nefes alınabileceğini, mutlu olunabileceğini söyler. Kanaat ekonomisinin gönüllü neferleridir, Kutlu’nun kahramanları. Tüketmekten yana değil, üretmekten yanadırlar... Kötülüğü değil iyiliği çoğaltmayı seçerler.

Mustafa Kutlu hikayeciliği ‘duymadım’, ‘bilmiyorum’ denilip geçilecek, ‘dar’ bir mahallenin sınırları arasında sadece o mahallenin gündemini ilgilendiren bir durum değildir. Öyle olsa iki gün süreli, salonların dolup taştığı bir sempozyuma konu edilmez, bu ekolün takipçileri ve onu yeniden üretenler olmazdı.

Mustafa Kutlu’yu tanımak ya da tanımamak... Niye söyledik bunca şeyi? Kutlu’nun Uzun Hikaye adlı ‘hikaye’si Osman Sınav tarafından sinemaya uyarlandı. Mustafa Kutlu’yla geçmişe dayanan bir dostluğu olan ve onun dünyasını çok doğru bir yerden okuyan Osman Sınav, Uzun Hikaye’yi son derece başarılı bir sinema diliyle perdeye taşıdı.

Filmde rol alan oyuncuların hiçbiri daha önceden Mustafa Kutlu adını da Uzun Hikaye’yi de duymamış. Başroldeki Bulgaryalı Ali’yi oynayan Kenan İmirzalıoğlu da Sınav’la bu projeye karar verdiklerinde okumuş. Bu durum bir noktaya kadar anlaşılabilir. Ancak sinema eleştirmenleri bile Kutlu adını ilk kez duyduklarını söylüyorlarsa ve uyarlanan eser hakkında bilgi sahibi olmadan filmi kritik etmeye kalkıyorlarsa burada bir sıkıntı var demektir. Hele de Google’ın her şeyi leb demeden önünüze getirdiği bir zamanda bilmemek değil öğrenmemek ayıp! Ama zararın neresinden dönülse kardır. En azından Osman Sınav sayesinde Mustafa Kutlu adını duymuş oldular.

OKUR İÇİN FARK ETMEZ

Türkiye’de sanatçılar, sinemacılar ve oyuncuların büyük çoğunluğu ne yazık ki tek taraflı bir kültürel iklimden besleniyor, yetiştikleri ve ait oldukları toplumsal tabanın yansıması olarak... Ezberlerin dışına çıkmak isteyenler elbette bu ülkenin bütün değerleriyle temas etme anlamında daha talepkar. Bu yüzden daha geniş bir yelpazedeki şairleri, yazarları, hikayecileri, müzisyenleri, tiyatrocuları tanıyorlar. Bunun en güzel örneği Musa Eroğlu ve Abdurrahim Karakoç birlikteliği... Ancak “Sanatı ancak ben ve benim gibiler üretir, gayrısı teferruattır” yaklaşımı içinde olanlar ne Mustafa Kutlu adını bilir ve bilmek isterler ne de Rasim Özdenören’i, Sezai Karakoç’u, Nuri Pakdil’i... Hatta sırf kendileriyle aynı hizadan bakmadıkları ve fazla soru sordukları için Cemil Meriç ve Kemal Tahir’i de bilir ama bilmezden gelirler. Haaa okur ve seyirci için fark eder mi? Etmez. Onlar kimi okuyacaklarını, neyi izleyeceklerini pekala bilirler...