Başak Parlak ve Özgürcan Çevik, Şevkat Yerimdar’ın eski Yeşilçam filmleri sıcaklığında olduğunu söylüyor.
Özgürcan Çevik: “Bir berber ya da takside sohbet ederken, otobüs durağında beklerken, bakkalda rastladığım insanların bir sentezini yaptım Şevkat Yerimdar’da.”
İnternet bütün dünyayı değiştirdiği gibi sinemayı da etkiledi. Türk sinemasında bile internette fenomen olmuş filmlerini seyrettik. İşte bu sürece son katılan ‘kahramanlardan’ biri Şevkat Yerimdar’ın karakterin filmi büyük ilgi gördü. Filmin başrol oyuncuları Başak Parlak ile Özgürcan Çevik, bir internet karakterinin nasıl bir sinema yıldızına dönüştüğünü anlattı.
-Filmin ilginç bir senaryosu var. Bu rolü kabul etmenizi sağlayan unsur neydi?
Özgürcan Çevik: Zaten uzun süredir internette tanınmış olan bir karakterdi. Karakterin izlenilirliği arttıkça filmini yapma önerisi geldi. Senaryo yazıldı, bir ekip kuruldu ve filmi çektik. Senaryodan ziyade filmde olma amacım, skeçler halinde var olmuş ve tanımlanmış bir karakterin sinemadaki başarısı ya da sinemada nasıl konumlandırıldığı.
Başak Parlak: Proje menajerimle bana ulaştı ve önce tedirgin oldum. Çünkü bunun çok örneklerini gördük. Komedi olunca başka şeyler devreye girebiliyor, argo olabiliyor ve insanı rahatsız edebiliyor. Senaryoyla birlikte Özgürcan’ın oynadığı Şevkat Yerimdar videolarından yolladılar. Küfürsüz ve komikti. Kendi gülebildiğim bir işte yer almak istedim.
-Filmin doğaçlama gerektiren sahnelerinin çekimleri zor olmadı mı?
Ö.Ç: Başak’la tanışmadan önce ‘Ben doğaçlama yapıyorum ama gelecek arkadaşla uyuşabilecek miyiz acaba?’ diye çekincem olmuştu. Çekimlerden önce tanıştık ve mükemmel bir uyum sağladığımızı düşündüm. Doğaçlama yapmak işin kolay kısmıdır. Doğaçlama yaparsınız, iyi olur kötü olur, o önemli değil. Ama karşınızdaki doğaçlama yaparken sizin ona ayak uydurmanız daha zordur. Başak bunu hakkıyla yerine getirdi.
B.P: Tabii onlar zaten beraber çalışıyorlardı, ben sonradan entegre olduğum için bir gerilimle girdim. ‘Acaba uyum sağlar mıyız? Ne olur?’ diye.
-Bu hikaye kökünü aslında Yeşilçam’dan alan bir hikaye. Zengin kız, fakir oğlan, yanında bir de mahalle kültürü...
Ö.Ç: Yeşilçam filmlerinin güzelliği oradadır, kuşağı yoktur bu filmlerin. 60’larda 70’lerde çekilir ama benim çocuklarım da torunlarım da inşallah izleyecek. Mesela benim gözümde Sadri Alışık’ın Turist Ömer’i tartışılamaz. Küçükken Kemal Sunal’ın taklidini yapmayanımız yoktur herhalde. Şener Şen, Tarık Akan... İş ahlakı, işini sahiplenme ve olabildiğince şerefli namuslu ve hani ne derler, ‘kimsenin emeğini çalmadan’ bu işi yapabilmek benim için önemli. O anlamda çok etkilendim.
B.P: O filmleri daha önce kaç kere izlemiş olsam bile tekrar izliyorum çünkü onu bana izleten şey, hikayenin gerçekliğinin ötesinde, Yeşilçam filmlerindeki o sıcaklık. Zaten bizim filmimizin de öyle bir havasının olmasının nedeni biraz karakterlerin gerçek yaşayan karakterler olması ve öykünün içindeki sıcaklık.
-Tipiniz ve diliniz komik değil ama bir öykü komedisi ortaya koymuşsunuz.
Ö.Ç: Az önce Yeşilçam ustalarından bahsederken onları örnek aldığım konu tam da buydu. Ben oyunculuk eğitimi aldım ve kendimi bu alanda sınırlandırmak istemiyorum. Karakteri ortaya çıkartmak benim için çok zor olmadı, Ankara’da yaşıyorum çünkü. Etrafta gördüğüm, berberde ya da takside sohbet ederken, otobüs durağında beklerken, bakkalda rastladığım insanlar... Sağdan soldan çeşitli insan tiplemelerinin bir sentezinden ortaya çıkarttığım bir karakterdi. Çok özel bir karakter değil zaten izleyince insanlar ‘Bu ne ya bambaşka bir şey’ demez. Çok bildik sokak adamı.
Artık ‘iyi kız’ olmak istemiyorum
-Bundan sonra, nasıl bir karakteri canlandırmayı düşünüyorsunuz?
Başak Parlak: Zaten bir komedi filminde oynamak için iyi bir senaryo beklemem bu yüzdendi, farklı şeylerde oynayabilmek için. Kötü bir karakter de oynamak istiyorum çünkü hiç oynamadım. Galiba benim ‘İyi kız’ olabileceğimi düşünüyor bütün yönetmen ve yapımcılar; ısrarla iyi kızları oynuyorum. Yeni bir ‘iyi kız’ı oynayacağım yakın zamanda bir dizide. Özgürcan’ın da dediği gibi çok farklı karakterler oynamak bizi memnun ediyor ve doyuma ulaştırıyor. Her seferinde farklı bir şey katıyor. Ve birbirine benzemeyen, yakın olmayan karakterleri oynamayı o yüzden seviyorum.