26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Sinema ve atlar hakkında

İnsanoğlunun en yakın dostu ve yol arkadaşı olan canlılar, atlar... İnsanın var olma mücadelesi, yerleşik hayata geçişi onu ata daha da yaklaştırdı. Atlar dünya tarihinin oluşumunda insanlar için çok büyük öneme sahip oldu. Türkler için de öyle. Bunu zaten biliyoruz. Ama atlar hakkında başka bir bilgi daha var ki o da içindeki bulundukları fotoğrafların sinemanın doğuşuna nasıl yardımcı olduğu… 

ALİ DEMİRTAŞ27 Nisan 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Sinema ve atlar hakkında

19. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde, dörtnala koşan bir atın bütün ayaklarının yerden kesildiği anın görüntülenebilmesi henüz mümkün değildi. Doğa harikası Yosemite Vadisi fotoğrafları ile ünlenen ve fotoğraf banyosu konusunda iki patenti bulunan İngiliz fotoğrafçı Eadweard Muybridge, 1870’lerin başında hızlı anları dondurabilecek bir teknik üzerinde çalışmaya başladı. Bir gün, yarış atları olan Kaliforniya valisi Leland Stanford, Muybridge’den koşan atların titrememiş fotoğraflarını istedi. Demiryolu mühendisi John Isaac’tan da yardım alan Muybridge, çalıştığı tekniği at fotoğraflarına uygulamak üzere bir düzenek hazırladı ve denemelere girişti. Nihayet 1878’de, 2/1000 saniyelik enstantane hızında fotoğraf çekebilen 12-24 kamera ile, dörtnala koşan bir atın dört ayağının da yerden kesildiği anı görüntülemeyi başardı. Bu sayede hareketli fotoğrafların yolu açılmış oldu. 

SİNEMA MAKİNESİNİN ATASI 

Muybridge’nin insan ve hayvanların hareketleri sırasında vücutlarının aldığı formları ve hareketin aşamalarını fotoğraf aracılığıyla gözler önüne seren çalışmaları dünyada yankı bulur. Muybridge, 1884-1887 yılları arasında Pennsylvania Üniversitesi himayesinde devam ettiği çalışmalarını 1887’de Animal Locomotion: Ana Electro-Photograp hic Investigation of Consecutive Phases of Animal Movements adıyla kitaplaştırır. Sanat ve bilim alanında, hareketin tanımı ile “hız çağı”nın kapısı aralanır. Muybridge’in hazırladığı ve Zoopraxiscope adını verdiği cihaz ilk defa 1893 Chicago Fuarı’nda sergilenir. Cihaz, hareketli bir konuya ait peş peşe çekilmiş fotoğrafların yan yana basıldığı bir disk ve bu diski arkadan aydınlatan bir ışık sisteminden ibarettir. Karanlık ortamda disk döndürüldüğünde perdeye hareketli görüntü yansımaktadır. Heyecan yaratan ve çok beğenilen Zoopraxiscope, sinema makinesinin atası olarak kayıtlara geçer. Hayaller Nehri: Eadweard Muybridge ve Teknolojik Vahşi Batı adlı eserinde Muybrdige’in hayatını yazan Rebecca Solnit onun için şöyle demiştir: “Saniyeyi parçaladı ve atomu parçalamış kadar etkili oldu.” 

Eadweard Muybridge’nin Kington Müzesi’ndeki Zoopraxiscope cihazı ve diski.

BEYAZPERDENİN ATLARI 

WAR HORSE / SAVAŞ ATI: Savaş Atı, Michael Morpurgo’nun 1982 yılında yayımlanan aynı adlı romanından 2011 yılında Steven Spielberg tarafından filme uyarlandı. 1. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine Albert’in çok sevdiği atı Joey, yoksul babası tarafından İngiliz ordusuna satılır. Fransa cephesine gönderilen Joey’un ardından bir süre sonra Albert de orduya gönüllü olarak yazılır. Yaralanıp hastaneye yatırıldığı bir sırada düşman orduların hiçbirinin hâkimiyetinde olmayan bir bölgede bulunan bir attan söz edildiğini işitir. Bu at, Joey’dur. Yönetmen insanla atın dostluğunu duygusal bir yoğunlukta verirken, bir yandan da savaşın trajedisini ve anlamsızlığını atın gözünden yansıtmayı deniyor.

HIDALGO: 2004 yılında çekilen, yönetmenliğini Joe Jonston’un yaptığı Hidalgo, 1890’da “dünyanın en dayanıklı atı ve en iyi binicisi” olarak ünlenen Mustang atı Hidalgo ve binicisi Frank Hopkins ikilisinin hikâyesini anlatan biyografik bir filmdir. İhtişamlı günlerini geride bırakan efsanevi binici Hopkins, Arabistan’ın “Ateş okyanusu” denilen Necid çöllerinde 3 bin millik ölümüne bir yarışa davet edilir. Arabistan’ın en iyi yarış atlarının katılacağı bu yarışta, kendisini el-Hamse (Arap saf kanının ataları) atlarının koruyucusu olarak gören Şeyh’in Mustang Hidalgo’ya karşı kazanmak için yapamayacağı şey yoktur. Yarış, Hopkins için onur ve unvanını korumanın ötesinde bir hayatta kalma savaşına dönüşür. 

BİZİM İÇİN ŞAMPİYON: Ahmet Katıksız’ın yönetmenliğini yaptığı film, efsane yarış atı Bold Pilot sayesinde bir araya gelen Halis Karataş ve Begüm Atman arasındaki büyük aşkın hikâyesini konu ediyor. Türk atçılığının önemli ismi Özdemir Atman’ın sahibi olduğu Bold Pilot, at yarışı ile ilgilenmeyenlerin bile sevgisini kazanan bir attır ve daimi jokeyi Halis Karataş ile birlikte unutulmaz başarılara imza atarlar. Öyle ki ikilinin 1996 yılı Gazi Koşusu’ndaki 2:26:22’lik rekoru hâlâ geçilemedi. Senaryosunu Katıksız ile Serkan Yörük’ün yazdığı filmde Bold Pilot’u canlandıran Ganesh aynı zamanda Bold Pilot’un gerçek hayattaki oğlu.