19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Suriyeli çocuk işçiler artık okul sıralarında

Suriye’de çıkan savaş sonucu okul çağındaki yaklaşık bir milyon çocuk Türkiye’ye sığındı. Aileleri dağılan, evsiz ve bir kısmı kimsesiz kalan bu çocukların yarısı okula kayıtlı değil. Çalışmak yerine okumak, doktor, bilim insanı mühendis olmak istiyorlar. Yeryüzü Çocukları Derneği bu çocukların hayallerini gerçekleştirmek için yola çıktı ve onları atölyelerden okul sıralarına taşıdı...  

ALİ DEMİRTAŞ22 Haziran 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Suriyeli çocuk işçiler artık okul sıralarında

2011 yılında Suriye’de başlayan çatışmaların, birçok devletin dâhil olduğu uluslararası bir savaşa dönüşmesiyle milyonlarca insan ülkelerini terk edip başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Bu zorunlu göç ile Türkiye’ye gelen 3.5 milyonun üstündeki Suriyeli mültecinin yaklaşık yarısını çocuklar oluşturuyor. Bu krizin en ağır bedelini çocuklar ödüyor. Bir çoğu sıfırdan bir hayat kurma sürecinde küçük yaşlarına rağmen ailelerinin geçimini üstlenmek ve ucuz işçi olarak çalışmak zorunda kalıyor. Bu yüzden eğitim hayatlarını da devam ettiremiyorlar. 

Çalışmak zorunda bırakılan çocuklardan kimi ressam olmak istiyor kimi de tasarımcı. İçlerinde polis olmak isteyen de var milli takımda top koşturmak isteyen de... MEB’in 2017 Kasım ayı raporuna göre, Türkiye’de 917 bin okul çağında Suriyeli mülteci çocuk olup, 317 bine yakın okul çağındaki çocuk hâlâ eğitim hakkından mahrum. İstanbul’da ise yaklaşık 160 bin okul çağında Suriyeli mülteci çocuk var ve bu çocukların 80 bini okula kayıtlı değil.  

“OKUYAMIYORUM, ÇÜNKÜ ÇALIŞMAM LAZIM” 

Yeryüzü Çocukları Derneği de eğitimleri yarıda kalan bu çocukları yeniden okul hayatına kazandırmak, onlara bir gelecek umudu verebilmek için “Onun İşi Okumak” sloganıyla harekete geçti. Başta çocuk işçiliği olmak üzere eğitimlerinin önündeki engelleri kaldırmak için çalışan Dernek, 2016 yılında 12 yaşındaki Muhammet Girrez’in şu çağrısıyla yola çıktı: “Suriye’den bombardıman olduğu için çıktım. Babam vefat etti. Çalışıyorum, ayda 300 TL kazanıyorum. Okula para yüzünden gidemiyorum, anneme ve kardeşlerime yardım edebilmek için çalışmam lazım. Sabah 7’de işe gidiyorum akşam 8’de dönüyorum. Ben doktor olmak istiyorum, çalışmak istemiyorum.” Kendisi gibi birçok çocuğun sesi olmayı başaran Muhammed’in çağrısına kayıtsız kalınmadı ve “Onun İşi Okumak” projesi başlatıldı ve 2016’da Yeryüzü Çocukları Derneği kuruldu. Dernek, “Eğitim her çocuğun hakkıdır.” anlayışından hareketle eğitime ulaşması zor olan, savaş sebebiyle göçmek zorunda kalmış, çalışan, dil bilmemek gibi sebeplerle eğitimden uzak kalmış bütün çocuklara ulaşmayı ve onların eğitim sorunlarına kalıcı çözümler üretmeyi hedefliyor.  

EN BÜYÜK SORUN AKRAN ZORBALIĞI 

Toplumda bir yandan mültecilere yönelik ayrımcılık rahatsız edici bir hâl alırken Yeryüzü Çocukları Derneği projeyi nasıl hayata geçirebildi. Kurumsal İletişim Sorumlusu Nesibe Yolbir’e soruyoruz. 

“Kaynaştırma Projeleri ile çocukların sosyal çevrelerinde ve okullarında karşılaştıkları ayrımcılığı önlemek adına okuldaki diğer öğrencileri de dahil ederek farklı millet ve kültürleri kaynaştırma, önyargıları kırma ve empati geliştirme çalışmaları uyguluyoruz.” diyen Yolbir, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yapılan çalışmaların gelişme ve sonuç kısımlarında daha nitelikli süreç yönetimi için Mentörlük Projesi kapsamında birebir okul takibi, okul ziyaretleri gerçekleştirip her hafta düzenli olarak değerlendirmeler yapıyoruz.” Entegrasyon sürecinde yaşanılan sıkıntıların başında akran zorbalığının geldiğini dile getiren Yolbir, yöneticilerin ise ne yazık ki sorun çözme konusunda ayrımcı ve ırkçı tavır sergilediklerini ifade ediyor. 

DEZAVANTAJLI ÇOCUKLARA ANLAYIŞLI OLUNMALI 

Peki, Suriyeli çocukları okullarda istemeyen veli ya da öğretmenler olmuş muydu? Çalışma süreçlerinde bu tarz veli ve öğretmenlerle karşılaştıklarını dile getiren Yolbir, bunun yanı sıra iyiliği esas alan çalışmaları ile emek veren, Suriyeli çocukların sağlıklı bir şekilde entegre olması için çabalayan veli ve öğretmenler ile de karşılaştıklarını söylüyor. Bu noktada Yolbir, derneğin eğitimcilerden de destek beklediğini söylüyor. Silah, savaş, bomba, ölüm, sarsıntı, kayıp, yas, göç gibi kavramlarla mücadele eden bir toplumun yaşayabilmek, ayak bastığı topraklarda yeni bir hayat kurmak için ötelenmeye değil kucaklanmaya ihtiyaç duyacağı muhakkak. Bu anlamda çocukların eğitim hayatlarını sürdürebilmesi büyük önem taşıyor. Entegre konusunda da eğitimcilerin hem velilere hem öğrencilere örneklik etmesi bu sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlayacak. “İçerisinde olduğumuz süreci ve karşı karşıya kaldığımız problemleri çözmek için seçtiğimiz yöntemleri de geleceğimiz olan çocuklarımıza, gençlerimize miras olarak bıraktığımızı unutmayan bir hassasiyet ile tutum sergilenmeli.”  diyen Yolbir, “Tarih boyunca stratejik başarıların, haklı gereksinimlerin, doğru atılan adımların olduğu kadar haksız, adaletsiz tutumların da payı olan sınır çizgilerinin düşünce sistemimizde ayrımcı ve ırkçı bir tavra dönüşmesine izin vermeden içinde olduğumuz süreç adına sağlıklı çözümler üretmeliyiz.” şeklinde konuşuyor.

TERÖRDEN UZAK ÇOCUKLAR YETİŞECEK 

“Türkiye toprakları üzerinde yer alan genç nesli bir bütün olarak değerlendirerek eğitici ve öğretici çalışmalarımız ile dezavantajlı konumda olan mülteci çocukların çeteleşme, terör grupları, radikal tutumlara sahip düşünce grupları tarafından ele geçirilmesinin önüne geçmiş olacağız. Bu göz önünde olmayan ancak önemli tehlike unsurları ile mücadele ederek gelecek ufkuna sahip; içerisinde olduğu toplumun uyumlu bir parçası olma, problemleri birlikte çözme ve yeni doğan sorunlarla baş etme yetisine sahip bir kuşak yetişmesine katkı sağlamak gibi bir derdimiz var.

10 yıl sonra hâlâ bu topraklarda yer alan Mülteciler nedeniyle çözülmesi gereken problemleri değil, mühendislikte iki toplumun geliştirdiği projeler ile insanlığa kolaylık sağlanması üzerine yazılan haberlerin okunmasını istiyoruz. Bir toplumun içerisinden büyüyen problemlerin değil geliştirilen projelerinin ses bulmasının ise en büyük yarar olduğuna inanıyoruz.”