16 Nisan 2024 Salı / 8 Sevval 1445

Tarihin ve gastronominin doğduğu yer Şanlıurfa 

Türkiye’yi gezerken rotanın başlangıcı pekala Şanlıurfa olabilir. 13 bin yıllık Göbeklitepe’den yani insanlığın ilk eserinden yola çıkıp, Şanlıurfa Müzesi ile Anadolu tarihinin içinden geçerek kendinizi Balıklıgöl’ün kıyısında bulabilirsiniz. 

ERDİNÇ AKKOYUNLU 29 Haziran 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Tarihin ve gastronominin doğduğu yer Şanlıurfa 

Güneydoğu Anadolu, bir iki kilometrelik mesafelerde yapılan yolculuklarda kültürün bambaşka değişiklikler göstererek insanı her defasında şaşırtabildiği bir coğrafya. Bölgede çıkılacak bir seyahatin de en hareketli noktalarının başında Şanlıurfa var. Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği halk direnişi  nedeniyle Şanlı unvanına sahip bu şehir, aynı zamanda Peygamberler Şehri olarak da biliniyor.  Böyle anılmasının sebebi ise peygamberlerin atası olan Hz. İbrahim’in bu şehirde yaşaması ve yine ilahi dinlerde sabrın ismi olan Hz. Eyüp’ün de yine Şanlıurfa’da hayat sürmesi. 

Çiğ köftesi, isotu, sıra geceleriyle de meşhur Şanlıurfa ise bugünlerde medeniyetin beşiği olma özelliğini dünyaya duyurma çabasında. Ön çalışmaları 1967 yılında yapılan ve kayıtlara 1986 yılında geçen Göbeklitepe, 13 bin yıl önce insanlığın inşa ettiği ilk yapı olarak kayıtlara geçiyor. Şanlıurfa şehir merkezine 15 kilometre uzaklıktaki Göbeklitepe’ye ulaşmak havalimanından araçlarla 45 dakika sürüyor. Göbeklitepe’ye geldiğiniz zaman ise Müze Kart ya da 30 TL’lik bilet ücretini ödeyerek Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu açıkhava müze ve kazı alanına giriş yapabiliyorsunuz. Doğuş Holding tarafından gerçekleştirilen çevre düzenlemesi sayesinde ring servisleri aracılığıyla Şanlıurfa sıcağında yürümeden yaklaşık 1 kilometrelik alanı kat ettikten sonra ise Göbeklitepe ile baş başa kalıyorsunuz. Bölgede 13 bin yıl önce de yaşayan ceylan, yılan ve tilki gibi hayvan figürlerinin işlendiği boyları 6 metreyi bulan ayakta ellerini saygıyla göbeği üzerinde kavuşturmuş insan figürlerini andıran yekpare taştan heykeller çok etkileyici. Öte yandan buranın bir ibadethane ya da yaşam alanı olduğunu anlatacak denli çok yapı da yine dikkat çekici.  

ŞAŞIRTICI GÜZELLİK 

Göbeklitepe’yi grubumuza dolaştıran Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkili Güneydoğu Anadolu Uzman Rehberi Hasan Reşit Akgüneş, arkeoloji dünyasının bölgede yaptığı kazılarda alanın yuvarlak biçime sahip olmasının, diğer dinlerle beraber düşünüldüğünde herkesi çok etkilediğini söyledi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019’un Göbeklitepe Yılı ilan edilmesinin de etkisiyle çok sayıda yerli ve yabancı turist kafilesinin bölgeyi görmeye geldiğini anlatan Akgüneş, “Gelen herkesin Göbeklitepe’ye hayran kaldığını ve Türkiye’nin kültürel zenginliği karşısında şaşkınlığını gizleyemediğini söylemek lazım” diyor. 

DÜNYA İKONU OLMALI 

Şanlıurfa’da tarlalar arasında yüzlerce tepeden birinde Mısır Piramitleri’nden 10 bin yıl eski bir yapının bulunduğunu bilmek insana kendi tarihinin ne kadar uzun bir köke sahip olduğunu hissettirmesinin yanında, bu değerin Stonehenge, Eyfel Kulesi, Özgürlük Anıtı gibi dünya ikonlarından biri olması, Hollywood filmleriyle dünyaya tanıtılması isteği uyanıyor. Bölgenin yazın 50 dereceyi bulan sıcaklığı da düşünüldüğünde uzun sürmesi hesaplanan Göbeklitepe inşasının zorlukları da göz önünde bulundurulunca, ilk Urfalıların bize ne denli önemli bir miras bıraktığı da yine Göbeklitepe’den ayrılırken insanın aklında kalıyor. 

‘URFA ADAMI’ ETKİLEYİCİ 

Turumuzun ikinci kısmında ise Türkiye’nin en büyüğü Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi var. Yine bölgeyi çok iyi bilen rehberimiz eşliğinde gerçekleşen gezide taş devrinden başlayarak tunç, demir, bakır, Roma, Bizans ve İslami dönem eserlerinin yer aldığı galerileri geziyoruz. Göbeklitepe’nin bire bir maketi de müzede bizi karşılıyor. Eserlerin ihtişamını bu kez içinden dokunarak görmek insanı bir kez daha büyülüyor. Öte yandan bilim insanlarının öngörüleri ışığında Göbeklitepe’nin inşa sürecini ele alan maketler de oldukça etkileyici. Aynı zamanda yine Şanlıurfa’nın tarihsel derinliğini ele alması bakımından Eski Urfa denilen bölgede yapılan kazılarda bulunan namı diğer ‘Urfa Adamı’ bilimsel adı Urfa Balıklıgöl Heykeli de ihtişamıyla izleyicilerde hayranlık uyandırıyor. Çanaklı Çömleksiz dönem denilen tarih çağına ait 1.80 cm boyundaki heykel, 1990’lı yıllarda yapılan kazılarda bulunmuş. Yine müzede Anadolu’daki tüm medeniyetlere ait çanak çömlekten altın süs eşyalarına, çocuk oyuncaklarından kale ve köşkler için yapılmış dev sütunlara kadar her türlü tarihi eseri görmek mümkün. Bir saat süren gezi sırasında rehberi olmayanlar için bilgilendirici yazılar da oldukça aydınlatıcı. 

GÜNEYDOĞU İLGİ ODAĞI  

Şanlıurfa’ya gidip de Hz. İbrahim’in Kral Nemrut tarafından ateşe atıldığında ateşin suya, odunların da balıklara dönüştüğü yer olan Balıklıgöl’ü ziyaret etmemek olmaz. 150 metre uzunluğundaki göl, sizden yem isteyen kutsal balıkları, civarındaki ibadethaneleri ve bu manzarada hatıra fotoğrafı çektirmek isteyen turistleriyle oldukça hareketli. Balıklıgöl’de Şanlıurfa’nın yöresel kıyafetlerini giyerek gezi yapmak isteyenler için de ayrıca seçenekler bulunuyor ve bu otantik ziyaret oldukça rağbet görüyor. Adana’dan başlayan bir rota üzerinde Gaziantep, Halfeti, Harran ve Şanlıurfa’yı kapsayan turların çok rağbet gördüğünü belirten Güneydoğu Anadolu Uzman Rehberi Hasan Reşit Akgüneş, bu turların fiyatlarının 700 TL’den başlayıp gidilen rota ve kalınan otele göre kişi başı 2 bin TL’ye kadar çıkabildiği bilgisini veriyor. Turumuzun son durağında ise Şanlıurfa’nın isot ve fıstığının satıldığı çarşı yer aldı. Burada kilogramı 25 TL’ye Şanlıurfa’nın her yemeğinde tuzdan önce konulan isotunu ve 60-80 TL arası fiyatlarla Antep adıyla da anılan fıstığını satın almak mümkün. 

AKŞAMLARI DA OLDUKÇA HUZURLU 

Geceleri de oldukça sakin ve huzurlu olan Şanlıurfa’da yapılan ışıklandırmalarla sokaklarda özgürce dolaşmak mümkün. Turistlerin tur attığı caddelerde güvenlik de kimseyi rahatsız etmeden başarıyla uygulanırken, kentteki en büyük sorun ise turist kafilelerini getirip götüren otobüslerin yeterli park alanı bulamaması. Bu nedenle zaman zaman sıkıntılar yaşansa da, Şanlıurfa turistlerin turla ya da bireysel olarak gönül rahatlığıyla gezebilecekleri ender bir kültür ve gastronomi noktası. Tabii 50 dereceyi bulan sıcağı ve ağız yakan isotu ciddiye alıp, tedbirli davranmak da gerekiyor.