Kanadalı yapımcı Orson Galore, Horror Matters isimli animasyon korku belgeseli ve eş zamanlı olarak yayımlanacak bir kitap hazırlıyor. Projede, farklı disiplinlerden birçok araştırmacıyla korku sineması üzerine konuşuluyor ve korku sinemasının, öykülerinin tarih boyunca toplum ve bireyin psikolojisine katkıları sorgulanıyor. Hem sinema hem de bu türün meraklıları için zengin bir içerik sunacak olan projeye Türkiye’den psikolog Cenk Erdem katkı sunuyor. Erdem, bu işin bireyin iç dünyasındaki karşılığını araştırıyor. Film yıl bitmeden tamamlanmış olacak. Çalışmalar devam ederken Erdem’in kapısını çaldık, ‘Korkunun kime, ne faydası varmış?’ sorduk.
- Korku filmlerini sevme ya da hiç sevmeme nedenlerinin altında yatan nedenler neler?
Literatüre göre her 10 kişiden biri adrenalin sever. Adrenalin sevenler bu türe yakın duruyor. Araştırmalara göre erkekler korku filmlerini izlemeyi daha çok tercih ediyor. Çünkü toplumun verdiği cinsiyet rolünde ve sosyalleşme sürecinde erkekler için ‘cesur birey’ öğretisi var. Kişilik faktörü de çok önemli. Kimileri olaylara ve duygulara yaklaşmayı ve yüzleşmeyi tercih eder, kimileri de kaçmayı ya da inkarı... Yüzleşmeyi seven, bu türü tercih eder.
- Çok naif bir kişi sevemez mi korku filmi?
Psikiyatri profesörü Joanne Cantor çok hassas ve kırılgan bireylerin belki de daha fazla kırılmak istemedikleri halde bu hassasiyetlerinden vazgeçemiyorlarsa korku filmleriyle psikolojik bir rahatlama yaşayabileceklerini belirtiyor. Tıpkı kendileri gibi çaresiz durumda olan kurbanlardan, izleyerek kurtuluyorlar. Ergenlerin korku sinemasına gösterdikleri büyük ilgi de bununla alakalı. İşte tam da bu yüzden kamplarda veya ormanlarda öldürülen gençlerle gişe hasılatlarına imza atan genç kıyımı (teen-slasher) filmlerinin modası geçmiyor. Aşktan canı yananların, kalbi kırılanların rahatlamasına da yardımcı oluyor. Bu nedenle sinema tarihi boyunca öne çıkan anti-kahramanlar popüler kültürün de parçası oldu. İlişkilerde canımızı yakanlar da sağlam birer Freddy Krueger tekerlemesini bal gibi hak ediyor!
-Korku insan için bir ihtiyaç mı?
Çok ilkel bir içgüdü, buna ihtiyacımız var. Çevrenin düzenini bozan ya da tehlikeli olan ne varsa, her türlü tuhaflığı ve acayipliği içgüdüsel olarak merak ediyoruz.
- Kime ne faydası var peki film izleyip korkmanın?
Korku filmi izlerken kalp atışlarımız ve solunumumuz hızlanıyor, kan basıncımız artıyor ve fizyolojik bir uyarılma hali yaşıyoruz. Ancak Purdue Üniversitesi’nden Glenn Sparks’ın yaptığı bir araştırmaya göre fizyolojik uyarılma hali filmden sonra da devam ediyor. Ne var ki film bittikten sonra korku hissi kalmadığı halde, o heyecan ve keyif hali sürüyor.
- Son dönemde bu alanda epey yerli film çekiliyor. Bu filmleri beğeniyor musunuz?
Türk korku sinemasını özgün bulmuyorum. Aslında İslam değerleri üzerinden, mesela cinlerden yola çıkıyorlar ama Batı’nın şablonlarını kullanıyorlar. Cinler üzerine film yaparken Şeytan filminin şablonlarını kullanır ya da hit bir korku filmi olan Paranormal Activity’nin taklidini yapar haldeler. Gerçekten yüzlerine, gözlerine bulaştırıyorlar. Üstelik değerlerin altını boşaltıyor, İslam değerlerine saygısızlık ediyorlar. Batı taklitçiliğiyle bir parodiye çevirdiler işi. Misal ‘Deccal’ kavramı üzerinden film yapıyorlar bir bakıyorsunuz filmin fragmanında azıcık Siyahlı Kadın azıcık Ruhlar Bölgesi var... Ne buldularsa taklit etmişler, bence bir çarpılsalar fena olmayacak...
Cenk Erdem: LÜTFEN DÜNYAYA AÇILMASINLAR
- Türk korku sinemasının dünyaya açılma şansı var mı?
Bence açılmasınlar, kimseler duymasın! 70’lerin ünlü Şeytan filminin Cihan Ünal’lı bir taklidi vardı, bilirsiniz. Geçenlerde Horror Matters projesiyle ilgili çalıştığımız Orson Galore izlemiş bu filmi. O dehşetle anlatırken bir an kendimi ‘Öyle bir kitsch film’ diyerek toparlarken buldum. Bir de son dönem filmlerini bilmesinler mümkünse...
- Hangi yerli korku imgeleri dünyayı korkutabilir sizce?
Anadolu mitolojisi başlı başına bir zenginlik. Keşke İslam öğelerini barındıran sıkı bir cin filmi yapsalar da tüm dünya korksa...