9 Haziran 2025 Pazartesi / 13 ZilHicce 1446

Tuvanam'ın gösterişli mozaiği

Moda tasarımcısı Tuvana Büyükçınar’ın markası Tuvanam’ın ilkbahar-yaz Haute Couture koleksiyonu A Midsummer Night’s Dream (Bir Yaz Gecesi Rüyası) tanıtıldı. Çeşitli kumaş ve dokuları bir arada kullanan tasarımcı “Çocukken oynadığım puzzleların etkisi” diyor.

Büşra Uğraş23 Ocak 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Tuvanam'ın gösterişli mozaiği

Onu ünlülerin üzerinde görüp hayranlıkla izlediğiniz elbiselere attığı imzasından tanırsınız: Tuvana Büyükçınar. Markası Tuvanam’ın ilkbahar-yaz Haute Couture koleksiyonunu Abiye, Gelinlik ve Damatlık Fuarı Fashionist’in son gününde görkemli bir moda şovuyla sunan Büyükçınar için ‘Seyirciyi kendine hayran bıraktı!’ desek abartmış olmayız sanırız. Kokteyl alanında ikram edilen kurabiyeden podyum ve tasarımlara kadar her şeyin bir ahenk içinde olduğu etkinlikte konuklar koleksiyonun adı gibi ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’nı yaşadılar. İşlemeli, hareketli pudra tonlarındaki tasarımların tanıtıldığı defileden sonra bile heyecandan yerinde duramayan Büyükçınar ile moda dünyası ve yeni çalışması hakkında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

- Defileyi izlerken ne hissettiniz?

Ben çok heyecanlı biriyimdir. Hep tedirgin bir ruh haliyle, negatif bir şey olacak mı diye tetikte, insanların yüzlerine bakıp tepkilerini ölçmeye çabalayarak izliyorum defileyi. Kendimce eleştirilerde bulunuyorum, eksikleri tespit ediyorum ve bu gözlemleri bir sonraki çalışmada telafi etmeye çalışıyorum. Bir de insanlar hangi yönlerini eleştiriyor bunu görmek istiyorum. Elimde olmadan olumsuzluklara odaklanıyorum. Ama her şey bir sonraki defile için yeni deneyimler demek...

- Ne kadar duygusalsınız!

Herkes mutlu olmadan mutlu olamıyorum sanırım. Herkes çok beğensin istiyorum.

- İlkbahar-yaz parçalarını sundunuz... Çalışmaya başlarken çıkış noktanız neydi?

Koleksiyon tıpkı adı gibi ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası.’ Herkese bu rüyayı yaşatacak dokuda kumaşlar, dokunuşlar sunduk. Çünkü ben heyecanlı ve romantik bir karaktere sahibim, içim içime sığmaz... Çiçeklerin etkisi, yazın sıcaklığı, enerjisi benden seyircilere geçsin istedim. Sakin başlayan parçalar son günlere doğru bir bakarsınız dozajı iyice arttırır, sonunda benim bile ‘Hadi canım!’ dediğim bir noktaya gelir.

- Çizdiğiniz kadını anlatır mısınız?

Tamamıyla romantik, ışıltılı ama aynı zamanda şımarık bir kadın var parçalarda. Benim kadınlarım her zaman ‘Haute Couture’ ile dalga geçer. En payetli, boncuklu, işlemeli eteği bir ceketle tamamlar. Işıltıyı da seven bir kadın. Bir de bu koleksiyonda uzun zamandır kullanmadığım pastel tonlarını kullandım. Hatta benim çalışmalarıma genel olarak bakıldığında bu kadar pasteli ilk kez bir arada gördünüz diyebilirim.

- Püsküller çok dikkatimizi çekti...

Püskül benim uğurumdur! Ondan vazgeçmem ve aslında moda dünyasının de eskimeyenlerindendir. Bu detayın kadına çok yakıştığını düşünüyorum.

- Detaylarda neler var?

Dünyanın dört bir yanında kumaş geldi. İsviçre’den gelen özel danteller, Fransa’dan gelen kumaşlar, telkari ile işlenen ipekler. Kumaş zenginliği ön planda diyebilirim. Tabii bir de Mon Reve’in takıları...

- Güzel bir harmoni vardı.

Dünyada en iyi yaptığım şeyin değişik parçaları bir araya getirmek olduğunu düşünüyorum. Çocukken çok puzzle oynardım hala onun etkisindeyim sanırım. Koleksiyonda da farklı birçok detayı bir araya karıştırdım. Kendi mozaiğimi oluşturdum.

- Tasarımlarınızı kimin üzerinde görmek istersiniz?

Sinem Kobal, Çağla Şikel, Ebru Akel, Burçin Terzioğlu gibi çok fazla isimle çalışıyorum... Ama tabii yurtdışında bir Diane Kruger, Olivia Palermo, Cate Blanchett üzerinde görmek isterim. Bunun yanında Ceylan Atınç, Melis Ağazat, Ferhan İstanbullu, Burcu Esmersoy, Ayşe Kuçuroğlu... İkon diyebileceğimiz bazı isimler. Ama benim en eskilerim bellidir ve onların üzerinde göreceğim diye düşünüyorum.

Artık her şey moda!

- Sormadan olmaz! Bu yılın trendleri neler?

Açıkçası trendler uçsuz bucaksız... Artık her şey moda! ‘Bu trend bu demode’ diyemiyoruz. Çünkü artık moda sektörünün büyüklüğünü tanımlayacak kelime bulmak da çok zor. Gençlerin gelmesi, dünyadaki moda okullarının artması, modacılar ve bu işe gönül veren gençlikten tutun bu mesleğin öğreticilerine kadar çok büyük bir rekabet söz konusu. Bu rekabet içinde farklı olmadan ayakta kalmak çok zor.

- Sürekli bir değişim söz konusu ama...

Trendleri büyük markalar belirliyor. Bir bakıyorsunuz sezonda moda olan yıla damgasını vuran bir filmin etkisinde kalmış, ya da Dünya Kupası maçlarından etkilenmiş... Artık her şey var.

- Bu yıl ne etkisi var dersiniz?

Çiçeklerin etkisi altında bu yaz. Işıltı, püskül, bohem görünüşün etkisi de sürüyor. Geçen yıl başlayan ‘Bohemian Rapsodi’ bu yıl da devam edecek. Mümkün olduğunca zıt parçaları bir arada kullanıp, gece ve gündüz farkını ortadan kaldıran kombinler moda. Bunun yanında yalın, maskülen parçalar, dantel pantolonlar ve beyaz da yazın en çok tercih edilenleri arasında olacak.

Her şey dozunda güzel

- Modanın gün geçtikçe daha da önemsenmesini neye bağlıyorsunuz?

Sosyal medya herkesin hayatında öğretici bir faktör haline geldi. Herkes modayı, modaya yön veren markaları, saniye saniye takip edebiliyor. Her şey ‘daha fazla’ güdüsüyle ilerliyor. Bunun sonucunda elbiseler kabardı, renkler parlaklaştı, ışıltı arttı...

- İnsanlar giyinmeyi sosyal medyadan mı öğreniyor?

Sokak stiline çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Toplumun moda gözü oluşmaya başladı. Halkı bu konuda eğitiyor.

- Yani siz olumlu değerlendiriyorsunuz.

Evet tabii ancak insanların bunun kölesi olmasından korkuyorum. Sosyal medyasız yaşayamayan, orada gördükleriyle hayatını şekillendiren insanlar var. Dozunu tutturmak çok önemli. Eğer vücudunuzu tanımadan internette gördüğünüz modeller gibi olmaya çalışırsanız komik tablolar ortaya çıkablir.

- Moda eğitimi almasa da modayı yakından takip eden ve sosyal medya üzerinden ders verenler var...

Bu insanoğlunun en büyük hastalığı. Bu tamamen modayı yapandan çok modayı iyi pazarlayanların gündemi. Baktığınız zaman dünyadaki en büyük akımlara ya ABD’deki oyuncuların ya ünlü ailelerin ya da modellerin çıkarttığı ürünler yön veriyor. Bu isimler dev kitlelere ulaştığı için akımlar da onlar üzerinden değişiyor. Kardashian ailesine bakıyorsunuz Karl Lagerfeld’den daha önemli bir moda otoritesi gibi görünüyor. ‘Bu tartışmaya açık bir konu mu?’ derseniz bence değil, hatta son derece saçma. Bu işi okuyan, emek veren zümrenin yerine sadece popülaritesi olan insanların iş yapmasına neden oluyor. Ama bence bu devir bitecek. Asıllar kalacak ve diğerleri silkelenecek.

Bir kez daha Paris...

Moda dünyasının devlerinin özel  koleksiyonlarını sunduğu Paris Haute Couture İlkbahar-Yaz 2016 Moda Haftası’nda Türk markası Dice Kayek bu yıl dördüncü kez tasarımlarını sunacak. Bu heyecanlı bekleyiş öncesi sır gibi koleksiyonla ilgili bir kaç ipucu aldık.

Christian Dior, Valentino, Chanel gibi büyük modaevlerinin defilelerini görsel birer showa dönüştürdükleri Paris Haute Couture İlkbahar-Yaz 2016 Moda Haftası’na sayılı günler kaldı. Fransız Pret-a-Porter ve Couture Federasyonu’na üye olup, Paris Couture resmi defile takviminde yer almaya hak kazanan ilk Türk markası Dice Kayek’se bu yıl dördüncü kez dünyanın en büyük modaevleriyle aynı podyumda olacak. 25 Ocak’ta modaseverlere sunulacak olan koleksiyon için heyecan doruklara ulaşırken markanın kurucularından Ayşe Ege ile sohbet ettik.

Zamansız, kuralsız

Ayşe Ege’ye koleksiyonu sorduğumuzda “Bu büyük bir sır!” diyor... Ancak tam ipucu alma umutlarımız suya düşmek üzereyken küçük detaylarla bizi bilgilendirip, büyük gün için daha da heyecanlanmamıza neden oluyor! Pazartesi günü Louvre Müzesi’nde bulunan Fransa’nın en önemli moda ve tasarım müzesi Musée des Arts Décoratifs’de sunulacak couture koleksiyonu “Woven Tales” hakkında konuşan Ege: “Koleksiyon ilhamını peri masallarından alıyor. Woven Tales, fantastik ve sürreal bir rüyanın hikayesi. Aynı sürreal bir rüyada olduğu gibi, zamansız ve kuralsız.” diyor. Ağır flanel yün krep ve dokumaların, organza ve koton kumaşlarla bir araya getirildiğini tasarımlarda, ipek mikado, saten ve kadife kullanıldığının bilgisini de alıyoruz. Dice Kayek’in imzası olan işlemelerin karşımıza hangi detaylarda çıkacağı da merak konusu...